• bu aksam videosunu gordum ve ideallerimin aynı oldugunu fark ettim çalışmak neden yau
  • çocuklar duymasının bazı konularda insanları aydınlatmak adına yaptığı en iyi şey "mandıra filozofu mustafa ali" karakteri yaratmakmaktır herhalde. bu adam iyi hoş da izledikçe bende onun moduna girmeyi başlıyorum...
  • gerçektende izleyenleri kendi moduna sokmayı başaran karakter olmuştur kendisi.

    ben hep kapitalizm karşıtlığını anlatıyor diye düşünüyordum ekşici yazarın dediği gibi birazcıkta anarşizim aşılıyor olabilir sanki!

    dikkat!!!: ayrımı iyi yapmak lazım, kapital düzenle, parayla, pulla işim yok diyorsan köye gidip ekin ekip inek bakacaksın, parayla işim olmaz, çalışmam deyip şehirde kalıp aylak aylak dolaşırsan sen anarşist olursun, memleket yunanistan olur.
  • kapitalizm, yarattığı mutlak değer parayla insanlığa ait gerçek değerleri satın almaktadır. bu değerlerin en önemlileri zaman ve özgürlüktür. eğitim sistemi ise en acımasızıdır çünkü zaman ve özgürlüğü aldığı gibi bir de üstüne para almaktadır. bu da ailelerin yaşam şartlarını iyice zorlaştırmaktadır. mandıra filozofu özel okullara kesinlikle karşıdır, çocuğu da köy okulunda okur. sisteme karşı gözüken sistem oyuncusu mustafali her zaman olduğu gibi doğruları ifade ederken gerçekleri hafife alıp çocuğu özel okula göndermeyip devlet okuluna göndermekle tasarruf edilen parayla tekne alımı tavsiye ediyor. mandıra filozofu ise tasarruf edilen parayı kendi imkanları ve idealleri doğrultusunda yine okullara veriyor... nihai amacı sanayi toplumuna işçi ve memur yetiştirmek olan eğitim sistemlerine çocuklarımızı vermek için para kazanmak ve fedakarlık yapmak zorunluluğu düşündürmelidir. taşımalı eğitim sistemiyle köylerden kasabalara eğitime giden çocuklar, büyüdüklerinde servislerle iş yerlerine gitmeye hazırlanırlar. büyüyen çocuklar çalışma hayatına girerek yine zaman ve özgürlüklerini verirler ama bu sefer karşılığında para alırlar o kadar. kazandıkları parayla da zaman ve özgürlüklerini satın almaya çalışırlar.
    öğrenmek sonsuz bir süreçtir. o süreci durdurmuş kimselerden (öğretmenler) öğrenilen bilgilerin geçerliliği süphelidir. en iyi öğreten, öğrenmeye devam edendir. okullarda öğretim değil, eğitim esastır. öğrenciler eğitmenler tarafından sisteme uyumlu hale getirilirler. mandıra filozofu, öğrenmeyi ucu açık, eğitimi ise ucu kapalı bir kavram olarak tanımlar. o yüzden sınavın olduğu bir sistemde öğrenmenin olamayacağını düşünür. sınav, kapalı sistem eğitim kurumlarında, öğrencilerin ne kadar eğitilebilebildiklerinin ölçüsü, yani sistemin eğitemediklerinin elendiği bir yarıştır sadece. sınavda alınan düşük not, öğrencinin eğitilemediğinin göstergesidir, bu da olsa olsa onun öğrenmeye açık olduğunun ve özgür ruhunun göstergesidir. özgür ruhlar eğitilemez. mandıra filozofu okulların(eğitim kurumlarının), kapitalizmin işçi kamplarına (şirketlere) köle yetiştirdiğini düşünür.

    köylerde okul kaldı mı diye soran yok, hem topraktan, hayvandan geçineceksin diyeceksin ki doğru, hem de okul kıran çocuğa olmadı şimdi diyeceksin. köylerdeki hayata en ağır darbeyi, taşımalı eğitim sistemi vermiştir...

    işçi yaptığı işin etik sorumluluğunu almaz ( alamaz, alsa işçi olmaz, olamaz), sadece maddi karşılığını alır ya da almaya çalışır. yaptığı işin etik sorumluluğunu almayan özgür olamaz..
  • (bkz: çözdal)
  • meşhur sahnesinde meltem'in* şaşkın şaşkın bakarken haluk'un* manalı manalı gülümseyerek yere baktığını unutamadığım çocuklar duymasın karakteri.

    haluk'un o gülüşü her şeyi anlatıyordu. "adam aşmış abi, oh ne güzel iş yok stres yok, aaaah nerdeee keşke ben de böyle yaşayabilsem" diyordu adeta adam yüz ifadesiyle...
hesabın var mı? giriş yap