• gazeteci steve silberman'ın otizm ve nöroçeşitlilik üzerine kitabı. otizm hakkında yazılmış en kapsamlı eserlerden biri olmasının yanısıra dili de son derece akıcı ve anlaşılırdır.

    yazar, the geek syndrome adıyla yayınlanacak olan makalesi için silikon vadisi'nin bazı isimleriyle röportaj yaparken, bunların önemli bir kısmının hiç beklemediği bir ortak özelliği olduğunu farkeder: pek çoğunun çocuğu otizm teşhisi almıştır. bunu ilginç bulan silberman otizm üzerine araştırma yapmaya başlar ve sonucunda bu kitap ortaya çıkar.

    henry cavendish ve paul dirac örnekleri üzerinden, otizmin tanımının henüz yapılmadığı zamanlarda yaşamış ve büyük etki bırakmış, "muhtemelen" otistik olan insanları inceleyerek başlıyor. bu yönüyle birtakım eleştiriler almış olsa da ben bu konuda en temkinli kaynaklardan biri olduğunu düşünüyorum. bu iki ismin hayatını incelerseniz çok bariz biçimde "otistik özellikler" gösterdiklerini görürsünüz.

    otizmin son 50 yılda ortaya çıkan bir hastalık değil, eskiden beri var olan bir durum olduğunu bu şekilde gösterdikten sonra, hans asperger'in (ve ondan önce grunya efimovna sukhareva'nın) yaptıkları araştırmaları inceliyor ve bugün dsm-5'teki otizm spektrum bozukluğu tanımına oldukça yakın olduğunu anlatıyor. ancak bunlar çok yakın zamanda ingilizce'ye çevrildiğinden yıllarca otizm, leo kanner'in çarpıtmasıyla son derece ender görülen bir hastalık gibi görüldü.

    asperger'in kliniği, nazilerin iktidara gelmesiyle işlerin değişmesi, kanner'in kariyeri, otistik çocuğu olan ebeveynlerin kurdukları oluşumlar, otizm ile aşı arasında ilişki kuran saçma sapan yaklaşımlar, uygulamalı davranış analizinin ortaya çıkışı ve bunun yarattığı sorunlar, temple grandin, lorna wing, geek kültürü, otistiklerin internet üzerinden kendi öz örgütlenmelerini yaratmaları vs. otizmle ilgili bugün bildiklerimizi tarihsel bir çevçeveye oturtarak hem klinik hem sosyal açıdan inceliyor.

    muhakkak türkçe'ye çevrilmesi gerektiğini düşünüyorum.
hesabın var mı? giriş yap