• dr.dilek imançer'in marksist feminizm hakkında şöyle bi makalesi vardır:

    feminist teorinin gelişmesinde marks ve engels 'in görüşlerinin büyük önemi vardır. özellikle kadınların bilinçlerinin yükseltilmesinde marksist tarihsel materyalist görüşlerin etkisi kuşku götürmemektedir. bu görüş kültür ve toplumun köklerinin maddî ve ekonomik koşullarda yattığını savunan maddeci determinizm düşüncesine dayanmaktadır.

    engels ise, marks 'ın görüşünü şöyle temellendirmektedir: tarihsel gelişim sürecinde ilkel toplumlarda kadın ve erkeğin iş bölümü vardır, fakat cinsiyet uzlaşmazlığının bulunmadığını savunmaktadır. ilkel toplumda ev içindeki üretim araçları kadınların ev dışındakiler de erkeklerin denetimin- deydi. daha sonra engels, üretimin ev dışında yoğunlaştığını söyler (büyük- baş hayvancılık, maden işletmeciliği, dokumacılık v.s. gelişmesi). erkeklerin alânındaki emek üretkenliğinde görülen bu servet olarak edinilebilecek bir fazlanın yaratılmasına yol açtı, bu da erkeğin kadın üzerinde yeni bir ekonomik güç elde etmesini sağladı.

    eide edilen ekonomik güç erkeklerin kadınlara karşı analık hukuku yerine babalık hukukunu (mirasın babadan devralınması, babalık hakkı v.s.) geçirmelerini sağlamıştır. artı-değerin, erkeğin üretim alanında olması onun servet sahibi aynı zamanda mülkün sahibi olmasının koşulunu doğurmuştur. august bebel bunu şöyle yorumlamaktadır: "kişisel mülkiyetin kurulmasıyla, kadının erkeğe bağlı olması kesinlik kazanmıştır. bu bağlılık sonucu kadın aşağı bir yaratık olarak görülmüş ve küçümsenmiştir. anaerkil, komünizmi ve herkesin eşitliğini meydana getirmişti. babaerkil kişisel mülkiyeti, mirası, kadının bağlılığını ve tutsaklığını meydana getirdi"6.

    engels kapitalist düzende kadınların özel alanda ev işleriyle sınırlı tutuldukları ve üretici çalışmadan dışlandıkları sürece toplumsal bağlamda erkeklerle eşit olmalarının mümkün olmadığını söylemektedir. ona göre: "kadınların kurtuluşu ancak kadınlar üretime, geniş toplumsal ölçekte katıldıkları ve ev içindeki görevleri yalnızca iyice önemsiz hâle geldiği zaman mümkün olur. ve bu da ancak, yalnızca kadınların üretime geniş çapta katılmalarına izin vermekle kalmayıp bunu kesinlikle gerektiren ve ayrıca özel ev işlerini de daha kamusal bir sanayiye dönüştürmeye çabalayan modern geniş çaplı sanayiinin bir sonucu olarak mümkün hale gelmiştir"~. engels 'in kadınların gelecekteki kurtuluşuna ilişkin tasarımı; toplumsal olarak örgütlenmiş üre- timde ekonomik kurtuluşa kavuşma ev işiyle sınırlı olmaktan kurtuluş ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığından da kurtuluş olarak özetlenebilir. marksist feminist anlayışta, ataerkil toplumsal sistemdeki aileye karşı alternatif bir aile tarzı sunulmaktadır. alternatif aile anlayışında "ataerkil ailenin yerine iş ortaklaşmasının getirilmesi hiç kuşkusuz devrimci kafa eğitimi sorununun temelidir"8. marks 'a göre, toplumsal devrimin başlıca görevlerin- den biri ailenin ortadan kaldırılmasıdır. toplumcu ortaklaşmacılığın kan ortaklığına değil, iktisadî işlev ortaklığına göre oluşması gerekmektedir.

    marksist görüşten etkilenen feminist kuramcılar, marks'ın kapitalist üre- tim sürecinde insanın emeğinden yabancılaşması öğretisini, asıl kadınların ev işlerinde yaşadığını iddia etmektedirler. dalla costa gibi yazarlar gerçek ev işinin soyutlayıcı olduğu, önemsiz ve tekrar edici olduğundan dolayı yabancılaştırıcı olduğunu iddia etmişlerdir. heidi hartman ise, kadınların emek gücünün erkeklerin denetiminde olmasını ataerkinin dayandığı maddî temel olarak görür. maddî temeli kadın emeğinin denetimine dayanan cinsel iş bölümü kendi ideolojisini de yaratmaktadır. marksist feministler toplumsal iş bölümünü değiştirmek için bilinçlenmenin şart olduğunu savunmaktadırlar. onlara göre: "maddî varlık bilinci belirleyebilir, fakat varlık koşullarının devrimci dönüşümü sınıf bilinci düzeyinin yükseltilmesine bağlı olacaktır"

    feminist teori marksist teoriden etkilenmekle birlikte ideolojik yapısının temelini maddî koşullar yerine cinsiyet ayrımı oluşturmaktadır. emek marksizm için neyse, cinsellikte feminizm için odur. marksist teorinin diyalektik materyalizm yöntemini, feminist teori bilinç yükseltme olarak yorumlar. zira çağdaş feminist teorinin başat varsayımı bilinç yükseltmenin kendisinin devrimci bir praksis olduğudur. devrimci praksis kavramı bir takım alternatif düzenlemeler geliştirilmesi anlamına da gelmektedir. bu da beceri gerektirmeyen, monoton işlerden kaçınarak, üretime dayalı insanın kendini geliştirecek işlere yönelerek pratik içinde yeniden örgütlenme biçimleri yaratmaya dayanmasıdır.
    kaynak: http://www.felsefeekibi.com/…te/default.asp?pg=1182

    yarı benzer ifadelerle ise vikipedi şöyle söylüyor:

    marksist feminizm, marksizm ve feminizmin bileşimi olan bir feminist harekettir.

    marksist feminizmin bakış açısına göre kadın temel üretici fakat ikincil tüketicidir. kadının özgürleşmesi için çocukların yetiştirilmesinden ve ev işlerinden kurtulması gerektiğini savunurlar. bunun yolu ise, ev işlerinin sosyalleştirilmesinden geçmektedir. ev-içi üretimin üretici bir faaliyet olmadığı görüşüne karşı çıkarlar. bu görüşe göre, kadının üreticiliği, erkeğin üreticiliğinin temelidir. sermaye birikiminin de temelinde kadının ev-içi üretiminin yattığını savunurlar. kadının ücretli işçi haline getirilmesi projesi ile sınıfsız topluma geçiş için işçi sınıfına katılmak hedeflenmektedir. ataerkil sisteme pek önem atfetmezler.
  • hareket noktasında "kadınlara özgürlük sosyalizmle gelecek" anlayışı olan, buna paralel olarak da sosyalizmi kuracak tarihsel unsurun işçi sınıfı olduğu çıkarsamasına doğalında yönelen ve en önemlisi de kadının ucuz emek gücü haline getirilmesinin erkek egemenliğinin getirilerinden faydalanan erkek işçilerin tepkilerini soğuran bir mekanizma olduğunu ve bunun yanında kar-zarar hesabı yapan burjuvazinin kendi varlığını dayandırdığı sömürünün yarattığı yükü kendileri için daha tehlikeli olabilecek toplumsal katmanlara kanalize etmek üzere kullanmak zorunda kalmamasına da vesile olan bir faktör olduğunu idrak edebilen feminizmdir. kadınlar hem işçi-emekçi olarak hem de kadın olarak sömürülmektedir. bu bağlamda yabancılaşma hem kadın hem emekçi olan bir insan için daha da büyük nitelikte katlanılamaz bir güç olmaktadır. bunu bir iş adamının eşinin bir kadını hizmetçi olarak tutması gibi durumlarda daha iyi kavrayabiliriz.

    aslında marksizm feminizm diye birşey gerçekte söz konusu değildir. ancak feminizmin onayladığı bir politik kulvarda duran ve kadın haklarının savunulması noktasında marksizmden referans alan kadın hareketleri vardır ve bunlara sürekli olarak marksist feministler denildiğinden literatüre böyle bir terim girmiştir.

    ikisinin arasındaki temel fark şudur: feminizm, kadınların toplumsal yaşama kazandırılmasında ve kadına yönelik şiddetin engellenmesinde temel engelin patriarka, ya da ataerki adı verilen, erkek egemen anlayışın olduğunu öne sürer ve genel olarak bunun nedeninin erkeklerin doğasından kaynaklandığı tezini savunur. marksizm de patriarkaya vurgu yapar, ancak bunun insan doğasından ziyade toplumsal üretim ilişkilerinin koşullandırmasından kaynaklandığını belirtir. örneğin ilkel komünal dönemin ilk zamanlarında kadın veya erkek egemenliğinin söz konusu olmadığını, insanların eşit olduğunu, kadınların ve erkeklerin toplumda aynı görevleri eşit şekilde yerine getirdiğini ancak sonradan üretim sisteminin evrimiyle birlikte bunun değiştiğini, önce kadınların lider konumunda olduğu anaerkil bir dönemi,n yaşandığını sonrasında ise, özellikle hayvanların evcilleştirildiği dönemde ataerkil bir yapının ortaya çıktığı hususuna vurgu yapar.

    marksizm, bugün kadınların karşı karşıya olduğu sorunların temelinde de, sınıflı toplumun ve kapitalizmin muhafaza ettiği, köleci ve feodal dönemden kalan alışkanlıkların yattığı tezini savunur.

    zira burjuvazi kadını ucuz emek gücü olarak görür ve kadının görünmeyen emeğinden alabildiğine nemalanmayı arzular bunun yanında kadınların ikinci sınıf vatandaş olması, evde erkeğe bakması, bulaşık yıkayıp çocuğa bakması, erkek dinlenirken kadının ev işlerini yapması, erkek egemenliğinin getirilerinden faydalanan erkek işçilerin tepkilerini soğuran bir mekanizmadır da aynı zamanda...

    burjuvazi herşeyi kar zarar hesabı üzerinden yürütür. kadınların toplumsal yaşama kazandırılması burjuvaziye kar getirdiği zaman bunu destekler ama kar getirmediği zamanlarda da kadının evde oturup bulaşık yıkama rolünden ibaret olduğunu dile getirmekten de çekinmez.

    bu ayrımı mesela dünya kadınlar günü- dünya emekçi kadınlar günü ayrımında da görebiliriz. örneğin, güler sabancı'nın sabancı holdingin başına geçmesi feminizme göre bir kazanımdır, ama güler sabancı'nın fabrikalarında çalışan kadınların durumunda ciddi bir değişiklik olmamıştır. yani kadın patron olunca, işçi kadınların yararına bir durum ortaya çıkmamıştır. bu da sorunun erkeklerden değil kapitalist üretim sisteminden kaynaklandığını gösteren örneklerdendir.

    radikal feminizm açısından bakalım. radikal feministler daha uç taleplerde bulunurlar. örneğin kadınların da erkekler gibi gece vardiyalarında çalıştırılması gibi talepleri söz konusu olabilir. olmuştur bazı yerlerde bu yaşanmıştır. ama mesela marksist kadın emekçiler buna karşı çıkmışlar, kadınların gece mesaisine kalmasının kadınlar açısından kazanım olmadığını, hatta mümkünse erkeklerin de gece mesaisine kalmaya zorlanmamaları, gece mesaisi uygulamasının bütünüyle kaldırılmasını savunmuşlardır.

    feministler ve radikal feministler, sorunun kapitalizm içerisinde çözülebileceğini düşünürler, ancak marksist kadınlar kapitalizm içerisinde kadınlar adına kazanımlar elde edilse bile, sosyalist üretim ilişkileri kurulmadığı sürece bunların kalıcı olamayacağını düşünürler. bununla birlike sosyalizmde de kadınların haklarının gasp edildiği görülmüştür, bu da sosyalizmin bir ara aşama olmasından kaynaklı bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. yani sosyalizm kadınlar için kalıcı hak kazanımlarının ön koşuludur ama sosyalizmin kurulmuş olması kadınların mücadele etme gerekliliklerini ortadan kaldırmayabilir. kadınlar yine, kapitalizmdeki kadar zorlu olmasa da, haklarını geliştirmek ve cinsiyet eşitliği için daha düşük yoğunluka olsa da örgütlü mücadelelerini sürdürmek zorundadırlar. çünkü sosyalizm aşamasında da halen kapitalizmden ve feodalizmden kalan alışkanlıklar yavaş yavaş yok edilmek zorunda olan tali sorunlar olarak varlıklarını sürdürebilirler.

    (bkz: clara zetkin)
  • üretim araçlarının kadınların yönetiminde olmasını savunan öğreti.
  • marksist bir ilzek sürseler de marksizme ciddi bir eleştiri yönelten akım... marksizm eylemleri toplu yapılmasından yanadır.
    oysa feminizmin sloganı nedir? kişisel olan politiktir! yani münferit ya da aile içi olay diye, kadına yönelik cinsiyetçi tahakkümün geçiştirilemeyeceğine inanırlar.
    bir de tabii sınıf çelişkisinin yanı sıra toplumsal yapıyı şekillendiren, toplumun kurucu bir ilişkisi bir başka hakimiyete, toplumsal cinsiyet hakimiyetine yer açmadığı için marksizme eleştiri getirirler.
    kısacası sosyalist erkekle sosyalist kadın arasında da çözülememiş bir egemenlik ilişkisi vardır, olacaktır! marks "cinsiyet körü" emek anlayışına sahiptir.

    konu ile ilgili ayrıntılı bir makale için:
    "feminist eleştiri karşısında marksist sol"- gülnur acar savran
  • (bkz: evlenene kadar feminist parayı bulana kadar komünist)
  • feminizmin marksist, marksizmin feminist yönden eleştirisidir ve neticede ikisinden de sıyrılma ihtimali taşımaktadır. potansiyel erke dönergecidir.
    (bkz: yorgun matador)
  • doktora tezimin kuramsal çerçevesini oluşturan analitik yol haritası.

    (bkz: marksist feminzmde iri göğüs ve emek çelişkisi)

    .

    not. tezimin deneysel temelini oluşturan randomize çift kör plasebo kontrollü çalışmam için reşit yaşta sağlıklı kadınlar başvurabilir.

    .
  • marksist feminizm'e dair eleştirel bir yazı için ;

    buyrunuz.
hesabın var mı? giriş yap