• hüseyin rahmi gürpınar'ın 1942'de yazdığı polisiye roman.
    "sarhoş halde evine dönmeye çalışan nafiz efendi, düştüğü kuyuda bir 'kesik baş' bulur. kesik baş cinayetinin tahkikına, bu gibi esrarengiz vakaları tedkik ve araştırmadaki tecrübe, ihtisas ve muvafakiyetleriyle maruf remzi ve seyid efendiler memur edilirler.
    böylelikle, polisiye edebiyatın klasik ikilisini; detektif ve yardımcısını, türk toplumuna adapte etmiş yazar. bu adaptasyonun bir taklitin ötesine geçtiği ve özgün bir yaratım olduğu söylenebilir."
    alıntı: http://www.pandora.com.tr/
  • halk inançlarında rastlanan bir motiftir. bu inanca göre; hakk için savaşan er kendinde değildir, hakkla bütünleşmiştir. kafasının kesilmesine aldırış etmeden savaşına devam eder. onun sırrı ancak bir kem gözlünün nazarıyla aşikar olur. anadolu, balkanlar ve ortadoğu'da bu tür menkıbelere ve kesik baş türbelerine rastlanabilir.
  • anlaşılır ve akıcı bir dille yazılmış, özgün küfürleri ve görece özgün konusuyla okunası bir kitap.
    gördüğüm kadarıyla eksiği, olayların sadece polisler ve vaka üzerinden gidiyor olması. öyle ki cinayeti çözmekle uğraşan iki zabıta memurunu biz yemek yerken, sohbet ederken fark etmedik hiç. aynı şekilde cinayetin ilk aşamalarında aradan geçen aylar bize tek satırda geçiştirildiği için altı oldukça boş kalıyor.
    karakterler, tasvirleri ve diyaloglarıyla oldukça canlı tutulmuş. yapay diyaloglara hiç rastlamadım desem yeridir. bunun sayesinde kurgunun satır aralarında rahatlıkla dolaşabiliyor, olaylara dokunabiliyorsunuz.
    sonucu aceleye bağlanmış açıkcası. memurların aradığı adamları bulması, sinmeya beraber girmeleri, çıkıştan mektuba ulaşmaları arası geçişler yavan kalmış. bununla birlikte aranan şahıslara çok uysal bir portre oturtulmuş resmen. adamları o kadar dolaştırdın da hemen niye eve davet ediyorsun diyor insan. bir de en başta bu el yazısını, parfümü ve bezi görsen tanır mısın diyaloğu vardı. orada da memurlarımıza üstün bir yetenek katılmış. göze batıyordu tabii ki. tüm bunlara rağmen oldukça keyifle okunan, artılarının çoklukta olduğu güzel bir romanımız.
    --- spoiler ---

    ölümü ölüm yapan şeyin papazların duaları, dinlerin ayinleri ve kavimlerin defin hususundaki türlü türlü adetleri, itikatları olduğunu anlıyorduk. insanlar öteki dünya için mezarlıklar inşa etmeseler, bu ölü şehirlerini kurmasalardı bir insan cesedi de çalı arasında kalıbı dinlendirilen bir tilkininkiyle hemhal (aynı durumda) olarak ortadan kalkarlardı. insanlar bu sevgili ölülerini ne kadar büyük itinalar ile mermer mahfazalara soksalar zamanın dişlerine kemirtmekten kurtaramazlar. çünkü onun inkılapçı dişlerinin giremeyeceği mahfuziyette bir yer yoktur. çünkü bir firavunun cesediyle bir fare ölüsünün akıbetlerindeki müsavatı (eşitlik) zaman kafildir. (bir işi üzerine alan) çünkü tabiat bir vücuda verdiğini son zerresine kadar geri alan en müthiş bir mukrizdir. (borç para veren kimse)
    --- spoiler ---
    düzenleme: yazım
  • hüseyin rahmi gürpınar'ın 1921'de yazdığı, 1942'de yayımlanan polisiye romanı. hikâye öyle ilgi çekici ki okuyanı hemen atmosferine çekiyor. yazarın türkçenin argosuna hakimiyeti, apayrı bir lezzet katmış metne. dili sade olmakla birlikte son derece zengin, kurgu iyi, başka ne ister insan. romanın en hoşuma giden taraflarından biri, dönem istanbul'unun sokaklarında dolaşmaya imkân tanımasıydı.

    --- spoiler ---
    şahsen kitabı çok beğenmeme rağmen sonu hoşuma gitmedi: hikâye oraya kadar dantel gibi işlenmişken finali çok aceleye getirilmiş buldum. davayı bir mektubun aydınlatmasını değil memurların çözmesini yeğlerdim. bu haliyle iyilerin ödüllendirilip kötülerin cezasını bulduğu masallara benzemiş; mektubun didaktik tarafları da "kıssadan hisse" mantığına uygun. anakronik bir değerlendirme olduğunun farkındayım ama: bazı gizemler kendi halinde kalabilirdi, her şeyi bilmemiz şart değildi.
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap