• zweig'in yazdığı o güzelim biyografilerden biridir. sefer için izin alma dönemine kadar sıkan ancak seferin başlamasıyla anlatımın tadından yenmeyen kitap. bilinmeyen elmas değerindeki kitaplardandır.

    --- spoiler ---

    gemileriyle dünyayı dolaşarak dünyanın yuvarlak olduğunu bilir geçeriz. kitapta bunun öyle kolay olmadığını, bu seferi finanse etmek amacıyla izin almak için ne çileler çektiğini (dile kolay neredeyse 3 yıl sürmüş sefer. büyük bir bütçe gereklidir.), seferdeki isyanları bastırışını, macellan'ın seferdeki trajikomik ölüşünü okursunuz kitapta. macellan aslında dünyanın yuvarlak olduğunu göremeden ölmüştür. gördüğü tek şey atlantikten bilmediği bir denize geçişi (macellan boğazı) bulduğudur.
    --- spoiler ---
  • "vicdan zorbalığa karşı ya da castellio calvin'e" ve "dünün dünyası: bir avrupalının anıları" kitaplarından sonra en sevdiğim stefan zweig eseri. biyografi olarak nitelendirilse de daha çok yüreğim ağzımda okuduğum bir macera kitabıydı benim için. beş gemiyle çıktığı yaklaşık üç yıla yayılan sefer sonucunda dünyanın yuvarlak olduğunu kesin olarak kanıtlamış olan ferdinand macellan'ın hikayesi yazarın başarılı anlatımı ile kurgu kitaplara taş çıkartıyor.

    bugün bile denizcilerin tehlikeli bulduğu, "hiç bitmeyen bir kavşak gibi, gemilerin ancak büyük bir maharet ve şansla sağ kaldığı", haklı olarak adı verilen macellan boğazını ilk kez geçen ve üstelik bunu tek gemisini bile kaybetmeden 1520 yılının şartlarında yapan amiralin hayatı baştan sona çetin mücadelerle dolu. stefan zweig çok iyi bir araştırmayla yazıya dökmüş her şeyi. psikolojik tahliller, dönemin siyasal ve ekonomik arka planı, sömürgeci devletlerin denizlerde mücadelesi, vatana ihanet meselesi gibi hususlar incelikle işlenmiş. gravürlerle desteklenmiş metin ki tarihi kitaplarda aradığım bir şeydir bu.

    pek çok denizcilik terimi, latince, ispanyolca, portekizce ifade ve deyim, ağdalı dille yazılmış sözleşme ve bozuk dille yazılmış broşür içeren bu metni türkçeye mükemmel bir şekilde kazandıran çevirmen zehra aksu yılmazer'e ayrıca hayran kaldım.

    alıntı;

    bizim tarih dediğimiz şey, zaman ve mekânda gerçekleşmiş bütün önemli olayların bir toplamı değildir; dünya tarihi, tesadüfen yazınsal ya da bilimsel olarak tasvir edildiği için üzerine ışık düşen o küçük kesittir yalnızca. homeros olmasaydı akhilleus bir hiçti, yaşananları kaydeden vakanüvis ya da onu yeniden biçimlendiren sanatçı olmadığında her suret gölge olarak kalır, olayların sonsuz denizindeki her olay dalgalar gibi kaybolur.

    beğenerek okudum, soranlara tavsiyedir.
hesabın var mı? giriş yap