• jandarma tarafından kaçak olduğu gerekçesiyle mühürlenmiş evler.
  • hepsi birbirinden guzel bu binalardan uc tanesi ev olarak kiralanabilirken, dorduncu bina 5 odali ufak bir oteldir. eh, oda sayisinin azligindan dolayi da yer bulmak ciddi bir sorundur. ozellikle bayram tatili vs. donemlerde gitmeyi dusunuyorsaniz birkac ay oncesinden yer ayirtmakta fayda vardir.
  • fotoğrafı bile insana bi şişe şarap içirtebilecek kadar saf, temiz, ve huzurlu bir mekan. bir hafta kalmak üzere nişanyan evlerine gidilir..
    (bkz: ve olaylar gelişir)
  • şöyle bir mail geldi az önce. üzüldüm, güzel günler geçirdik orada;

    "9 mart’tan önce şirince’ye gelin. varlığınızla bize güç verin. bu zor ve güzel günlerde yanımızda olun.

    banalliğin zaferi

    son anda beklenmedik bir gelişme olmazsa nişanyan evleri önümüzdeki on-onbeş gün içinde yıkılacak. selçuk kaymakamlığı 18 ocakta yıkım işini ihale etmiş. işi alan müteahhidi gidip bulduk. eski bir gardiyanmış; konuşulabilecek biri izlenimini vermedi.

    ilk partide ana binamız olan köşk’ü, ilk göz ağrımız kerevetli ev’i, bir de nesin vakfı’nın malı olan hamamlı ev’i yıkacaklarmış. il özel idaresi ihale şartnamesine bilhassa not düşmüş, bunlar tamamen yıkılacak, yarım iş yapılmayacak, molozu da kaldırılacak diye. yanısıra köyde başkalarına ait birkaç çardak, müştemilat vs. yıkılacakmış. bunlar ilk raunt. daha sırada ilyastepe’deki bağevleri, mermer havuz, kule, kümesler, personel evi ve kendi evim var. yaza kalmaz onlara da sıra gelir.

    “yok canım daha neler” diyor insan tabii. biz de hep öyle dedik. bu kadar manasız vahşet olmaz, bunlar bile bu kadar mantıksız iş yapamaz diye kendimizi inandırdık. ortada başkasının hakkına tecavüz yok. bu evler bana zarar verdi diyen kimse yok. yıkacakları apartman filan değil; yüzlerce yıllık usullerle yapılmış mütevazı, sevimli köy evleri. bugüne dek yerli yabancı binlerce kişiye mutluluk vermişler. sit alanını bozdu deseniz, zaten şirince’nin tarihi dokusu denen şey bunun gibi birkaç evden ibaret; “tarihi şirince” diye zaten gelip bizim evlerin fotoğrafını çekiyorlar. imar planına aykırı deseniz, imar planı her tarafından dökülen bir fiyasko; bugün yarın iptal edileceği kesin.

    görebildiğim kadarıyla işin içinde bir ekonomik çıkar, bir rant beklentisi de yok.

    peki ne var? söyleyeyim ne olduğunu: bu evler devletten izin alınmadan yapıldı! suç budur. yıllar önce ilk evleri yaparken izin istedim, yalvardım, kapılarında bekledim, pis pis hakaretlerini sineye çektim, dünyanın parasını ve zamanını harcadım. sonra yetti gayrı deyip yoluma gittim. bir daha da kapılarını çalmadım.

    makamı dışında bir var oluş nedeni olmayan kapı kulları için bundan daha büyük suç yoktur. mevcudiyet­lerinin yegâne temeli olan “mevzuatın” namusunu korumak için gözlerini kırpmadan cinayet işlerler. işliyorlar.

    bir rüyanin sonu

    yıkarlarsa oniki yıllık bir rüyanın sonu gelmiş olacak. bu devirde, bu memlekette, modern şehir hayatının dışında da uygar, güzel ve üretken bir yaşam kurulabilir mi? kurmaya çalıştım. kurulabileceğini insanlara göstermeye çalıştım. görüldü ki kolay değilmiş.

    haset, ırkçılık, cehalet ve zorbalık, cehennemin dört atlısı gibi insanın üstüne çullanırmış.

    “yıksınlar daha güzelini yaparsın” diyenler oluyor, moral vermek için. yok, kazın ayağı öyle değil. 12 yılda kazandığım her kuruşu bu evlere yatırdım. birikmiş param yok, altından kalkamam. şevkim de kalmadı. yaşım da artık müsait değil.

    olsa da zaten mesele o değil. işin özü, böyle bir hezimetin utancını kaldıramam. “bu memlekette sana hodri meydan kulesi diktirmezler” deyip beni akıl yoluna çağıran insanlara hep kulak tıkadım; onların yüzüne bir daha bakamam. devlet yönetmekle alçaklığın eş anlamlı sayıldığı bir ülkeye yatırım yapılmaz, çocuklarının rızkını burada çarçur etme diye yirmi seneden beri başımın etini yiyenlere karşı boynum bükük kalırım. daha geçen ay paris’te “türkiye’de güzel şeyler oluyor, iyimser olmak lazım” diye nutuk attığımda hayretle yüzüme bakanların gülmesine tahammül edemem.

    böyle bir şeyin ardından nasıl ve hangi hakla yaşamaya devam ederim, bilmiyorum.

    üzgün müyüm, depresyonlara mı düştüm? hiç değil. uzun zamandır kendimi bu kadar zinde ve neşeli hissetmemiştim desem belki şaşarsınız ama durum bu. doğru olanı yaptım. bir daha baştan başlasam gene aynısını değil, fazlasını yapardım. sonuna kadar mücadele edeceğim. kaybedersem de gereğini yapacağım. o kadar. netlik güzel şey. insana şevk geliyor.

    “güvercin tedirginliği” filan beklemeyin benden. bendeki, olsa olsa, devekuşu inadı.

    şirince’ye davet

    desteğinize ihtiyacım var. hem de çok.

    ama ona buna mail atmakla, protesto yazıları yazmakla, bakanlara telefon etmekle bir yere varılacağını sanmıyorum. onu geçin. daha etkili bir şey yapalım. buyurun şirince’ye gelin. varlığınızla bize güç verin. bu zor ve güzel günlerde yanımızda olun.

    bugünden 9 mart’a kadar nişanyan evleri’nin ve nesin matematik köyü’nün kapılarını herkese açıyoruz. buyurun misafirimiz olun. yüz kişiye kadar yerimiz var, yetmezse elbet bir çare buluruz. müzik ya da tiyatroyla uğraşan eşiniz dostunuz varsa onları da çağırın, bir şeyler organize edip eğleniriz. hep beraber bu alçaklara meydan okuruz.

    kimbilir, belki şirince’de el birliğiyle bir ufak tahrir meydanı da inşa ederiz.

    tanıdığınız herkesi davet edin lütfen. bu mektubu tanıdıklarınıza iletebilirsiniz; dilediğiniz yerde yayımlayabilirsiniz.

    burada badem ağaçları çiçek açtı bile. gelin, baharı beraber karşılayalım.

    sevan nişanyan

    not 1: neden 9 mart? yıkım şartnamesine göre 9 mart’a kadar evleri yıkmaları gerekiyormuş. o günden önce gelecekler tahminen. son duyuma göre 21-22 şubat’ta gelebilirlermiş.

    not 2: facebook’ta “şirince yıkılmasın” başlıklı bir grup sayfası açtım. günlük gelişmeleri oradan izleyebilirsiniz. http://www.facebook.com/group.php?gid=119562836232

    not 3: gelmeden (232) 898 3208’i arayabilirsiniz. aramadan da gelebilirsiniz"
  • evler için şu siteye; (bkz: http://www.nisanyan.com/)

    ali nesin'in açık mektubu için buraya:
    (bkz: http://www.nesinvakfi.org/yikim_mektubu.pdf)

    sürecin özeti için de bu entrye bakabilirsiniz: (bkz: #22149540)
  • nesin vakfına bağışlanmış evlerdir. http://www.radikal.com.tr/…24.02.2011&categoryid=77
  • tek kelime ile harika.
    yasal durumunu bilmiyorum ama vicdanen hiçbir rahatsızlık duymadan gezdigim ve ilk fırsatta samimi dostlarımla birlikte konaklamak için gelmek istedigim yer.
    yıkmazlar umarım.
    yasal mevzuata uygun yerlerde neden benzerleri de yapılmıyor?

    aluminyum korkuluklu pimapenli betonarme yazlıklara herkes çok mu bayılıyor? layığımız bu mudur?

    şirinceye gidip de nişanyan evlerini görmeyenin te kafasına edeyim ben.

    gidin örnek alın... görün... kalın... faydalanın...
  • bayramdan hemen sonra 3 gece köşk no.1 odasında kalarak deneyimlediğim butik otel.

    genelde kültür turizmi tercih edenlerin seçtiği bir mekan olan nişanyan otele arabanız varsa izmirden ulaşım çok rahat. havalimanından veya otogardan yaklaşık 1 saat içinde ulaşabiliyorsunuz. otel selçuk a bağlı şirince köyünde. efes antik kenti, nesin matematik köyü ve meryem ana kilisesine yakın konumda. şirince köyüne efesten dolmuşlar da kalkıyormuş ama ben kullanmadım.

    otel bebek arabası ile seyahat eden küçük çocuklu ailelere, yaşlılara, merdiven çıkamayan hastalara uygun değil. her yer yokuş ve merdiven. otelde kredi kartı kabul edilmiyor. otel ücretini çıkışta peşin ödemek zorundasınız. hotels.com gibi mecralarla anlaşmaları yok. sadece otelin kendi sitesinden kredi kartınız ile rezervasyon yaptırabiliyorsunuz. tam pansiyon seçeneği yok, ücrete sadece sabah kahvaltısı dahil. akşam yemekleri alakart. otelde kaldığınız her gün size bugün odanızı temizleyelim mi diye soruyorlar. temizleyin lütfen derseniz temizliğe girişiyorlar. bence 3 geceden sonrası bayar ama tercih meselesi. otelin ayıbı değil ama benim kaldığım dönemde yaklaşık 12 saatlik bir elektrik kesintisi yaşandı.

    yukarıda saydığım tüm bu olumsuzluklar, personelin size davranışı ile değiştirilmeye çalışılıyor gibi hissettim. çalışanlar ve otelin sahibesi gerçekten cana yakın, yardımsever ve güzel insanlar. sabah kahvaltıları tek kelimeyle harika. 2 akşam otelde yemek yedim, akşam yemekleri de gayet güzeldi. yazın giderseniz şehrin sıcağını hissetmezsiniz. havası o kadar temiz ki insan uykuya doyamıyor. otelde kalan diğer misafirlerin profili de iyiydi. ilk kez kalacakların köşk teki odalardan birinde kalmasını tavsiye ederim, çünkü köşk resepsiyonun olduğu ve yemeklerin yendiği yerde. giderseniz şirince köyünde mutlaka alışveriş yapın. şehre dönünce büyük ihtimal keşke şundan biraz daha alsaymışım deme ihtimaliniz yüksek.
  • memleketin en güzel otellerinden biri.

    sevan nişanyan'ın sınır tanımaz ihtiraslı zekasının ve müjde tönbekici hanımefendinin zarif varlığının eseri.

    şirince'ye gidince kalınacak yer olarak değil, şirince'ye gitmek için başlıbaşına bir neden olarak görüyorum burayı ben. zira meyva aroması eklenmiş niteliksiz sofra şarapları da, çarşısında satılan ''gerçek sahte'' kol saatleri de, yakapaça dantel ve gözleme satmaya çalışan açıkgöz köylüsü de, bunların gerçeğine uygun değil kafalarına göre yaptıkları restorasyonlar da umrumda değil açıkçası.

    12 yıl önce henüz çok güzelken gördüğüm, şimdi herşey gibi git git bozulan harikulade rum dağ köyünü, yukarıda andığım iki kişi memlekete ve dünyaya tanıttı, unutulmasın. yine alanında dünyanın en saygın kurumlarından biri haline gelen, medarı iftiharımız olan ''matematik köyü'' için de, bu iki kişiye profesör ali nesin'i de eklemeliyim.

    yıllarca deli bir azimle ve sarsılmaz bir hayalgücüyle yoktan var ettikleri nefis otelleri ise, köyün tartışmasız en güzel, en ayrıcalıklı yeri. karşılamada ikram edilen mürver çiçeği şurubundan, bir hata yaptıklarında kalpten üzülen çalışanlarının tamamının yüzünden hiç eksik olmayan gülümsemeye kadar - diğer başka her şeyi kendiniz giderseniz görürsünüz zaten - mükemmel bir otel.
  • türkiye’de benzeri olmayan bir otel. ilyastepe 6 , bence en güzel ev. her sene 3 gün kalırım , dünyada böyle bir otel yok. romantik bir konseptleri var , tüm evlerin balkonları muhteşem bir ormana bakıyor. evlerde şömine var , 2 katlı , sıcacık taş evler. otelde hamam var , size özel tahsis ediliyor. sabahları semaverde mis gibi çay demleniyor, dilerseniz alışveriş yapıp odanızda da yemek pişirebilirsiniz tüm mutfak gereçleri var. benim gibi insanlardan uzak kalmayı sevenler için ideal. 4 mevsimde de gittim , en güzel kış mevsiminde. buraya kadar gitmişken antik kenti ve matematik köyünü görmeden de dönmezsiniz heralde.
hesabın var mı? giriş yap