*

  • üç sene boyunca ona verdiğim sınav kağıtlarını tuvalet kağıdı olarak kullandığını tahmin ettiğim şahıstır.
    arabasının bagaj kapağını uzaktan kumandayla açan şahıstır.
    r, ç, c, ş, s harflerinden birini içeren herhangi bir kelimeyi telaffuzuyla insanı kusturma raddesine getirebilen yegane şahıstır.
    14 eylül sabahı saat 11 civarı itibariyle bana bir yıl daha kaybettirmeye aday şahıstır.
    en seksi 'bindokuzyüzatmışbir anayasası' diye(meye)n şahıstır.

    sozluk sesli entiri yapma opsiyonu saglayacakti ki...
  • mercedes'i ve özel şöförü olan aühf hocası
  • (bkz: peltek)
    bu metin gunday denen zat ogrencilerini kanirtir, dogrudur (tecrubeyle sabittir hatta), ama bence bu kotu niyetinden degil titiz bir hoca olmasindan kaynaklanir. adam gibi calisip kagida duzgun bir seyler yazarsaniz bal gibi de gecirir, hatta gayet guzel bir not almak bile mumkundur; bu satirlarin yazari butunlemeden 86 almistir mesela. gerci duydugumda dumura ugramis ve bunu nasil becerdigimi ben de pek bilememistim, ama herhalde gunday'in kotu ununden pacalarimin tutusmasi etkili olmustu. benzer bir durum yahya zabunoglu'nda da sozkonusu olmustu, ama mesela lale sirmen'den pacalarimin ayni derecede tutusmus olmasina ragmen boyle yuksek bir not alamamistim. demek ki neymis, beterin beteri varmis, lale sirmen metin gunday'i mumla aratirmis. eh, bari (bkz: lale sirmen) diyelim bir de.
  • gömleğinin manşetinde 'm.günday' yazan adam..
  • odtude geldiği idare hukuku dersinde midtermde de finalde de çok zorlamayarak bugüne kadar yaşadığımız günday kompleksi de denebilecek korkunun şişirme olduğunu göstermiş süper şık,çok düzgün türkçeye sahip,ve mevcut hükümet mensupları ve devletin yasal çerçevesine istinaeden fikirleri dinlenesi,bu anlamda "bizden" olan prof..
    (yine de daha geçtik mi kaldık mı belli değil....dur bakalım..)(kaldık mı geçtik mi yi bırak aa bile geldi huleeenn allaahhh bee)
  • eğer karizma diye aura diye bişey varsa işte bu zat; bunların ete kemiğe bürünmüş halidir. varlığı karşısında saygıyla eğilmekten kendinizi alamazsınız. o; yürüyüşüyle, konuşmasıyla, her sabah içtiği (ıhlamur olduğu iddia edilen) sarı sıvısıyla, anayasa mahkemesine dahi ayar vermiş yetkin hukukçuluğuyla, soğukkanlılığı ve sağduyusuyla ve tabi acımasızlığıyla bir külttür.

    derslerinde nadiren konu dışına çıksa da genelde kült kitabının konu anlatımını takip eder. kitabının baskıları renkleriyle anılır. yeri geldiğinde rahatsız olduğu hüküm ve uygulamaları öğrencileriyle paylaşır.

    dersini dinleyerek bir yere varmak pek mümkün değildir. onun hocalığı da her şeyi gibi kendine özgüdür, idare hukukunu öğretme yolu fevkalade zalimanedir: hukukun bu dalını nöronlarınıza kazımadan metin günday’ın yaptığı her hangi bir sınavdan geçmeniz olası değildir. ancak idare hukukunu kül halinde topyekün yalayıp yutarsanız ve bu alandaki muhakeme gücünüzü maksimize ederseniz onu yenebilirsiniz. yani onun sınavlarından geçmeye çalışırken ister istemez idare hukukunu öğrenirsiniz, derslerini dinlemenize gerek yoktur.

    hazırladığı sorular keskin bir muhakeme gücünü gerektirir. bazı talihsizler bu yeteneğini geliştiremediklerinden mütevellit onun derslerini geçememişlerdir ve de geçemeyeceklerdir. onun hazırladığı bir soruyu altında imzası olmasa bile anında tanırsınız. olay çözümlemesi temelli bir sorusuyla karşılaştığınızda sıradışı bir sanat eseriyle karşılaşmışçasına irkilirsiniz, tüyleriniz diken diken olur. hocanın hayal gücünün büyüklüğü karşısında ezilir, bu büyük sanatçının talebesi olduğunuz için gururlanırsınız.

    kavram ve kurallara ve bittabi meslek etiğine bağlıdır. hukukçu paradigmasının nasıl olması gerektiğine dair verdiği ayarlar meşhurdur:

    — "anayasamız" derseniz, ben de "anayasanız" derim. (tc anayasası denmesi gerektiği konusunda ayar vermekte)

    - topraklık minibüsü şoförü "yürütmeyi durdurma davası" diyebilir, "yönetmenlik" diyebilir ama siz diyemezsiniz. bunları yazanı geçirmem. (demiş ve sehven yazılsa dahi, kâğıdın geri kalanı mükemmel olsa dahi bu ifadeleri gördüğü kâğıtların üstünü çizmiş, acılı talebeyi 0'la taltif etmiştir. ) (bkz: fahiş hata)
  • aühf'nin fotoğraf sanatına gönül veren entelektüel akademisyenlerindendir. dünyanın dört bir yanında çekmişmiş olduğu fotoğraflar fakültedeki odasının ve kurucusu olduğu günday hukuk bürosunun duvarlarını süslemektedir. bir zamanlar afsad'da yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmıştır. aühf'de kurulan objektif fotoğrafçılık kulübü'nün danışman öğretim üyesidir.
  • zilin çalmasıyla birlikte konuşmasının bitmesini beklemeden amfiden çıkmaya çalışan 2-a sınıfı öğrencilerine "siz hukukçu olamazsınız, sadece hukuklu olabilirsiniz" şeklinde ayar vermiş olan idare hukuku hocası
  • fotoğrafa meraklı imiş. hatta fotoğraf sergisi bile açmış. fotoğraf işinden pek anlamam ancak, karelerinin renkleri ve hareketleri güzel. hukuk bürosuna, flamenko tarzında bir canlılık katıyor. ciddiyetin doruk noktasına ulaştığı bu çeşit yerlerde, böyle iç ferahlatıcı şeyler görmek beni hem şaşırtıyor hem de heyecanlandırıyor.
    ancak, yıllar önce karşısında titrediğim gibi yine titredim. elimde değil, kendimi idari yargılama usulü hukuku final sınavında gibi hissettim. sen ben gibi etten kemikten bir adem olduğunu anlamam haylice uzun sürdü. espiri yapması bile bendeki titremeyi yatıştırmadı. hanidiyse bütün gün kendime gelmekte zorlandım. ama, canım hocam, sorduğum bir soruya "vallahi bu ülkede beni dava etseler ve "bu adamın adı metin günday değil" deseler ben, kendi adımdan bile şüphe ederdim." demesi yine tartışmaya son noktayı koydu.
    ofisinden ayrılırken: "hukukçu olmak böyle bir şey, ben esnaftan başka bir şey değilim" derken buldum kendimi, bir kere daha böyle değerli bir hocanın öğrencisi olabildiğim için mutlu oldum.
    not: hala pipo içiyor, tütününün dumanı hala şahane kokuyor. *
  • sırf bugün nasıl bir takım giyecek acaba diye meraktan derslerine girilesi saygıdeğer bir hocamızdır.mutlaka taktığı kravatı ve mendilini aynı desenli kumaşlardan seçer.
hesabın var mı? giriş yap