mücevher

• değerli eşya, takı vs...
  bi de... çoğulu mücevherler değil de (bkz: mucevherat) olması sebebiyle ilginç bir kelime bence...
• (bkz: cevahir)
• ayrica bir tatli ismidir, sanirim arab menseli
• aristokrat incik boncuğu..
  (bkz: kemal kenan ergen)
• mücevher
  artık nehre bakmıyor
  artık kentte degil
  haritada da yok yeri
  o köprünün
  her gun uzerinden gectigimiz o kopru
  savas onu nehre gomdu
  tıpkı titanik'teki hanımın
  mavi elmasını suya atması gibi
  
  (bkz: dünya mikhail)
• "mücevherler üzerine çok güzel öyküler buldu. alphonso'nun clericalis disciplina öyküsünde gerçek lal taşından gözleri olan bir yılan varmış. emathia fatihi alexander'ın romantik tarihinde 'sırtlarında yetişen gerçek zümrütlerden yakaları olan' yılanların bulunduğu bir vadinin sözü geçerdi. philostratus'un anlattığına göre, ejderhanın beyninde değerli bir taş varmış ve 'altın harfler ve kızıl bir giysinin gösterilmesi' ile ejderha sihirli bir uykuya dalıp öldürülebilirmiş. büyük simyacı pierre de boniface'ye göre, elmas, insanı görünmez ederken, hindistan'ın akik taşı da iyi bir konuşmacı yaparmış. akik taşlatı açlığı dindirir, yemen taşı uyku getirir, mor yakut da şarabın etkisini yok edermiş. kırmızı grena taşı cinleri kaçırır, hydropicus taşı da ay'ın rengini değiştirirmiş. bunlardan başka, ay'la birlikte büyüyüp küçülen, hırsızları ortaya çıkaran, çocukların kanından etkilenen taşlar da varmış. leonard camillus, yeni öldürülen bir kurbanın beyninden çıkarılan beyaz bir taşın, zehrin etkisini giderdiğini görmüş. arap ceylanının yüreğinde bulunan bezoar taşının veba hastalığını sağaltan bir büyüsü varmış. arap kuşlarının yuvalarında bulunan aspilates, democritus'a göre, üzerinde bulunduğu kişiyi ateşten kurtarırmış. seylan kralı taç giyme törenine giderken elinde büyük bir yakutla atının üstünde kentin içinden geçermiş. papaz john'un sarayının kapıları 'hiç kimse içeriye zehir sokamasın diye, boynuzlu yılanın boynuzu sardiustan yapılmıştı'. kapıların üçgen biçimindeki tepeleri üzerinde 'iki altın elma ve bunların içinde iki değerli taş vardı.' altın gündüz parlayacaktı, değerli taşlar ise gece..."
  
  oscar wilde - dorian gray'in portresi-
• kirli ellerden çıkan ışıl ışıl takılara verilen ad
• eskiden duyduğumuzda gözlerimizin fal taşı gibi açıldığı, şimdilerdeyse; sağda, solda, internette kolayca ulaşılabilir olan; pırlanta, zümrüt, yakut, safir gibi değerli taşlar ile değerli madenlerin birleşimiyle imal edilen takıların genel adıdır. sevgililer günü, anneler günü, evlilik yıl dönümü gibi günlerin kurtarıcısıdır.
  
  http://www.lovapirlanta.com/
• insanlık tarihinin belki de en büyük israflarından biri, gösteriş budalalığı.^*
• hiçbir zaman anlam veremediğim aklımın almadığı kıymet verilen taşlar. az bulunan bir madde kıymetli olabilir, ancak bu mesele, neden insanlar tarafından sunulmak üzere ego tatmini olarak kullanılır benim için büyük soru işareti. yatırım aracı olarak kullanıldığında anlayabiliyorum ki bu mesleğimide ilgilendirir.ama diğer türlüsünü kabullenemiyorum. bir kadının zarif parmağındaki kocaman taşlı bir pırlanta yüzük hiç çekici gelmiyor yani anlam veremiyorum. mücevheratı bu şekilde insan tatmini veya statü göstergesi olarak algılatan, buna zorlayan zekayı kutlamak gerekir.
  
  pırlanta; bazı endüstri dalları dışında sade vatandaş için herhangi bir faydası yok, güzellik göreceli de olsa bariz bir güzelliği yok, afrika' da fakir insanların çok zor sağlık şartlarında çalıştırılarak çıkarttıkları bir taş olmakla birlikte, bazı afrika ülkelerindeki iç savaşları, elmas şirketlerinin desteklediği bilinmekte. basit ve ucuz gösterişler için milyonlarca para harcanmakta.tamamen boşluk.tamamen boş.ego mastürbasyonunun pahalı hallerinden biridir kanımca.