*

  • ilkokuldan başlayıp, üniversiteden mezun oluncaya kadar giden bir içsel yarıştır. misal okul servisi karşıdan göründüğü anda herkes içten içe birbirini gözleyerek servisin geleceği yöne doğru veyahut da yolun ortasına doğru sinsice hareketlerde bulunur. tabi herkes birbirine favori koltukları kaptırmamak için yapar bu hareketi. ama bu hareket okul servisinin gelmesiyle kaosa dönüşür. otobüs durduğunda, kapının olduğu yerde öbekleşen sinsi topluluk bu sefer inceden inceye birbirini omuzlarıyla iten adamlar haline gelirler. bu içsel çatışma sağdan soldan sıraya girmeye çalışan adamlar yüzünden bitmez. sağdaki veya soldaki birbirine bakarak sürekli "dur ayağımı önce atayım da egale edeyim şunu" şeklindeki hareketlerini denerler. merdivene atılmaya çalışılan ayaklar, demire tutunmaya çalışan eller...

    bir de bu gruptan ayrı arkada bekleyen adamlar vardır ki, bunlar hayatın hiçbir evresinde muvaffak olmazlar. bu adamlar hayatlarında hep; "dur kalabalık bitsin öyle olaya akalım" mantığındadır. asıl sinsi bunlardır aslında.
  • efendim sene 1990 küsür , bendeniz o zamanlar ortaokul sıralarında cirit atmaktayım. her mini mini haylaz çocuk gibi okul çıkışında ne yapıp etsem de servise önce binip en arka köşedeki yeri kapsam diye kafa patlatıyorum.zira o dönemde servise önce binme gibi bir lüks küçük sınıf mensubu öğrenciler için hayaldi, olmazdı, yasaktı, büyüklere saygısızlıktı. e o zaman büyük olanlar da bir zamanlar küçük olmuş hor görülmüş, servise önce bindirilmemişlerdi.
    işte okul çıkışlarının bu şekilde geçip gittiği günlerden birinde , son derste benim yine aklım o en arka köşedeki koltuktayken ,bir cinlik yapma ihtiyacı hissettim ve öğretmenden annemin beni okuldan erken alacağı ve bir yere gideceğimize dair izin alarak dersten 5- 10 dk erken çıktım.toparladım çantamı, ve vınn süper bir hızla servisin yolunu tuttum. ancak unuttuğum bir husus vardı. okulun her daim ıslak ve kaygan merdivenleri... ben paldır küldür ineyim derken ayağım kaydı ve götümün üstüne oturup üç beş basamak o şekilde aşağı indim. kendi kendime " hadi hadi kaldır kıçını ve servise koş , hasta numarası yap ve kimseye yer vermek zorunda olmadan o köşedeki yeri kap" dedim durdum. ama gelin görün ki her yerde düşene gülme hastalığım kendini göstermekte gecikmedi ve başladım kahkahalar atmaya. artık aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama en son kendime geldiğimde sağımdan solumdan insanlar merdivenden inmekteydi ve allahın bana yardım edip , yerimden kaldırıcak bir sevgili kulu çıkmadı karşıma. ve ben de gülmekten kalkamadım tabi... kalktığımdaysa herşey çok geçti... çünkü ortada ne servis ne de en arka köşede oturulucak bir koltuk kalmıştı...
  • buyuk ogrencilerin, veletlerin hayattaki duruslarini sorgulamalarinin sebep oldugu hadise. eger ki hala bu tip sorunlarla debelenen arkadaslar varsa, ben uzun sure dayanilmaz karizmamdan kaynaklandigini sandigim favori koltuk ustunlugumun sonradan hayattan bana hicbir sey kazandirmadigini , hazirlik yillarinda karsilastigim super karizma, servis koltugu ustunlugu bulunan insanlarin da, disaridaki hayatin bir hentbol takimi olmadigindan sonup gittiklerine sahit oldum. siz de olacaksiniz. peer pressure tabii. hata...
  • okula giderken servise ilk binenlerden olmanın avantajı olduğu gibi (cam kenarı kapıp, koltuk yatırılıp, uykuya kalınan yerden devam edilmesi), okul çıkışında da en geç çıkan sınıf olmanın yarattığı karşı konulmaz histir. çıkışlarda koltuğa çanta, defter, şemsiye ve bilimum malzemeler bırakılarak rezerve süsü verilmeside cabasıdır.
hesabın var mı? giriş yap