• artvin ili, borçka ilçesine bağlı bir bölgenin, daha doğrusu bir vadinin adı. macahel'in kelime anlamını eğer yöreden biri anlatıyorsa, sol elini açıp, sağ işaret parmağını bileğine götürerek başlayacaktır; 'maca' gürcüce bilek demek; 'hel' de el. camili köyü bilektir, çünkü çok eskiden beri diğer köylerin merkezidir. geri kalan beş köy de bileğe bağlı parmakları temsil eder. iki sınır vardır macahel'de: biri türkiye ile gürcistan'ı ayıran siyasî sınır. bir askerî hudut bölgesi oluşu nedeniyle macahel'e dışarıdan insanların giriş-çıkışı ancak askerî ve mülkî makamlardan alınacak izinle mümkün. bir de doğal sınır bulunuyor burada: karçal dağları. karçal'ın zirvelerine ilk karın düşmesiyle birlikte vadinin borçka ile bağlantısını kesen yol kapanır ve yılın en az altı ayı dünyadan kopar macahel köylüleri. macahel '93 harbi' de denen 1877-78 osmanlı-rus savaşına kadar 18 köyle anılırmış. 93 harbi'nden sonra osmanlı kontrolünden birkaç kez çıkan bölgede 1921 yılında bir referandum yapılmış. referandum sonucu macahel vadisindeki 18 köyün 12'si gürcistan'da kalmayı seçmiş. türkiye'de kalan altı köy ise borçka'ya bağlanmış. macahel köyleri için artık dünyaya açılan tek kapı ise borçka.
    (bkz: kafkas arisi)
  • yolu toprak, git git bitmiyor ama guzel bir doğasi var. ayrica tema vakfi orada arastirma merkezi kurmus arilarla ilgili.
  • http://macahel.com/ da nefis fotograflari bulunan yoremiz.
  • resmi adı camili olan, kışları çevresindeki karçal dağları'nın geçit vermemesi nedeniyle gürcistan sınırı dışındaki tüm çıkışları kapanan, bu sebeple de acil şehre ulaştırılması gereken hastaların, belgelerin vs. gürcistan'la imzalanmış özel protokol sayesinde gürcistan üzerinden uzun bir yol katedilerek günler süren bir yolculuk sonrası anca borçka ya da hopa'ya ulaştırıldığı (normalde 3-4 saatlik bir yol), tema'nın mükemmel doğası ve ekosistemi gereği koruma altına aldığı, artvin'in kendi insanının bile çok iyi tanımadığı, doğu karadeniz'e gidildiyse mutlaka görünmesi gereken eşsiz bölge.
  • tema vakfının bence tüm dünyaya örnek bir çalışmada bulunduğu güzeller güzeli bir köy. insanları başka, adetleri başka güzel. temanın buradaki tesisi çok kaliteli.macahel de bulunmuş olmak bambaşka bir deneyim.
  • vatan yazarı nihat sırdar'ın birkaç gündür yazılarında öve öve bitiremediği ancak ismini sürekli "machael" olarak yazdığı, trt'nin belgesellerinde sıkça gösterilen köy.
  • dedemin anlattıklarina gore:
    macahel'e ilk araba gittiginde onune ot dokmusler
  • polifonik korosu için :

    (bkz: maçahela)
  • görmek için 18 saat otobüs yolculuğu ve üstüne saatler süren minibüs, traktör arkası, cip vb yolculuğu yaptığımız, ama komutanının içine girip kamp yapmamıza izin vermediği bölge. masum kamp yapma isteğimiz "yassak, yapamazsınız" şeklinde reddedilmiştir. macahel için tehlikeli bulunmuş olduğumdan daha fazla yorum yapmasam iyi olacaktır.
  • 1974 te borçka ilçesine bağlı bir bucaktı (nahiye).yanılmıyorsam halen yine bucak.doğal güzelliğini anlatmayı beceremem sanıyorum.bu nedenle başka özelliklerinden bahsedeyim .
    o dönemde yolu çok kötü idi.bir yerden sonra yayan veya katırla gidilebiliyordu.kışın ise tamamen kapalıydı.
    gerçi sscb'den bir yol vardı ama ,iki devlet arasında formalite gerektiren uzunca bir süreçten sonra kullanılıyordu.ben hiç denemedim.kışın iletişim jandarma telefonu ile sağlanabiliyordu.zaman zaman da bu hat kopardı.cinayet vs.gibi suçlar işlendiğinde, karakol komutanı uzman jandarma çavuşu durumu bildirir,otopsi yapılamadığından talimatımız üzerine ölü gömülürdü.yollar açılınca mezar açma işlemi yapardık...

    maksadım macahel yollarını anlatmak değil.insanından söz etmek...

    sanıyorum yaz ayları idi.sabah saat 9.30 gibi ,macahalden bir vatandaş savcılığımıza başvurarak “kardeşinin ormanda tomruk keserken altında kalıp öldüğünü” bildirdi. doktor,jandarma komutanı ve diğer görevlileri manyetolu telefonla aramaya başladım.bu arada vatandaşa da “yarım saat kadar bekle,heyeti toplayınca gideriz” dedim.bir ara odadan çıkıp baktım ,maçahalli vatandaş yok.sonra gelmiş,elinde bir torba .demek ilçeden ihtiyaçları için alışveriş yapmış.neyse lafı uzatmıyalım,6 saatlik bir yorucu yolculuktan sonra maçahele vardık.müteveffa orman işçisi ,tomruk üstüne düştüğünde yaşıyormuş,evlerine getirirken yolda ölmüş.o yüzden cenaze ev avlusunda idi.hemen muayeneye başladık. bir ara kafasını yan çevirirken “şorr” diye bir sesle kan dışarıya akınca,jandarma bölük komutanı olan üsteğmen bayıldı.meğer kan tutuyormuş....doktor kendine getirdi.cinayet olmadığı, iş kazası mahiyetinde bulunması nedeniyle işimiz çabuk bitti.ölüyü teslim ettik,borçka'ya döneceğiz,cenaze sahibi “bu gece misafirimsiniz bırakmam” diye tutturdu.”yol uzun ancak gideriz” marezetimize karşılık “bari bir yemeğimizi yiyin” dedi.deneyimlerimden biliyorum,yemeği reddetmek hakaret sayılır.ama adamın acısı var...bu arada yemek teklifi yapması “misafire saygı”geleneğinin tipik bir örneği...yemeğe oturduk.ev ve ölü sahibi,borçka'dan doldurduğu torbasından bir şişe rakı çıkardı.”o ne öyle” dedim.özür diler gibi,utangaç “belki içersiniz diye aldım”..sordum köyde içki içen kimse yokmuş...

    insanımız budur işte...
hesabın var mı? giriş yap