*

  • mimar sinan seramik bolumunun en kıyak hocası. ilk dersinden sonra bolumu kazananların yarısı okulu bırakır, diger yarısı ucuncu yıla kadar her hafta basında duzenli olarak aglar, her gece ruyasında projeyi batırdıgını gorur. diger iki yılda birden bire baslar darbukalar rakılar ama herzaman tetikte olmak gerek. yine de belli olmaz.
  • müçteba hoca bölümde fırçayı kaydırmadık bi öğrenci bırakmadan emekli oldu. hepimize verdi verdi veriştirdi. sinirden küplere binip kıpkırmızı bi suratla bas bas bağırdıktan sonra kendi de üzülüp elini omza koyarak gönül almaya çalışmasını, ekoseli gömleklerinin altına giydiği fitilli kadife pantolonlarını (muhteşem giyinir kendisi) ve hiç çıkarmadığı nefis bektaşi yüzüğünü, enerjik, samimi, agresif, acaip şeker, hoşsohbet, dünya tatlısı oluşunu hiç bir zaman unutmayacağım gördüğüm en yüce gönüllü hocalardan biridir kendisi. pamuk sakalı olan, adamın kafasını torna bıçağıyla yarabilecek bir çılgın noel babadır o. sakalı gibi bembeyaz ve adı da pamuk olan güzel kedisi ve tatlı eşiyle birlikte yaşamaktadır.
  • çok da yardımseverdir. bir konu hakkında fikrini sorun, danışın, hiç üşenmeden üç saat ne biliyorsa anlatır ve bunu bir lütuf gibi de yapmaz, zevk alarak yapar. gençliğinde bir oturuşta 33 litre bira içtiği söylenir, hatta yanlış hatırlamıyorsam kendi anlatmıştı bunu. içi dışı bir insandır, onunla aynı masada içme şerefine nail olamadım, ama eminim alkol alınca değişenlerden değil, neşesine neşe katanlardandır. darbukasını da dinleyemedim, onunla rakı içmek ve darbuka sololarını dinleyerek mest olmak içimde ukte olarak kaldı, bi gün gerçekleştiricem ama. on parmağındaki onuncu marifeti de darbukadır, evet. tatbiki'de öğrenciyken maksim'de çalarak harçlığını çıkarırmış müçteba baba. öyle böyle bir ekol değildir o.
  • çomü gsf karidorlarında dolaşmakta olan, alçı atölyelerini aydınlatan muhteşem bir adamdır kendisi. onunla sohbet etmek, anılarını dinlemek müthiş keyiflidir. çok disiplinli biridir, işini çok ciddiye alır. sinirlendiği zaman karşısındakine yaşadığını unutturur. fırçayı öyle bir çeker ki bildiğini de unutursun, saçmalamaya başlarsın. eee hocayı fazla sinirlendirmemek lazım. aman diyim!!! onunla karşılıklı içtiğim için, içerken muhabbetine katıldığım için, darbukarsını dinleme şerefine nail olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. hakkında anlatacak çok şey var aslında ama bu satırlara sığacak gibi değildir. çok dolu bir hocadır. kısacası muazzam bir adamdır kendisi.
  • en son karşılaştığımızda bir kitabevinden çıkmış asistanıyla birlikte evine gidiyordu. alçı teknikleri üzerine yıllardır beklenen kitabı kısa bir süre sonra raflarda yerini alacak umarım
  • eli kırıldığı için fenerbehçe paf takımı kaleciliğini ve futbol kariyerini bırakmak zorunda kalan, sporcu kalbi tabir edilen, nadir rastlanan büyük boy bir kalple (mecazi değildir) dünyaya gelmiş arnavut kökenli bir loncam insanıdır.
    bu gün evlerimizde kullandığımız arkasına taret musluğu takılabilen tüm ala franga klozetlerin patenti kendisine aittir. bu gün dünyada en baskın üreticisi olduğumuz vitrifiye (sağlık gereci seramiği) üretiminin bu ülkedeki ilk tasarımcısı olarak, sektörün ilk firması vitra'nın kurulmasıyla işe başlamıştır. tüm sektör onun kurduğu kriterleri kullanır. tasarım ve modelleme atölyelerinde dolap ve alet edevat düzenlemelerinden; model, model kalıp, teksir kalıbı üretim know how'larına kadar, sektörün tüm sinopsisini ortaya çıkaran ak sakallı deli bilgedir.

    tasarımları sorulduğunda;

    "benim işlerimi ne yapacaksın? benim işlere ya işersin, ya sı.arsın ya da tükürürsün, boşver" demektedir.

    mimar sinan seramik bölümü müçteba hoca olmaksızın bir hayli sessiz kaldı...
hesabın var mı? giriş yap