• aşkı ve sevgiyi, metruk bir defterde yazılı kayıp bir kelime, statik ve kımıldamaz bir anıt, çarşıdan aldım bir tane, eve getirdim hahayt, üstelik de bin tane mantığıyla çalışan birşeyden ibaret sanmayanların; ve hatta onu bir felçli duygudan ziyade sürdürülebilir, tutarlı ve anlamlı davranışlar bütünü olarak tanımlayan ve öyle yaşayanların herhalde pek vakıf olmadıkları türkçeleri ile tıkanıp da kaldıklarında söyleyiverdikleri bir tanımdır sevme hali için.
    son derece karışık, karmaşık, muğlak muallak kümelerde kesişen, şişen pişen bu sevme halinin anlamını, hareketlere, tavırlara, tutumlara yansıttığında bulacağı fikrinden temellenerek ortaya atılmıştır. kahır küpü turkcell animasyonlarının bile ne tesadüftür ki tam da şubat ortalarında aniden müdrik* olduğu gibi seven insan belli eder`: ey allahım bunu da yaptım ya sen beni ıslah et artık` demekle belki de anlaşılma katsayısı artabilecektir.
    sevginin mütekabiliyetini* asla engellemeden/dıştalamadan, marazi ve yalnız yaşanan bir bencilllik anlamını ise hiç içermeden, tekil bir (bkz: ben seni seviyorsam bundan sana ne) tavrı da bu tanımın sokağında oturmakta gibidir bir yandan. bedelli askerlik başvurusu kuyruğunda ise hiç beklememiştir.
    yani su ve toprak ve gübre ve güneş gerektirmeyen, steril ve böceklenmeyen bir çiçek olarak sevme halini, işte aşkı, sevgiyi her neyse; bir türlü kafası basmayan ve plastik çiçek konforuna oldum olası alışamamış kişilerde hiçbir zorunluluk, bağlayıcılık, zorlama, yaptırım olmaksızın içten hissettikleri bir gönüllü zorundalık hissine tekabül eder herhalde. eski tüfekler buna sevgi emektir filan mı derdi, öyle birşey de olabilir.
    sevdiğiniz için, - ki bu bir sevgili, bir kedi, bir kardeş, bir dost olabilir aynı eşitlikte- yataktan kalkıp rahatsız olmaya gönüllü bir şekilde zorunda olduğunu hissetmektir de aslında bunu hiç ama hiç hissetmemektir. (bkz: her seçiş bir vazgeçiştir) ise, seçişi yapabilmektedir. sevgiyi eylemsizlik köşesinde tek ayak üstünde cezaya dikmemektir. çünkü neden? inertia aslında sanıldığı gibi her zaman çok da iyi birşey değildir.
    sevgiyi, ama bu içimden gelmiyor, o zaman bu ben olmam, sırf zorundalık için yapsam daha mı iyiydi gibi bahanelere sarmalamaya çalışmak, saracak birşey bulamamaya, allah muhafaza yallah feza akıbetine yolaçabilir. ben olmamaya saygı sonsuzdur, çünkü evet, herkesin boynunun yegane borcu mümkünse kendisi olmak*tır. burada kilit kelime e o zaman mecburen compatibilty olmaz mı ey inananlar? ben olan o sisteme yüzde yüz uyumlu bir sistemin daha varlık ihtimali sonsuzdur bu sonsuz evrende.*
    ez cümle, non-obligatory obligation, bir terazinin bir kefesine ne koyulduğundan bağımsız olarak hep ağır gelen taraf için yapılan herşeydir.yaptıkça onu ağırlaştırır, ağırlaştıkça da herşey hafifler.
  • aşkta sevgide ve benzerlerinde karşılık meselesi için iyi bir başlangıç noktasıdır. karşılık olmazsa bunun karşıtı ille de mazoşit mi sadit mi işte her ne zıkkımsa ondan olur, zinhar aşk olmaz diye bellemişlere okunması icap eder. hassas terazi ile tartarım, ibre şaşarsa da işte o beni kullanıyor, bu beni anlamıyor, ben şimdi ahan da ağlak oldum, işte bak gördün mü maraza meyyal melankolik maşozit filan oldum vehmi ayrı birşeydir burada anlatılmaya çalışılandan. almayınız demiyor kimse, alan ile veren karşılaşırsa helbette ki hayat bayram, kırlar yeşil, gök mavi olacak, muhakkak ki asgari ücret artacak, kazı kazanlardan boş çıkmayacaktır. bu ne güzeldir ne hoştur da bu bir öngörülmüş sonuç, hele de planlanmış hedef olursa yeşil çimenler beyaz pantalonunuzun kıçını boyamaktan, gökten yağmur boşalacaktır. böyle şeyler işte ama ben de şimdi tam toparlayamadım. bakarız tekrar daha olmadı.
    ha bir de pantalon a ile yazılır.
  • mesela analistin divaninda uzanmissiniz ve kapilmis serbest cagrisimin ruzgarina savrulup gidiyorsunuz. ne guzel, parasini veriyor ve elli dakika dan dun konusuyorsunuz. veya girmissiniz bir sinava ve hoca cikip 'caniniz ne istiyorsa, ama ne istiyorsa ondan bahsedin' demis. bir sevinmis bir sevinmissiniz sormayin gitsin. ama bunlarin hepsi non obligatory obligation'lar, hic dusunmemissiniz.
hesabın var mı? giriş yap