maintenance

• kullanilan malzemenin herzaman maintenance sina dikkat etmek lazimdir ic mimaride.. yoksa juride o guzel bir dusunce ornegi ile olusturdugun kaplama malzemeleri icin hoca sana bakar , siritir "guzel ama what about maintenance?" der.. dot olursun!
• (bkz: x saniye sonra tekrar gel)
• oluşturulan şeyin , oluşturulduğu şeklinin korunması için harcanan çabaların tümü.
• insan icin olanlari, uyumak ve yemek yemek gibi, yapmaktan hep usendigim zorunlu ihtiyaclardir. temizlik ve seks de maintenance grubuna dahildir ama onlardan usenmeyiz. cunku kisa vadede tatmin edici etki aliriz ve bu onlari cekici kilar. oysa uyumamak varken uyumak, yememek varken yemek, ani yasayan insanlar icin sadece vakit kaybi gibi gorunur.
• (bkz: maintain)
• yazilim sirketlerinin yaptiklari proje icin duzenli olarak yiginla para kazandiklari trajedinin adi. belirli donemlerde koda 3-5 satir ekleyerek ceplerini doldurur bunlar.
• apartmanlarda aidat anlamına da gelir. muadili common charges'dır
• tasarımcının başına bela olan iş türü. ajansların yıllık iş anlaşması yaptığı kurumların web siteleri için aylık, haftalık, günlük veya saatlik; banner, mailing, ikon gibi işlerin tasarlanması gereken yığının adı. tabi bu işlerin çoğunluğunu butonlar, mikroskopla bakılması gereken web sitelerinin etrafının derlenip düzeltilmesi veyahut rezil-i rüsva edilmesi gibi revizyonlar harmanlıyorsa, ve benim sokulduğum çalışma prensibi gibi 4 yıldır %80 bu iş dışında bir şey yapılmıyorsa katlanılamaz. ajanslar genellikle paralarını bu işlerden kazansa da, işi yaptırdıkları tasarımcıya çaylak gözüyle bakmayı yeğlerler, malesef o çocuk onların katında hiç bir zaman büyümez, "bize en çok sen kazandırıyosun usta, al bu da yevmiyene eklensin" denilmez.
  
  bu durumlar halis olduğunda, ya hemen saçma sapan bir hobi edinilmeli ya da en kısa zamanda istifa verilmeli ve sebeb-i husûl'ün başına gökten örs atarak mutlu bir hayata başlanmalıdır.
• başımın belası.
• beynimin yazilisini yillardir bir turlu oturtamadigi ingilizce kelime.
  isim dolayisiyla maillerde vs. bu kelimeyi cogunlukla kullanmak zorundayim, ancak yok, olmuyor. her seferinde beni auto-correction'a sukrettiren bir kelimedir kendisi.
  bir bu, bir de enthusiasm.