*

  • bu hadis'in aslı levlake lema halaktü'l eflak'tir. fakat halk arasında dolanırken şiirimsi bir hava yaratsın diye levlake ibaresi iki kere tekrarlanmıştır. genelde uydurma hadislerin kafiyeli söyleniyor olmasını dikkate alırsak birkaç ihtimal var:
    1. bu hadis uydurmadır.
    2. bu hadis vardır ama kafiyeleştirilmiş şekliyle değil.
    3. böyle bir hadis yoktur ama bu anlamda gerek kur'an'da, gerekse sahih hadislerde birçok ibare vardır. yani mana olarak doğrudur denilebilir.
  • hem hadisi kudsi (bkz: kudsi hadis) deniyor hem de hadis olduğu bile kesin değil.

    burada, "hadis olmasa bile ifade ettiği anlam doğrudur diye sıyırtamayız işin içinden." şu an hatırlayamıyorum ama birinin (mehmet akif ersoy olabilir), aynı manada bir sözü vardı. insanları iyiliğe güzelliğe sevk etmek için peygamberin ağzından ona ait olmayan sözler söylenebilirmiş. kattiyetle hayır. eğer inanıyorsanız sözkonusu kişi bir peygamber. ve en güvenilir hadislerinden biri "benim ağzımdan benim söylemediğim şeyi nakleden cehennemde yerini hazırlasın" diyen bir peygamber. hatta bazıları ona aitliği kesin olan tek sözün bu olduğunu söylerler.

    eğer insanları iyiliğe güzelliğe yöneltmek için ona ait olamayan sözler söylenebilir dersek, herkesin iyilik güzellik anlayışı farklı farklı olacağından tam bir kaos durumu çıkar ortaya. zaten bir düşüncem var günümüze kadar farklı kaynaklar ve rivayetlerde peygambere izafe edilen sözleri toplasak bunları söylemeye bir insanın ömrü yetmez. yani peygamber bir yere oturup sürekli olarak konuşsa ve bunları da aynen kayıt altına alsalar yine de ortada hadis diye dolanan sözleri söylemiş olamaz. buna insanın ömrü yetmez. bu bir boyutu.

    bir de hadis diye dolanan sözlerin muhteviyatına bakalım. örneğin ramuz el ehadis diye bir kaynak kitaptan: "kadınlara okuma yazmayı öğretmeyin. dikiş öğretin" bir tarafta "ilim öğrenmek kadın erkek tüm müslümanlar için farzdır" diyen bir peygamber, öbür tarafta "kadınlara yazıyı öğretmeyin" diyen peygamber. yine bir hadis olduğu iddia edilen bir söz. bu sefer kaynak veremeyeceğim: "erkek baştan aşağı irin olsa, kadın da onu yalasa erkeğin hakkını ödeyemez" evet insanın midesi bulanıyor ama bu söz bile peygambere izafe ediliyor. aslında o lafı zortlayan da kendince insanları iyiliğe yönlendirmek için zortlamıştır. ne bileyim kadınlar kocalarına saygıda kusur etmesinler, kocalarının sözünden çıkmasınlar filan. herkesin iyilik güzellik anlayışı farklı farklı tabi. daha çok kadın ekseninde örnekler veriyorum ama bir örnek daha: "üç şeyde uğursuzluk vardır kadın, domuz, köpek" bu, ebu hureyre'den rivayet edilen bir hadis. domuz, köpek kısmı kesin değil. kaynaklarda değişiyor. başka hayvanat da olabilir ama kadın kısmı kesin. ve daha bir sürü, insanı allaha kitaba küfrettirecek erkek libidosu ve egosundan çıkmış zortlamalar...

    o uğursuzluk hadisine ilişkin bir açıklamayı da vermeden geçmemek lazım bu arada. turan dursun'un din bu'suna karşı yazılmış turan dursun'un din'i isimli bir kitapta yazdığına göre ebu hureyre o hadisi bir yerde söylerken, orada hz. ayşe de varmış. demiş ki: " sen peygamber o sözü söylerken sonradan geldin. aslında peygamber orada cahiliye araplarının üç şeyde uğursuzluk gördüğünü söyleyip bunları saymıştı" yani bu açıklama da olmasa (belki hadis de dahil olmak üzere açıklama da uydurma) peygamber böyle demiş bilinecek. ki ebu hureyre the cat lover en çok hadis rivayet eden kişidir. ancak geleneksel islama ve hadislere karşı çıkan radikaller güvenilmez olduğunu filan iddia ederler. neyse. yine bir kaynağa göre hz. ömer ona hadis rivayet etmeyi yasaklamış. hatta hz. ömer vefat ettikten sonra bir yerde peygamberden duyduklarını naklederken, "eğer ömer hayatta olsa idi beni döverdi" minvalinde birşeyler demiş kendisi.

    konumuza dönersek, bu hadis islam coğrafyasında kudsi hadis olarak biliniyor. geleneksel teolojik algılamaya göre kudsi hadis kuran'dan olmayan ama hadislerden de farklı olup allah'ın doğrudan peygambere söylettiği sözlerdir. artık bırakın hadisleri, kudsi hadis olduğu iddia edilen bir sözün bile uydurmalığı gerçek olup olmadığı tartışılırken varın hadisleri siz düşünün.
  • ibn arabi'nin keşf yoluyla naklettiğini okumuştum bir yerlerde; başka bir yerde de "hadis diye meşhur olmuş bir söz" diye geçiyordu... sevr mağarasında hz.ebubekir'in ayağını yılan sokması, dile gelmesi gibi aslının olmadığından bahsediliyordu...
  • tanımsız (ne idüğü belirsiz) mahlukatın bilinçaltlarındaki kanayan yaraya pansuman yapmak için sarıldığı bir söz. bazıları da kudsi hadis derler.

    bazı mahlukatın laf ederek adam sanılmalarını sağlamak için sarılınacak bir dal ararken hadis ilmine de tutunmaları olasıdır. hüküm ifade etme açısından kutsi hadis diye bir şey yokmuş. peki bu bağlamda? burada hadis ilmine girip sahih hadis mevzu hadis konusunda ahkam kesmek gibi bir tercih sözkonusu değil. öncelikle kudsi hadislerin nasıl algılandıkları ve pek çok çevrede nasıl algılandıkları malum. genel algıya göre lafzı (söylemi) peygambere ait ama manası allah'a ait olarak formatlanıyor. bahsettik bunlardan. yok sahihlik zayıflık ayrı bir kategoriymiş. olsun! burada vurgu yapılan kudsi hadis diye bilinen bir sözün bile zayıf (ya da uydurma) olduğu hususudur. ve bu bağlamda çok haklı olarak sorabiliriz. "allah'ın doğrudan peygambere söylettiği savlanan şeyin bile uydurmalığı sözkonusu iken peki diğer hadisler?" peygamber öldükten yüz sene sonra bile ortalığı uydurma hadisler doldurmuş. algı zaafiyetindeki canları yine imam buhari'nin 4000 hadisi yüzbinlerce hadisin içinden seçtiği gerçeğini düşünmeye davet ediyorum.

    aslında anlatılanlar açık ama bilinçaltında bazı problemleri olan eşhasın derdi de malumumuzdur. öyle "oğlancılığa meyil" gibi asılsız isnatlarla ve belden aşağı vurmaya tevessül eden şark kurnazlığı ile olmaz bu işler. biz ima filan etmeden kanama yapan yaranın kaynağına yönlendirelim ilgilileri, (bkz: yazin avratlara kisin da oglanlara meylet)
  • lev lâke lev lâke lemâ halaktü'l-eflâk şeklinde bilinen hadis-i şerif. ikinci lev lâke'de bu şekilde "lev lâk" diyerek duraklanınca "(eğer) sen olmasaydın, (eğer) sen olmasaydın.... felekleri* yaratmazdım" şeklinde duraklamalı bir mânâ da çıkarılabilir tabi.
  • hz muhammed' i bir insanin alabilecegi en kusursuz ve temiz hal olarak alirsak, sanki "insanin bu sureti olmasa, bu halinin olasiligi ve kimilerinde kirintisi olmasa, yaratilan hicbirseyin anlami olmazdi" anlaminda algiladigim cumledir kendimce, haddim olmayarak. bu sozu ilk soyleyenin insan ya da tanri olmasinin isbu yorum uzerinde bir etkisi yoktur ayrica.
  • anlamı itibariyle, tanrı tarafından hz. muhammed'e hitaben söylenmiş olması gereken söz.

    genellikle tanrı'nın vahiy yoluyla peygambere ilettiği ve kur'an'da yer alan sözlerine âyet, peygamber tarafından söylenen ve ashap tarafından tesbit edilen sözlere de hadis denir.

    peygambere gelen vahiyler arasında bulunup, kur'anda yer almayan öğüt mahiyetindeki sözlere de, bir insan olan peygamber tarafından değil de, allah tarafından söylenmiş söz anlamında kudsi hadis = kutsal söz denir.

    yalnız "sen olmasan kâinatı yaratmazdım" anlamına gelen bu cümle, görüldüğü gibi insanlara değil, doğrudan peygambere hitaben söylenmesi gereken bir sözdür.

    takdir edersiniz ki, böyle bir övgüye hz. muhammed'in layık olmadığını söylemek mümkün değil. ancak peygamberin bunu bize aktarmış olması, tevazu dini islam'ın ruhuna ve onun örnek peygamberi hz. muhammed'in alçakgönüllü davranışına biraz aykırı.

    özellikle tasavvuf mensubu insanlar tarafından, güya peygamberi yüceltmek için söylenmiş olsa gerek...

    bu sebeple sonradan "kudsi hadis" olduğunun söylenmesi daha akla yatkın.
hesabın var mı? giriş yap