• tom waits'in ruh halini canlı canlı hissedebildiğimiz bir albüm.
    piyano waits'in bir organıdır bu albümde.
  • 1975 yili tom waits albumu. bir diner'da canli olarak kaydedilmistir. her sarki oncesi bir intro yapar ki tom waits, bazilarini dinlemek sarkilari dinlemekten daha keyiflidir. diner'da kendisini dinlemeye gelen insanlari eglendirme amacindan olsa gerek, studyo albumlerine gore daha gunesli bir havasi vardir bu albumun; melankolik geceyarilarindan cok tembel aksamustleri icin yapilmistir sanki.
  • (bkz: nighthawks) elbette
  • warm beer and cold women bu albumde yer alir mesela.
  • tom amca'nın şarkılardan önce şakalar komiklikler yaparak dinleyenleri kahkahalara boğduğu albüm. özellike better off without a wife kaydı süper.
  • tom waits'in üçüncü albümü. dikkat çeken iki özelliği var, ilki tom waits'in sesi. içilen şişe şişe viskilerin ve karton karton sigaraların karşılığını bu kayıtla birlikte almaya başladığını görüyoruz waits'in; ilk iki albümde** çatalsız ve hatta neredeyse düz bir sesi vardı sanatçının, ancak dark side'a geçiş tam bu noktada başlıyormuş demek ki. albümün ikinci özelliği ise stüdyoda kaydedilmesine rağmen bir konser performansı gibi tınlıyor oluşu. bu, istenerek yaratılmış bir etki: waits stüdyoya küçük bir dinleyici kitlesini davet etmiş. "nighthawks at the diner"ın piyano, kontrbas ve saksofonlu müziği eşliğinde dinleyicilerden bir caz kulübü kitlesi oluşturmalarını istemiş. yaratılan etki şaşırtıcı derecede başarılı; albümün bir caz kulübünde canlı canlı kaydedilmediğini anlayabilmeniz için bunun size söylenmiş olması gerekiyor.

    çoğu şarkıdan önce gelen intro'lardaki konuşmaları çok keyifli waits'in. bunların büyük kısmının planlı olduğunu tahmin edebiliriz, ancak waits'i bir caz kulübünde şarkı aralarında espriler yaparak seyircileri eğlendiren bir caz piyanisti olarak düşündüğünüzde albümden alacağınız keyif daha da artacaktır.

    her biri güzel caz/rap çeşitlemeleri olan intro'ları ayırıyorum, albümün en değerli şarkıları emotional weather report, eggs and sausage ve nighthawk postcards from easy street.

    aman şarkı listesi eksik kalmasın:

    1. opening intro
    2. emotional weather report
    3. intro
    4. on a foggy night
    5. intro
    6. eggs and sausage (in a cadillac with susan michelson)
    7. intro
    8. better off without a wife
    9. nighthawk postcards (from easy street)
    10. intro
    11. warm beer and cold women
    12. intro
    13. putnam county
    14. spare parts i (a nocturnal emission)
    15. nobody
    16. intro
    17. big joe and phantom 309
    18. spare parts ii and closing
  • pazar akşamlarını mükemmelleştiren albüm. neden acaba şimdi böyle albümler çıkmıyor? ne? biri ruh mu dedi?
  • benim en sevdiğim tablo olan nighthawsks tablosu, bu albüme ilham olmuştur. tabloda bir yaz gecesinde(kişilerin kıyafetleri ve açık bir pencere sayesinde yaz olduğunu tahmine ediyoruz) pub/cafe tarzı bir mekanda oturan 3 kişi görülmektedir. tablo bazı görüşlere göre modern insanın yalnızlığını ve iletişimsizliğini simgelemektedir. çift olduğunu düşündüğümüz iki kişi birbirlerine bakmamaktadır. barın diğer tarafında da yine yalnız bir adam tek başına oturmaktadır.

    ben tabloyu çok melankolik bulurum. e tom waits' e de en çok yakışan sözcüklerden biri melankolidir sanırım. yine bu tablodaki kadar tenha olmasa da söz konusu albümün kapağında da tom waits bir mekandadır ve yine mekandaki insanlar birbirlerine bakmamaktadır.

    bu tablomuz; (ulan harbiden çok hüzünlü, çok melankolik, çok puslu, modiano kitabı gibi tablo)
    http://www.ibiblio.org/…treet/hopper.nighthawks.jpg

    bu da albümün kapağı;
    https://upload.wikimedia.org/…awks_at_the_diner.jpg

    ayrıca olaya konu tablo başka sanat dallarında da kullanılmış, şu an adını hatırlamadığım bir yazar o mekandaki üç kişinin mekandan sonraki hayatlarını hikaye olarak yazmış. yine the simpsons' da da bu tabloya bir gönderme vardır.
  • tom waits'in en iyi işi. tom waits'in en tom waits işi. tek saniyesinden bile sıkılınmayan, adeta stand up show dinlediğiniz bir albüm bu.

    nighthawks at the diner'ı dinlemeye başladığınız an elinizde bir bourbon belirmeye başlayacaktır, şaşırmayın. sigara dumanlarına da aldırmayaverin o 74 dakika boyunca. albüm bitince de takın kasketinizi, alın kendinizi dışarı çıkın. bu iyi hissettirecek.

    edit: eklemeden geçmemek lazım. bu albüm daha ziyade jazzy. hatta direkt caz albümü bile diyebilirim. blues'luk pek yanı yok.
hesabın var mı? giriş yap