*

  • oradaki çizgi film izlemenin, imlenmesi çarpıcı. çizgi film seyrederler çünkü çizgi filmlerde öyle acı çekmez çocuklar, gerçeğin yani bizim hayat dediğimiz şeyin ordaki yansıması onların acılarını içermez. nasıl ki en acı zamanlarımızda masallara, yalanlara( sahte aşıklar gibi) ihtiyac duyuyor isek bizler, onlar içinde çizgi film bunu gercekleştirir.
  • hem muhtemel bir hatayi duzeltmek, hem de losemi/cizgi film iliskisi hakkinda kucuk bir bilgi vermek istiyorum. peanuts'in bir bolumunde, okul otobusunden indiklerinde ders baslayana kadar cocuk parkinda birlikte oynama aliskanligi kazanmis linus van pelt ve arkadasi janis, minik kizin kan kanseri olmasi nedeniyle ayrilmislardi. tedavi suresince, sabahlari okula varan linus'in, salincakta janis'i sallayamamaktan duydugu yalnizligi ve huznu; ardindan bir sure sonra kiz okula geri dondugunde, uzun saclari kesildigi icin uzulup utanan janis'in taktigi sapkanin kotu cocuklar tarafindan calinmasi, jiletlipasta'nin yansittigi "aci cekmeyen cocuklar" tablosunu yalanlayan seylerdir. lakin bunlarin duygu somurusu icin yapildigina inanmiyorum. sonucta janis'in tedavisi once basarili olamamis, ancak ikinci seferde janis losemiyi yenebilmisti. linus da eskisi gibi janis'i salincakta sallayabilmisti. saniyorum ki, burada verilmek istenen asil mesaj, kan kanseri (veya genel olarak kanser) hakkinda cocuklara temel bilgi sunmanin otesinde, "hayatta bazen kotu seyler de olur" felsefesiydi. bu nedenle, cizimlerindeki saflik yuzunden bazen asagilanan (ya da kibarca, ciddiye alinmayan diyelim) schulz*'un bircok cizerde bulunmayan bir realizm tasidigi ve basta good old charlie brown olmak uzere cogu karakterinin de uzuntulerle ugrastigi goz ardi edilmemelidir. trouble every day. ogretmen gibi konustum.
hesabın var mı? giriş yap