• ingilizcesi "the bride wore black" ve türkceye cevirirsek "siyahli gelin" namli truffaut filmidir. hitchcock'a bir saygi durusu niteliginde planlayip sundugu film, basrolünde jeanne moreau'nun oynadigi bir intikam hikayesidir. bir kaza sonucu evlendigi gün kocasi öldürülen morreau katillerin pesine düsüp onlari tek tek bulur, ve öldürür.

    esasen cok ilginc bir yanini bulamadim ben filmin, bir truffaut filmi olmasi ve yer yer hafif bir gerginlik yaratabilmesi disinda pek bir numarasi yok gibiydi. ta ki bir röportajda, kill bill'in bu filmden etkilenip etkilenmedigini soran röportajciya "hic izlemedim" diye cevap veren tarantinoyu okuyana dek. hic izlemedigini söylemis tarantino amma, bu kadar olur diyesi geliyor insanin: aynen kill bill'deki gibi kocasini öldürenlerin pesine düsmüs bir kadin, 5 adet katil, 5 farkli ölüm. dahasi aynen kill bill deki gibi notlar tutuyor, listeler yapiyor morreau (iki saattir ismini yanlis mi yaziyorum acaba dedigim morreau).

    isin bir diger ilginc yani, ahim sahim truffautsever olmadigini aciklayan tarantino'nun cektigi filmin tam da bir truffaut filmine benzemis olmasi diyorum bu entriye final olaraktan. biliyorum tatmin edici bir final degil, ama ne yapayim, daha iyisi gelmiyor elimden.
  • francois truffaut'nun 1968 yapimi filmi.dugun gunu kiliseden cikarkenkaza eseri gelen bir kursunla olen kocasinin intikamini alma pesinde olan kohler'in hikayesi.sogukkanli cinayetlerinin arasinda kocasi ile cocukluk goruntuleri geldikce ilginc bir hava yaratir,kisaca baget ve kulahta patatesler,mavi gokyuzunde ucusan beyaz esarp diyebilirim.
  • intikam, serin kanlilik, kararlilik ve olaylari verisindeki keskinlikle beni fethetmiş, tarantino'ya da "hadi ordan" deme ihtiyaci dogurtan film.
  • sıradan bir hikayesi olsada truffaut gibi bir ustanın elinde gayet sağlam bir film olmuştur. özellikle kurbanlardan birinin evin merdiven altında tutulup boğularak öldürüldüğü sahne epey insanı geren bir sahnedir. dönemin gayet güzel ve çekici kadınlarından jeanne moreau nun rol gereği film boyunca takındığı mahkeme suratı ifadesi de filmin gerilim ve öfke unsurunu epey arttırıyor. tarantino eğer kill bill'i bu filmi izlemeden çektiyse bu olsa olsa lost vari bir tesadüf olur.
  • truffaut'yu böyle bir film çekmeye iten nedir merak ettiğim film. bütün filmlerini izleyeceğim diye aldığım dvd serisinden çıkan bu filmi izleyince hakikaten şaşırmıştım, tarantino mu izliyorum diye. ancak çok sıradan bir konu truffaut'un elinden hoş olmuş. diğer filmlerinin yanında çok da sıradan kalmıyordu. daha doğrusu sıradan bir gerilim filmi değildi. beyaz ve siyah insanın betini benzini attırıyor izlerken.
  • truffaut'nun bacak, naylon çorap ve ayak fetişizmine yeni boyutlar hediye ettiği filmlerinden biri.

    bir diğeri için (bkz: l'homme qui aimait les femmes)
  • nişanlısı beş adam tarafından vahşice öldürülen julie’nin intikam öyküsünü anlatır. katilleri tek tek öldürmek için yemin eden julie’yi fransız oyuncu jeanne moreau’u canlandırıyor .
  • siyah gelinlik, krolonojik sırada izlediğim 5. truffaut filmi ve bence fahrenheit 451'den beri geride kalıyor iyi bir film olmak anlamında. filmle ilgili inceleme ve eleştirilere baktığımda ortak olarak söylenen bazı şeyler gördüm. bunlar ilki tarantino'nun kill bill filminin kaynağının aslında bu film olduğu, her ne kadar tarantino tersini söylese de. ikincisi ise bir hitchcock hayranı olan truffaut'nun ünlü ingiliz yönetmene öykünen ilk filminin de bu olduğu. okuduğum güzel eleştirilerden birinde aslında gerilim filmi türünde olan filmin seyirciyi bu türün klişelerine uymaması ile ters köşe yaptığı yazıyordu. ama en önemli noktayı da yine bir eleştiride buldum ve burada spoiler devreye giriyor: filmde julie evlendiği gün, nikah çıkışında kocası vurularak ölünce onun intikamını alıyor. ancak kocasını vuran adam kilisenin karşısındaki binanın en üst katında eğlenen 5 adam ve bunlar bir tüfekle oynuyorlar ve aralarından biri yanlışlıkla ölümüne sebep oluyor julie'nin kocasının. ölüm olayı gerçekleşince 5 adam hemen oradan ayrılıyor ve birbirlerinden uzaklaşıyor. cinayetten yakalanmadıklarına göre esas soru şu oluyor o halde: julie bu adamları nasıl buluyor, kimliklerini nasıl tespit ediyor? spoilerın sonu da burası olsun. yani julie'nin intikam hikayesi baştan çuvallıyor.

    film, görsel ve anlatım gücünü bence en çok final sekansında, hapisanede yakalıyor. onun dışında yönetmenin fimlerindeki gücü, karakterlere verilen psikolojik derinlik ve gerçeklik hissini burada bulamadığımızı söylemek gerek. truffaut kimi filmlerinde karşımıza çıkan görsel sürprizleri bu filmde oldukça az, ve olsa dahi film bir bütün olarak yönetmenin nitelikli çıtasına dek ulaşamayan bir yapım...

    truffaut'yu keşfetmeye devam...
  • françois truffaut tarafından, cornell woolrich'in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanmış olan 1968 yapımı film.
    1970 yapımı domicile conjugal filminin bir sahnesinde antoine doinel' in elindeki derginin kapağında jeanne moreau'nun bu filmdeki halini görürüz:

    görsel*
hesabın var mı? giriş yap