*

  • romeo and juliet aşkına atıfta bulunan film. orangelove adı, katya'nın saç renginden gelse gerek...
    trailer için: http://www.orangelovethemovie.com/…glish/index.html

    --- spoiler ---

    şehir içi otobüste yeni tanışan roman ve katya çifti, kiralık daire ararken ilginç bir ilan gözlerine çarpar. ilana göre, evi tutacak kişilerin gerçek aşık olması gerekmektedir. bizim çift hoppala ev tutmaya gider. yüzünü hiç göremediğimiz, ev sahibi ihtiyar amcanın şartları vardır.
    şartına göre; evden kesinlikle çıkılmayacak. (kapının önünde kamerayla çıkıp çıkmadıklarını görebilecek) tv, telefon, iletişim araçları kullanılmayacak falan filan...
    ihtiyar amca, kendisinin hasta olduğunu ve 4 hafta içinde öleceğini söyler. eğer şartlara uydukları takdirde yüklü derecede banka hesabı ve evi miras olarak bırakacağını söyler. ve olaylar daha bir ilginç hal almaya başlar...

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    bir kafe... kız kahvesini içiyor, tatlı tatlı gülümsüyor, arada oğlana "beni seviyor musun?" diye sormayı da eksik etmiyor. oğlan ise sürekli elindeki fotoğraf makinesiyle kızın fotoğraflarını çekiyor. sonunda kız eliyle oğlanın makinesine uzanıp diyor ki..
    -yeter, lütfen ateş etme artık!
    --- spoiler ---

    haşmet babaoğlu
    http://www.sabah.com.tr/…abaoglu/2009/09/02/altyazi
  • yaklaşık 75 dakikalık bir aşk filmi [olduğunu iddia ediyor]. ilk başlarda "tamam, güzel bir film buldum" diye geçirdim içimden, müzik görüntülerle iç içe hatta görüntüleri beslercesineydi. kareler ard arda sıradışı bir film izleyeceğimi müjdeler gibiydi. zaman geçti, zaman daha da yavaş geçmeye başladı, birbirinden kopuk sahneler odaklanmamı engelliyordu. konuşmalardan hiç bir şey ama hiç bir şey anlamadım, ne oluyo ne bitiyo çözemedim. yönetmen ve senarist farklı bir film yapmaya çalışmışlar ve görsel olarak da yaklaşmışlar ama bir türlü senaryo izleyiciye aşk filmi ya da dram izlettiğini aktaramamış.

    http://www.filmarasi.com/movie.aspx?id=247427
  • roman: her sey üstüme üstüme geldiginde kaçarim ben...
    katya: kendinden mi?
    roman: hayir kendime kaçarim.

    harikulade bir filmdir kanımca. 500 days of summer ve someone like you gibi optimist romantik dramaların aksine, aşka ve birlikteliğe en acı çerçeveden bakar: ölüm.
    ve kendine sorarsın "ben böyle bir aşk için ölebilirmiydim?" diye. sevgiliyle birlikte izleyip üzerine uzun uzun konuşulmalıdır.
  • sadece görüntü yönetmenini takdir ettiğim bir film. filmde çok güzel kareler olmasına rağmen anlatımı çok başarısız zaten düzgün bir senaryo da yok ortada. sadece çekim tekniğimizi konuşturalım diyerek film yapmışlar. filmleri yarıda bırakmak gibi bir adetim olmadığı için sonuna kadar sabrettim, işin güzel yanı filmin 75 dakika olması yoksa sıkıntıdan ölebilirdim.

    aşkı anlatmak için fazla kasan ama hiçbir şey anlatamayan bir film.
  • bir aşk filmine göre değerlendirirsek hüzünlenmedim bile ama güzel bir anlatımı var, görsel anlatımı ne çok karışık ne de çok bayağı geliyor. aradaki kültür farkına rağmen sadece kısmi senaryo benzerliği açısından karşılaştırırsak bence incir reçelinden kat be kat daha iyi bir film.
hesabın var mı? giriş yap