• die weisse rose isimli alman antifasist örgütü üyesi. münih üniversitesi professörüydü. örgütün bazi bildirilerini kaleme aldi. meshur sophie scholl'ün bildirileri üniversitede dagitirken yakalanmasi sonucu baslayan sorusturma sonucu yakalandi. 13 temmuz 1943'te idam edildi.
  • nazi rejimine muhalif haraketlerinden dolayı gestapo tarafından tutuklandıktan sonra tesadüf eseri carl orff evini arar.profosörün eşi ünlü besteciye eşini kurtarması için yalvarır.zira hitler tarafından sevilen bir müzik adamıdır carl.ancak kendisininde de göt altına gitme ihtimalini göz önünde bulundurarak elinden birsey gelmeyeceğini söyleyerek huber in giyotinle idam edilmesine seyirci kalır.infazdan yıllar sonra dostuna ithafen bir mektup yazarak kendisini affetmesi için yalvarır.ancak olan olmuştur maalesef.

    (bkz: stadelheim hapishanesi)
    (bkz: christoph probst)
  • muhterem ne yahudiydi ne de gominis, aksine sağlam bir milliyetçi ve duyarlı bir hıristiyandı. nazi karşıtlığı da temelde bu iki özelliğine dayanıyordu. ona göre naziler ve dolayısıyla hitler alman milletinin değerlerini popülizme yem etmek suretiyle ayaklar altına almıştı, anti-hıristiyan retorik ve eylemlerinden bahsetmeye bile gerek yok.

    huber nazi döneminde bedel ödemek zorunda kalan walter benjamin, theodor adorno, edmund husserl gibi büyük üstatlarla kıyaslandığında nispeten az tanınan, kendi halinde diyebileceğimiz bir felsefe profesörüydü. ha böyle dedik diye muhteremin derslerinin boş geçtiğini düşünmeyelim, sınıf dolar taşar, öğrenciler yer kapabilmek için birbiriyle yarışırmış. öğrencilerinin gözünde dünyanın en iyisi olan hocalar vardır ya, muhtemelen bu satırları okuyan senin de vardır (yazar senli benli oluyor bu noktada), hah işte huber de öyleydi. bununla birlikte ince ruhlu bir müzisyen, çoluğuna çocuğuna düşkün bir aile reisiydi. karısını severdi, muhtemelen karısı da onu. zaten çok uğraşmış karısı, huber naziler tarafından içeri atılıp da idama mahkum edildiğinde, hitler'e mektup bile yazmış ama kabul edilmemiş haliyle.

    peki, huber nasıl kelleyi kaybetti? anlatılan o ki, huber nazilere duyduğu öfkeyi derslerinde ironik espri ve laf sokmalarla gösteren bir hocaymış, öğrencilere olan güveninden ötürü ara sıra onları yoklarmış, yani hitler'e laf sokan bir espri, iki espri, üç espri derken, baktı ki sınıf uygun, devamını getirir ve eleştiriyi arttırırmış. sadece nazi karşıtlığını ifade etmenin bile işinden olmak için yeterli gerekçe olduğu bu dönemde huber'in başını yakan derslerindeki bu tavrı olmadı. naziler müzik tutkunu olan huber'e berlin üniversitesi'ndeki halk müziği entitüsü'nün başına geçmesini teklif ettiğinde huber muhtemelen yoksul yaşamını göz önünde tutup daha fazla maaş alacağını ve ailesini geçindirme yükünün hafifleyeceğini düşünerek teklifi kabul ettiyse de, kendisinden naziler lehine müzik konulu, dombravari politik propaganda yapması istenince halk türkülerini ve onlar üzerinden değerlerini yedirmemeyi işine tercih etti. böylece çok geçmeden enstitüden kovulan huber nazilerin gözünde tehlikeli bir adam olarak kodlandı. dahası nazilerin engelli bireylere karşı aşağılayıcı politikası da malum, huber aksak ve hafif topaldı, elleri titriyordu, dolayısıyla nazilerin gözünde aynı zamanda üstün ırka ait olmayan ve sosyal evrim bağlamında harcanacak türe aitti.

    huber'i naziler eliyle ölüme götüren asıl neden nazilere muhalif olan beyaz gül örgütüne katılmasıdır. bu örgüt felsefe ve politikaya ilgi duyan, nietzsche düşkünü genç öğrenciler tarafından kurulmuştu. gençler idealist ve romantikti, yanlarına aldıkları huber gibi ince ruhlu ve mülayim bir karakterleri vardı. şiddete karşıydılar ama alman halkının ve kendilerinin hitler'e karşı harekete geçmesi gerektiğini düşünüyorlardı. onlara göre 300000 yahudinin katledilmesi dünyanın gördüğü en büyük kötülüklerden biriydi, dahası alman halkı da buna onay vermekle tarihsel yüceliğini yitirmişti onların gözünde. hitler karşıtı el ilanları hazırlayıp gizli bir şekilde halka dağıtıyorlardı. stalingrad mağlubiyetinin, alman şehitlerinin tüm sorumlusu hitler'di onlara göre, halk bunu en azından bu el ilanlarından öğrenmeliydi, zira diğer tüm medya imkanları nazi iktidarının eline geçmişti.

    huber 1943 yılında kaleme aldığı bir el ilanında açık açık halkı nazi partisine isyan etmeye, öğrencileri de nazi propagandası yapılan derslere girmemeye çağırdı. (bildiriden bir bölüm için > https://twitter.com/…kewl/status/706290515139010560) bu el ilanının halk üzerindeki etkisini bilmiyoruz ama huber'in sonunu getirdiğini söyleyebiliriz. 26 şubat 1943'te polis evine gelerek onu tutukladı. huber hapishanedeyken bir zamanlar derslerini dinlemek için birbirleriyle yarışan gencecik öğrencilerinin de aynı suçtan alıkonulup kafalarının kesildiğini öğrendi. huber'i de aynı son bekliyordu, mahkemede hitler'in sevdiği halk türkülerine atıfta bulunacak kadar kurtulmayı istediğini ve denediğini biliyoruz ama nafile. 13 temmuz 1943'te giyotinle yüzleşti, düşünüyorum, acaba öte dünya inancı olan huber öğrencilerine kavuşacağını düşünerek içini rahatlatmış mıdır? (öldürülen öğrencileriyle, sağ üstteki huber: http://pin.it/mbnqq0j) ailesinin yerini almaz ama öğrenciler de bir parçasıydı neticede, ha ailesi demişken, naziler giyotinin yıpranma parasını da daha sonra huber'in karısından aldılar. hem hırsızsınız, hem katil.
hesabın var mı? giriş yap