• bi noktadan sonra insanda (bkz: genetik) degisimlere yol actigina inandigim yasam bicimi. hayir kirasim dokesim var icimde patliyo.
  • iş türkçesinin kullanıldığı ve temel üretim araçlarının bilgisayar, kağıt, kalem ve ataç olduğu hayat tarzı
  • bazen de siz delirmiş halde çalışırken, * odanıza giren gırnata, ud, keman, darbukalı amcalar ve dansözle feleğinizi şaşırtan hayattır.
  • işsiz değilkene, yani normal insanlar kibin sabah kalkıp gidecek bir işyerim varkene, bir nevi stockholm sendromu mudur nedir, bayılırdım ben bu ofis hayatına. bööle nası desem, 'allaam allaam negzel bi işim var, bilgisayarım ve dahi pantone kataloğum bile var' diyerekten şükürler bile ederdim gerizekkalı* gibi... hatta sokağa bakıp, 'yazık kıız işsiz mi ki bunnar' diye de üzülürdüm. ne gerizekalısı, bitkisel hayattaymışım bi nevi...

    şimdi böyle neredeyse dört aylık işsizlik sonucu duhul olduğum sefahat, zabahlara kadar entri entrilemek, elde kumanda film neyin seyretmek, sonra akşamlara kadar uyumak, günün ortasında mahalle kahvesinde çaydır kahvedir kitap okumadır oh serin serin, sonra diğer işsiz eş, dost ve sevenlerle buluşmak, kuzguncuğa* gitmek, saçları rüzgara savurmak falan derkene, ulan benim, içinde patronu, sekreteri, höt zöt eden avanesi olan bir ofiste ne işim varmış, hatta kimin ne işi olabilir öyle beşeri tabiata aykırı, ruh çürüten ortamlarda diye düşünüyorum sevgili okur. evet yapıyorum bunu acımadan... hatta iş görüşmelerine gitmemek için türlü çeşit bahaneler yaratıyorum. camdan yine bakıyorum, bu sefer zebah ezanının akabinde yani yatmadan hemen önce, ve yine sokaktaki insanlara bakıyorum hüzünle, sonra kedim irma'ya seslenerekten diyorum ki 'ay işe mi gidiyo bunnar? yazık kııız!'.

    allaam allaam negzel işsizim ve lutfen bana bu entriyi yedirtme!*
  • içinde hayat mayat olmayan şey. insanı dışardaki insanla aynı değil mesela. varsa bir kırmızı hap yutasım geliyor her seferinde. düşündüm de mavi de olur. arada kaldım anladın mı?
  • karnınızı doyurmanız için bir kart, geceleri yatacak bir yer bulabilmeniz için biraz para, balatayı yakmamanız için de yılda iki kere izin verir bu hayatın tanrıları..

    (bkz: osman turhan / karikatür)
  • bütün gün bilgisayar ekranına bakmaktan insanın gözünü bozan, bütün gün oturmaktan insanı kabız ve basur yapan, bütün gün saçma sapan insanlarla aynı ortamda bulunmaktan insanın sinirini bozan, kısacası her şekilde insana zarar veren lanet olası hayat.
  • sıkıntılı bir hayat...

    biraz önce ofis tuvaletinden çıktım. ve şu anda beyin hücrelerimin yarısını kaybetmiş bulunuyorum... artık o eski ben değilim başka bir ben oldum. benden önce kim girdiyse tuvalete, dün akşam ejderhamı yemiş, ne yemişse yediği şey bu dünyadan değil sanki. o ne koku. aman tanrım. b.k değil nükleer atık. tabi içeri girip kapıyı kapatmış bulundum. sonra yüzüme bir tokat yemiş gibi oldum kokuyu hissetmemle, lakin çıkamadım çünkü başlamıştım. böyle bir duygu yok, taciz edilmiş gibi hissettim resmen.

    insanlar en çok ofis hayatında tacize uğruyolarmış, artık anlıyorum nedenini...
  • asla beni içine almamasını dilediğim hayat tarzı.
hesabın var mı? giriş yap