• hayatın her safhasında içsel muhakemelerin bir biri üstüne kurulduğu ve cezası kendi içinde bir suçluluk duygusuyla, ortaya çıkar içsel adalet terazisinin tamiri olmaz bozulmayla vuku bulur. insanın bilincin beden içerside klostrofobi yaşmasıdır. bedene hapsolmuş vicdanın çıkışı olmayan bir kısır döngü girdabına kapılır ve debelendikçe bedene zarar verir vicdan kronik halde marazlandıkça müebete hapsolmuş bellek, doğru-yanlı$ tüm değer yargılarını birbirine karıştırır.
  • aldoux huxley’in bu konudaki pek guzel tanimini noktasina virgulune dokunmadan aliyorum.
    “kronik vicdan azabi, tum ahlakcilarin hemfikir oldugu gibi, hic de istenmeyen bir duygudur. eger kotu bir davranista bulunduysaniz, pismanlik duyun, elinizden geldigi kadar durumu duzeltin ve bir dahaki sefere daha iyi davranmaya bakin. ne sebeple olursa olsun hatanizin uzerinde kara kara dusunmeyin. temizlenmenin yolu camurda yuvarlanmak degildir.”
  • aslinda vicdan azabi kisinin kendisinden kaynaklanmaktadır çoğu zaman. bu tip insanlar yaptıkları her harekette etrafındaki maksimum insanı mutlu etmeye çalışırken kendilerini tamamen unuturlar, bunun sonucunda hem çok az insan mutlu olur, çünkü herkesi aynı anda mutlu etmek imkansız bişeydir, hem de kişi kendini tam da istemediği bir noktada bulur. etrafındakileri mutlu edememiş olmanın üzüntüsü öfkeye dönüşür, öfke vicdan azabına, ve bu kısırdöngüde vicdan azabı kronikleşir...
  • " kronik vicdan azabı, tüm ahlakçıların hemfikir olduğu gibi, hiç de istenmeyen bir duygudur. eğer kötü bir davranışta bulunduysanız, pişmanlık duyun, elinizden geldiği kadar durumu düzeltin ve bir daha ki sefere daha iyi davranmaya bakın. ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir."

    (bkz: aldous huxley)
    (bkz: cesur yeni dünya)
hesabın var mı? giriş yap