11 entry daha
  • bir diğer adı "gece bekçisi devlet" olan devlet modelidir. minarşizm sözcüğündeki "min" prefiksi minimali ifade ettiğinden, yalnızca sözcüğe bakarak bile minarşistlerin mümkün olan devlet müdahalesinin en azını hedefledikleri anlaşılabilir. en iyi hükûmet en az hükmedendir. (bkz: henry david thoreau) ve hükûmetin görevleri yalnızca:

    1) ulusal savunmanın
    2) mahkemelerin
    3) polis gücünün

    sağlanması olmalıdır.

    ayn rand:
    "the only proper functions of a government are: the police, to protect you from criminals; the army, to protect you from foreign invaders; and the courts, to protect your property and contracts from breaches or fraud by the others, to settle disputes by rational rules, according to objective law."

    "bir hükûmetin uygun işlevleri yalnızca şunlardır: sizi suçlulardan korumak için polis; sizi yabancı işgalcilerden korumak için silahlı kuvvetler; ve mahkemeler, mülkünüzü ve sözleşmelerinizi başkalarının ihlallerinden veya sahtekarlıklarından korumak için, ihtilafları rasyonel kurallarla, objektif kanuna göre çözümlemek için."

    rand'in tüm bu hizmetlere bakış açısı özgür irade üzerine kuruludur. rand, tamamen özgür bir toplumda vergilendirmenin isteğe bağlı olacağını belirtir. (bkz: sigortacılık 101)

    minarşistler devletin özünde arzu edilen bir örgüt olmadığı hususunda anarşistler ile hemfikir olabilirler lakin hobbesçu doğa durumunun bir yere kadar kabul edilmiş olması ve homo homini lupus (insan insanin kurdudur) ilkesinden beslenen bir düşünce yapısı bazı minarşistler için minimal devlet müdahalesinin ehven-i şer olacağı fikrini beraberinde getirmiştir.

    medeniyetin bellum omnium contra omnes (herkesin herkesle savaşı) aşamasına terfi etmesi istenen bir senaryo olmadığından ötürü minarşizm saldırmazlık aksiyomunda temellendirilmiş bir duruştur ve hıristiyan doktrinindeki "diğer yanağını çevirme" pasifizmini kabul edenlerin aksine saldırmazlık aksiyomunu kabul edenler şiddeti mutlak kötücül olarak yorumlamazlar. şiddetin mütecavize karşı kullanımı gayri meşru değil meşrudur.

    skoble minarşistlerin önemli bir bölümünde var olduğuna inandığı ve "hobbesçu korku" olarak nitelediği bu duruma deleting the state adlı eserinde eleştirel yaklaşır.

    deleting the state: an argument about government

    aslında ekonomi politikalarında laissez-faire anlayışı destekleyen her liberteryenin ayn rand'in düşüncelerini işine geldiği gibi kullanması zaman zaman kafa karışıklığı yaratmaktadır. düşünür, bunu özellikle 1976 seçimlerinde roger macbride liberteryen parti'nin başkan adayı olduğunda ve konuyla ilgili fikri sorulduğunda da belirtmiştir. rand kapitalizmi nasıl zaruri bir kötülük olarak görmüyorsa, anarşistlerden sık sık eleştiri alan devleti zaruri bir kötülük olarak görme durumu da her minarşist için geçerli olacak diye bir kaide yoktur.

    önemli fikir çatışmaları özellikle anarko-kapitalistler ve objektivizmi kabul eden minarşistler arasında ortaya çıkacaktır. bu çatışmaların kaynağını ise objektivistleri rothbard ile kıyaslayarak anlamak mümkündür. objektivist etikte özgür irade ön planda iken rothbard için negatif özgürlüğün ön planda olduğu söylenebilir. rothbard'a göre iradenin kendisi devredilebilir bir meta olamaz. doğal olarak ne toplum sözleşmesi ne de çalışanı "kendi iradesi ile" köleleştiren ve kısıtlayıcı şartlar içeren bazı iş sözleşmeleri rothbard gibi anarko-kapitalistler için kabul edilebilir değildir. (bkz: the ethics of liberty)

    nozick'in anarşinin nihayetinde minimal devlete evrileceği iddiasını kabul edenlerin minimal devletin sürdürülebilirliğini savunması ise anarşizm ve minarşizm tartışmalarında temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp öne sürülen başka bir paradokstur. belki de bu çelişkinin mümkün olan tek çözümü sinir sistemimizdeki ya hep ya hiç prensibini örnek alıp anarşizm ve devletçilik arasında net bir tercih yapmaktır.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap