• matriks ve felsefeden daha öncelikli ele alınması gereken konu.
    ilk önce şunu sormak gerekiyor: terminatör, blade runner gibi bilim kurgu filmler çok beğenilmelerine rağmen neden star wars gibi fanatik kitlesine sahip değiller? çünkü star wars "jedi dini"nin filmidir.
    the matrix filminin uyandırdığı ilgi ve oluşturduğu fanatik kitle, ne görsel efektlerindeki yeniliklerden ne de "felsefi" duruşundan kaynaklanmaktadır. bu ilginin nedeni filmin dinsel tezleri teknolojik, dolayısıyla "bilimsel" alanda iddia ediyor oluşundandır. bilmsellik demek iddia ve akabinde "ispat" demek olduğundan bilimle harmanlanmış bir din tezi, bilimsel bir tezin beklenen sonucu olan ispat üzerine hazıra konmayı amaçlamaktadır. aydınlanma çağının çok erken dönemlerinden itibaren bilimin iddia-ispat dizgesinin yenilmezliğini farkettikleri için bilime doğrudan karşı çıkamayan ve din karşıtı bilimsel tezleri yine bilimsel tezlerle yıkmaya uğraşan din adamları (bkz: harun yahya), ve katılamdıkları dinsel grup coşkusundan mahrum kalmış ve fanatizme susamış aydınlanma çağı "cemaati", bilgisayarla oluşturulmuş bir platon mağarası görünce ağızlarının suyu akarak hayran kaldılar. film hem bir bilim kurgu filmdi ve hem de maddi dünyanın gerçek olmadığından, kahinlikten, seçilmişlikten ve peygamberlikten bahsediyordu. fakat kimse "filmdeki bilim kurgusal öge teknolojiyle sanal bir dünya yaratılabileceği fikridir, kahinlik yahut seçilmişlik kavramları üzerine teknolojik ya da bilimsel bir açıklama yoktur" demiyordu. demiyorlardı çünkü onların arzu ettiği şey bir açıklama değil bir uzlaşma, din ve bilimin uzlaşması, bilim tarafından onaylanan bir dindi.
    birinci filmdeki bu eksik açıklama ikinci filmle, the matrix reloaded ile geldi. ikinci filmle birlikte iki şey oldu. birincisi, ilk filmin fanatik kitlesi ikinci filmi "felsefi" açıdan "boş" buldu. ikincisi dinsel çevreler matriks'i dine bir saldırı olarak değerlendirdiler. çünkü bu filmdeki açıklamaya göre seçilmişlik, kahin ve kehanet, matriksin tamamen maddi koşullarından kaynaklanmaktaydı. hal böyle olunca film tam bir bilim kurguya dönüştü, mistikliği ve dinselliği ortadan kalktı. ağzının suyu akan kitle eski bilimsel sıkıcı dünyalarında peygambersiz kaldılar. din adamları ise, sanki birinci film gösterimdeyken kahramanın peygamberliği bir pazarlama ögesi olarak medyada açıkça anlatılmıyormuş gibi "bunlar peygamberlik iddia ediyor" diye huzursuzlandılar. ilk filmdeki o ağızlarının suyunu akıtan "platonun mağrası"nı ise kötülerin kurduğuna ve ve zaten öykünün ana izleğinin bu mağarayı çökertmek üzerine kurulduğuna yeni uyanabildiler.
    peki üçüncü filmde ne olacak? bilimsel tezler mi ispatlanacak dinsel tezler mi? kanaatimce matrix filmleri "felsefi" olmaktan çok felsefe tarihi kaynakçasını malzeme yapan macera filmleridirler. bu yüzden bilimsel yahut dinsel radikal bir ana fikir olacağını sanmıyorum. beklenmedik durumlara ihtimal versem de, kanaatimce ne şiş yansın ne kebap türünden bir sonuç çıkacaktır.
    peki aydınlanma çağı mı kazandı? hayır, aydınlanma çağı kaybetmektedir ve matrix filmleri de star wars filmleriyle birlekte teknolojik din toplumuna gidişteki ideolojik yolun kilometre taşları olarak yerlerini alacaklardır.
    ayrıca (bkz: din ile bilim) (bkz: postmodernizm ve din)
hesabın var mı? giriş yap