*

  • (bkz: trajikomik)
  • mermi manyagi sozunu turkcemize kazandiran olay
  • keller birbirini eller.
  • bi nuris ile bi cakici yakalanip bi kavanoza konur. bakalim hangisi yencektir.
  • sanal pokemon lafını literatüre ekleyen kapışmadır.
  • yıllar önce bir mizahçımızın bu atışmaları tiye alan komik mektupları vardı..
    hatırladığım sadece mektubun son satırı; abin alaattin

    o mizahçı kimdi, o mektuplar nelerdi söyleyenin seri şukela veren güzel insan'ı olurum şerefsizim..

    edit1: john fante sağ olsun, o mektupların vedat özdemiroğlu'nun, selam dünyalı ben türküm adlı kitabında yazıldığı hakkında bilgilendirildim. başkası olmazdı zaten.
    ama mektuplar halen yok..

    edit2: ikibucukluk da sağ olsun. mektuplar da ondan geldi.

    işte bahsi geçen o mektuplar;

    “sevgili kardeşim nuriş;
    senin ve aynı odayı paylaştığın yiğitlerin gözlerinden öperim. senle kardeşin vedat benim öz kardeşlerim gibisiniz ama diğerlerini iyi tanımıyorum. onlar şimdilik kayın biraderim dozundalar. kardeşim nuriş, telefon çok işime yaradı teşekür ederim, ayrıca fax da makbule geçti. türüt kaseti içinde sağolun. yarın da sizden bilgisayar bekliyorum e-mail yollamam gereken 1-2 şerefsiz var, hepinizi öperim.
    abiniz alaattin”

    “canım abicim;
    yüreğinle yazdığın pusula bizi bahtiyar etti. çok duygulandık, sabaha kadar nöbetleşe ağladık. emrettiğin bilgisayarı yolluyorum. değerli abicim, bu kadar kıyak karşılğında aynı cezaevinde kader arkadaşlığı yaptığımız erol evcil’den küçük bir sakal rica etmemize celallenmezsin umarım. geçen voltada dikkatimi çekti, desteleyip desteleyip lastiklediği dolarları çorabında taşıyor. insanın canı çekiyor biliyon mu? emrindeyiz sayın abim.
    kardeşin nuriş”

    “lan nuriş!
    abilik yaptık diye niye coştun hemen hırt? bitine gereken negatif kan bulundu galiba. erol evcil’e dokunanı senin deyiminle mermi manyağı yaparım, mermi manyaklığıyla bırakmam roketatar sempatizanı yaparım. yapmazmıyım lan ibiş nuriş. bir kere ismin isim değil oğlum ne o öyle nur-iş diye dinci sendika gibi. karşıma bir daha çıkma sakın. bak oğlum bu kartal ortamı ikimize fazla, ne yap et naklini başka yere aldır. ama dersen ki, biz altı kişi yapışmış gibi hep birarada duran tırsaklarız, hepimizi toplasan anca minyon bir delikanlı eder, ayrılmaya paçamız yetmez, o zaman kıpraşmayın durun durduğunuz yerde derim. hoplamayın zıplamayın şimdilik bu kadar tosun.
    delikanlılar kralı alaattin”

    “abi aylarında gidesice;
    sanki senin adın çok mu güzel stajyer stanist düşünceli kaşar taslağı! sen öyle kolpacı ve kokuşmuş bir kişisin ki, sihir dozu alarm veren sihirli lambandan çıkan cini bile sırtından vurursun, bütün manevi varlığına el koyarsın. ben ve vedat ve diğer 4 kankam sana dostoğlu dost olduk ama sen nankörsün. sana iyilik yapan herkese finalde kelek atan şerbeti katmerlenmiş şambabası seni. öyle de antika adamsın ki, koca ülkede hala selçuk ural şarkıları dinleyen bir sen kaldın. bak alaattin, bu işler değişti. sen dışardayken biz bu alemin koordinatlarıyla oynadık, ayarı bozduk, sen dışarıdayken biz yeraltı dünyasının enlemlerine dokunmasakta boylamları tamamen değiştirdik. sen dışardayken biz şah olduk yetmedi şahbaz olduk. sen ancak fizik-kimya değiştirirsin ey sanal delikanlı, ey dijital külhanbeyi! biz coğrafyayı tarihi değiştirdik. sen anca dış kantine yarım kilo boya yazdırıp saçını kaşını boyatırsın. allah bilir gizli gizli ağda da aldırıyorsundur gardiyanlara rüşvet vererekten. adam mısın madam mısın, ben kavalyeyim de sen dam mısın?
    cehennem ateşi nuriş”

    “ulan potansiyel cansız;
    ulan kanınla şu koridorları yıkamama ramak kalan cif likit jel. ulan kişilik ve milliyet ve delikanlılık ve de toprak erozyonuna uğramış göçebegil. savcıya alaattin abimle bizi görüştür diye üç dilde yalvaran siz değil misiniz çakal? ben sizinle görüşmem. sadece annenizle, olmadı dayınızla, hiç olmadı dayınıza çok benzeyen başka bir şahısla görüşürüm. ben tek başımayım. ister tek tek gelin, ister ikişer ikişer, isterseniz tek seans yapalım. son bir isteğin varsa söyle ulan sera marulu!
    alaattin the best”

    “espirili mektubunu aldım şambaba;
    senin adın çakıcı değil şakacı olmalıymış, gül gül öldük. bu son mektubumdur, biliyorum bu son mektup ayıracak ikimizi. artık seni başka bir dünya bekliyor. son mektubu yazarken ben, saadetler diliyorum sana yeni dünyanda. oradaki herkese bizden selam götür saçı boyalım.
    karagümrük dükü nuriş”

    süper bi entry oldu. teşekkürler sözlük..
  • bir ayağı da kurtlar vadisi üzerinden yaşanmıştı.

    dizideki çakır karakterinin çakıcı'yı yansıttığının iddia edildiği dönemlerde; istanbul sefirliği için çakır ve karagümrük çetesi'ni yansıttığı iddia edilen cerrahpaşalılar kapışmış; süleyman çakır sefirlik için biat ederek kılıç karakterinin elini öpmüştü.

    bundan rahatsız olan çakıcı bir basın açıklaması yaptı. özet olarak;

    ''son zamanlarda bir tv dizisindeki baş karakter oyuncusunun şahsımla özdeşleştirilerek kamuoyunda ve basında sanki benim hayatım anlatılıyormuş gibi bir kanaat oluşturulmaya çalışılmaktadır.

    sayın kamuoyuna belirtmek isterim ki; dönemin şartları gereği, yaşamımı siyaset ve finans baronları ile mücadele ederek geçirdiğim doğrudur.

    ancak hayatım boyunca aile büyüklerim ve saygı duyduğum yaşlı tanıdıklarım haricinde kimsenin elini öpmedim, öpmem de!'' ; demişti.

    bunun üzerine nuri ergin dayanamış:

    - çakır, çakıcı'ysa alaatin çakıcı bunu etek giyerek açıklasın!; diyerek koparmıştı.

    lan bir de; çok acayip betimlemeler havada uçuşmuştu iki taraf arasında:

    - şerbeti posalanmış şambabası
    - yağmurda saç boyan akmasın! kınalı kuzu!
    - ciguli kılıklı göçebegiller
    - marziye
    - sanal pokemon
    - anafor kolpacı
hesabın var mı? giriş yap