• insandır...
    bir o'dur ölümlü doğuşunun bilgisiyle yaşayan...
    vurgunu olduğu göğe süssüz, sürgünü olduğu cana güçsüz,
    çılgını olduğu tene öksüz...
    narince açan, soldukça üzgün...
    sevincini bile gözyaşıyla yoğuran...
    bir yanı hep anılara sarmaşık
    gönül boyu yaralı... ömür boyu aşık
  • degistirmeden onceki asil soyadi behramoglu olup, ataol behramoglunun da karde$i dir.
  • gurbet, lanetli ömrün kırlangıçları romanlarının yazarı.
    kuyruğu zilli tilki, göğsü kınalı serçe adlı iki çocuk kitabı vardır.
    darağacında üç fidanın yazarıdır.
  • 1967-1994 arasındaki şiirlerinden yapılan seçmelerle, hey çocuk adlı bir kitap çıkartmıştır.
  • göçmen edebiyatında ilk roman olan gurbet' in yazarı.
    deniz gezmiş'in haydarpaşa'dan sinan cemgil'in ise mahalle arkadaşı.altmış sekiz kuşağının önde gelen şairlerinden.
  • isvicre'de park ciceklerini yemekten ceza almis sair... zurich golunun kenarinda gezerken kizilcik gorur, memleket ozlemi de icindedir ya.. kopartir bir tane kizilcik yer, arkasinda polis beliriverir... sonuc: park ciceklerini yeme cezasi..
  • 1946 kars doğumlu behram,istanbul'da haydarpaşa lisesi'ni bitirdi.gazetecilik yüksekokulu'nda okudu.halen yurdışında yaşamaktadır.

    şiir kitapları:

    -hayatımız üzerine şiirler (1972)
    -fırtınayla borayla denenmiş arkadaşlıklar (1974)
    -dövüşe dövüşe yürünecek (1976)
    -hayatı tutuşturan acılar (1978)
    -ırmak boylarında turaç seslerinde (1980)
    -savrulmuş bir ömrün günlerinde (1982)
    -yine de gülümseyerek (1987)
    -yalın yürek (1998,bütün şiirleri)
    -kundak (2000)

    darağacında üç fidan kitabı,12 mart 1971 hükümet darbes,nden sonra idam edilen deniz gezmiş ve arkadaşlarının eylemlerini anlatıyor.

    çocuk kitapları:

    -kuyruğu zilli tilki (1979)
    -göğsü kınalı serçe (1980)

    romanları:

    -gurbet (1987)
    -lanetli ömrün kırlangıçları (1991)
    -kız ali (1998)
  • (bkz: siire tanım)
  • üç dağa ağıt

    açlığın
    çıplaklığın acısı mı genişliyor
    dalları
    meyvaya çağıran rüzgar mı

    dalgın bir kuşun ötüşünden
    sevdiğinin kalbine düşen aşık mı
    yağmuru emen toprak mı derinleşiyor

    yas mı tutmalıyım onurlu ölüme
    halkın gözlerini dolduran çizgilere
    umudu mu çağırmalıyım

    ah gidiyor işte gidiyor göz göre göre
    sıcak titreyişi varlığını hayata adamışların
    gidiyor
    öfkenin haykırışları
    yasalarıyla gidiyor kahredişin
    zulmün ve iğrençliğin buyruklarıyla gidiyor
    toprağa düşen bakımsız yapraklar gibi değil
    azarlanmış çocukların kederiyle değil
    doğuşun ve sevmenin feryadıyla gidiyor
    ölümü donatan arkadaşlarım

    ah gidiyor işte gidiyor göz göre göre
    durutarak gündüzleri geceleri
    durutarak adanmışlığı, mertliği, yüceliği
    damıtıp sevdalarına
    neferi toprağa aşılamaya gidiyor arkadaşlar

    bulutlar da hafif mi kar taneleri kadar
    özgürlüğün borcu mu ödeniyor
    yaralar mı açılıyor yoksulluğa
    ezilmişliğin isyanı mı sesleniyor

    ah gidiyor işte gidiyor göz göre göre
    birer rüzgar uğultusu bırakarak yanan ateşe

    nihat behram
hesabın var mı? giriş yap