• bir de altindan tren gectigi icin her tren gecisinde zangirdayan buyuk bir alisveris merkezi, city hall dedikleri meydan da tarihi bir saat kulesi vardir.
  • londra'nın 50 km kuzeyinde bulunan küçük bir kasaba.

    (bkz: luton town fc)
  • bedfordshire ile herdfordshire arasındaki kasaba , eskiden vauxhall ( türkiyede ki bildiğin opel işte ) fabrikası bu kasabadaymış ve işçilerden oluşan bir yerleşik halkı da bundan kaynaklanmaktaymış.
    ayrıca ingilterede , pakistanlıların en çok olduğu kasabadır ve hatta kasabanın içinde pakistan mahalleleri bulmak mümkündür. eğer bu mahallelerden şans eseri otobüsle (8 ve 38 numaralı otobüsler) geçerseniz kendinizi bir an pakistan yada arabistanda zannettirecek kadar yöresel kıyafetli insan görebilirsiniz.

    havaalanı dışında hiçbir numarası yoktur bu kasabanın.
  • sisi eksik olmayan, kisi pek bir feci, ruzgarsiz gunu mumla aranan bir ingiltere sehri. bedfordshire e baglidir.
  • buranin high streete paralel uzunlamasina bir avm si vardir.

    (bkz: arndale shopping centre)
  • ingilteredeki en kötü yerleşim birimi seçilmiş
  • üniversite yıllarımın geçim kaynağı olan bahiste bana en çok para kazandıran klubün bulunduğu getto. etraf arizona kertenkeleleri ve apaçilerle kaynıyor ama hiçbiri bizim çomarlar kadar kaliteli değiller.
  • gatwick'ten thames linkin hattını kullanarak bir saatten daha fazla bir sürede direk varılabilen garip şehir. buradan stansted'e gitmek için ise yine thames link seferini kullanarak saint pancras international'a varacak, buradan londra metrosunun victoria hattı ile tottenham hale'e gidecek ve sonra da stansted ekspres seferine atlayacaksınız. ilk durağınızda aldığınız bileti turnikelere soka soka yolculuğunuzu tamamlamanız büyük rahatlık.

    şehir merkezinin yarısını the mall, çeyreğini üniversite ve kalan çeyreğini de vauxhall fabrikası kaplıyor. vauxhall fabrikası derken de yakın gelecekte psa tabanlı ticari araçlar havaalanına yakın söz konusu tesislerde üretilecek diye biliyorum. bunun dışında o bahsettiğim mekanda ve yine şehrin kuzeyinde başka bir konumda idari binalar ile vauxhall yedek parça deposu da var.

    the mall dediğimiz mekan devasa bir üst geçit gibi diyebilirim. alttan girip, ikinci kata çıkarak bir üst caddeye çıkabiliyorsunuz. ayrıca bir ucundan girip, diğer ucundan çıkınca google maps'in size gösterdiği yolu en az 5 dakika kısaltabiliyorsunuz.

    yolunuz düşerse eğer, kalacak otel olarak the mall'ın bitişiğindeki thistle express'i tavsiye ederim. şehrin ortasında yer alıyor. the mall'ı referans aldığınızda şehrin her tarafından bulunabiliyor ve tren istasyonuna da çok yakın.

    orada olduğum 4 günün ikisinde hava parçalı bulutlu, ikisinde de ince ince yağmurluydu. dört günün ortak özelliği de çoğunlukla akşam estiren yoğun rüzgarıydı. sesi rahatsız etmedi beni ama dikkatimi çekti ve üşüttü. bu sebeple hazırlıklı gitmekte fayda var. yağmur - çamur olur diye yanıma bot almıştım ama yollarda su birikintisi dahi göremediğim için bot giymeye ihtiyaç duymadım, bu da not olsun.

    saat 06:30'da kalktığımda havanın aydınlanmış olduğunu gördüm. bu sebeple şehirde hayat erken saatlerde başlıyor. çocuklar okullarına gitmek için tabanvay halde 07:30 gibi caddelerdeler. erken başlayan gün, doğal olarak erken bitiyor. hava karardığında the mall'ın uzun koridorunun ortasına ve dükkanlara kepenk vuruluyor, insanların çoğu sokaklardan çekiliyor ve ortam evsizler ile dilencilere kalıyor. telefon konuşmalarını dinlerseniz, saat akşam 8'in "çok geç oldu." cümlesi ile nitelendiğini duyacaksınız. türkiye'nin büyük bir şehrinden sonra buraya gelince ve bunu duyunca şaşırıyorsunuz.

    şehirde rolls royce'un coupe modeli (adını unuttum), audi rs6, vauxhall astra vxr, bmw m4 gibi arabaları görmek olası. etrafta dolandığım günler boyunca ortamdaki arabaların ortalama 5'li yaşlarda olduğunu fark ettim. ama bu durum şehirde bir "wealth" problemi olduğunu da gösteriyor sanki. arabaları görmediğimizde şehirde sefalet hissettim mall içindekilerden ve sokaklardan. bu sebeple de yürürken tedirgin oldum. şehirde beraber dolandığım ispanyol ve portekizli iki arkadaş da sokaklardaki çöp fazlalığından, vauxhall tesislerinin oradaki manor deresinin renginden falan şikayet ettiler.

    aklımda kalan şehir ile ilgili notlar bunlar. sonucunda, işiniz ve gücünüz yok ise turist olarak buraya yolunuz düşmez diyebilirim. düşerse de biraz mall etrafında dolanır ve otele dönersiniz. ayrıca almanya'nın küçük şehirlerinde (mesela rüsselsheim'i gördüm) yaşanılır (frankfurt - meinz - wiesbaden'e çok yakın) ama ingiltere'nin küçük kentlerinde yaşanmaz. luton beni bu fikre yöneltti.
  • ingiltere'nin gebze'si.
hesabın var mı? giriş yap