• 20. yüzyılın fransa'sına fırtınalı bir bakış atan bu ettore scola filmi, savaş sonrası dönemin popüler kültürünü ele alış bakımından eşsiz bir yapıttır. ancak filmin yansıttığı en çarpıcı unsur o döneme ait müziklerin çok tutarlı periyotlarla sahnelere yedirilmesidir.
  • (bkz: bal)
  • sans eseri televizyonda denk gelip bes dakikasini izlememle beni ekrana baglayan duygu yuklu sessiz sinema. benim nazarimda bastan sona tiyatral bir solen ifadesini en cok hakeden film. kimin nesidir diye baktigimda 1983'te yabanci film dalinda oskar'a aday oldugunu, berlin'de gumus ayi, cesar'da en iyi yonetmen, en iyi film ve en iyi muzik odullerini aldigini gordum. filmin her sahnesinde claire denis'in beau travail'inin son sahnesinden aldiginiz tadi aliyorsunuz.
  • bir italyan yönetmenden fransız tarihi. tarih içinde insan ilişkilerinin nasıl değiştiğine işaret eder, bunu tiplerle, müziklerle, danslarla anlatır. insanlar üzerinden dönemlere, topluluklara, siyasi görüşlere, akımlara göndermelerle doludur. fransa'nın 1930'lardan 80'lere olan tüm değişimini izleme olanağı sağlar. fransa bir balo salonudur, garson devlettir, orkestra hükümetleri temsil eder. 1930'larda halkla aynı seviyede olan hükümeti alman işgali sırasında göremeyiz, savaş sonrası, 50'lerde blue boys band adıyla bir amerikan orkestrası olarak ve halktan biraz daha yükselerek 80'lerde artık iyice uzaklaşıp salonun ikinci katına çıkacak olan yola da çıkmış olurlar. bence en etkileyici sahne ispanya iç savaşına göndermede, faşizmin salona girişidir - rap rap rap, badem bıyıklı faşizm içeri girer, dans durur. dans edenler ispanyol dansına gönderme olarak ayaklarını sert ve ritmik hareketlerle yere vururlar- film gerçekten birbirinden etkileyici sahnelerle doludur. hüzünlüdür. açık seçik ama akıllıca göndermelerle ilerler. ancak ettore scola bu filmde son derece cinsiyetçi yaklaşımlar sergilemiştir. bu yaklaşımlar çoğu zaman kabacadır. yine de önce kendisine sonra da bu filmi daha anlaşılır kılan ve "ettore scola şimdi bu filmi çekse bu sahneleri koymazdı" diyen değerli hocam uğur kutay'a saygılar. ama bence şimdi de çekse koyardı.. koyardı işte.
  • geçmişin müzikle, dansla, ritimlerle anlatıldığı bir tarih filmi. film boyunca müzik ve dans görmemize rağmen asla sıkmıyor içine girebilen seyirciyi. beni de sıkmadığı gibi. filmden kendimce çıkardığım özeti ve bazı bulduğum, tarihe gönderme yapan ince detayları yazacak olursam:
    --- spoiler ---
    le bal filmi bir balo salonunda başlayıp bütün bir film boyunca balo sahnesinde devam etmekte ve yine balo sahnesinde sona ermektedir.

    ilk olarak kadınlar salona girerler, girerken her kadın ilk önce kendilerine boy aynasından bakıp teker teker yerlerine otururlar. bu sahneyle kadınlar, sahip oldukları karakter özelliklerini açığa çıkarırlar ve seyircinin her biri hakkında kişi tahlili yapılmasına yardımcı olurlar. kadınlar yerlerine oturduktan sonra salona erkekler girer ve onlarda salondaki yerlerini alırlar. ardından bayanlar ve erkekler dans pistinde dans ederler.

    dans etmeyen bir bayan vardır; onun da gözleri tam olarak görmemektedir. kadın film boyunca sinema dergisi okumaya çalışır.

    film tarihi gelişmeleri içinde barındırır ve bunlar aynı kişilerle vücut bulur.

    salonda herkes dans ederken birden zaman geriler ekran siyah beyaz denecek kadar renksizleşir. müzikler daha yumuşak ve insanlar aşkla dans etmektedir. ardından balo salonuna bir çift gelir. bu çift son derece asil giyimlidir. kadın salona girmek istemez; fakat yanındaki adam kadını zorla salona getirir. dans pistindekilerin oyunu müziğin değişmesiyle değişmiştir. insanlar çember oluşturmuştur. ortada bir insan ve elinde kırmızı bir kumaş vardır. seçtiği kişiyle ortada oturup sarılıyorlar bu dostluk izlenimi yaratmaktadır.

    ardından salona bir adam girer. adamın gemiyle geldiği gemi sesinden anlaşılmaktadır. adam salona gelen asil giyimli kadınla dans eder. ardından çeşitli olaylar meydana gelir ve adam salondan adamla ilgilenen başka bir kadınla istemediği halde dans etmek zorunda kalır. salona sonradan gelen asil giyimli çift ayrıldıktan sonra, adam dans ettiği kadına tokat atarak salondan ayrılır.

    bu olayın hemen sonrasında ikinci dünya savaşı başlar ve bir anda balo salonu boşalır, hemen sonrasında balo salonu sığınak olarak kullanılır.

    savaştan sonra balo salonunda bir adamla bir kadın yemek yerken adam coco cola açar. bu artık özel sermayenin ülkeye girdiğini gösterir. yani olay sonrası sosyalistlikten kapitalistliğe geçiş olmuştur.

    filmde ikinci dünya savaşından sonra balo salonunda iki kadın dans ederken salona bir nazi subayıyla dedektif görünümlü bir adam gelir. nazi subayıyla kimse dans etmeyince yanındaki adam subayın yanına kimseyle dans etmemiş gözleri zor gören bir kadını getirir; fakat kadın adamın nazi olduğunu ancak ceketinde bulunan nişanından anlıyor ve adamla dans etmez. bu sahne tarihteki bir olayı anlatmaktadır. fransızlar nazileri ancak geldikleri konumdan rütbeden sonra ne olduklarını anlamışlar ve nazilere sırtlarını dönmüşlerdir. sahne o olayı anlatmaktadır.

    dışarıdan bir alarm sesi duyulur ve nazi subayı salondan apar topar kaçar. insanlar bu olay sonrası eğlenmeye başlar ve dans ederler. subayın yanında olan adam da kaçarken insanlar adamı bir çember içine alır ve adamın kaçmasına izin vermezler. bir nevi adama psikolojik baskı uygularlar.

    filmin sonlarında yine insanlar dans ederken bir tanesinin kol saatinin alarmı çalar. bu artık teknolojinin gelişmeye başladığını anlatır.

    filmin sonunda herkes teker teker geldikleri salondan yine teker teker ayrılır.

    --- spoiler ---
  • giriş sahnesinin eşsiz, müziklerinin şahane olması ve yukarıda yazılanlara ek ve altı çizili olarak final sahnesiyle ve final sahnesinde uzun uzadıya can yakan tema müziğiyle de şahanedir.
  • 1984 cesar ödülünü a nos amours ile paylaşmış filmdir..
  • 1984'ün david di donatello 'en iyi film ödülü'nü e la nave va ile paylaşmış filmdir.
  • internette bir türlü bulunmayan film.
hesabın var mı? giriş yap