• new york herald square de 36. cadde uzerinde (72 west) musterilerine hizmet veren ve 1885 yilinda acilmis ilginc bir pipo icme ve et yeme mekanidir. inanilmaz bir et lezzetine sahip, 200'den fazla scotch cesidini sunan ve "lan bu kadar scotch da ne be?" diyenler icin "buyrun, cesit var, 6si bir arada, nah single malt, buyrun 18 yillik, tadin" diyerek musterileri mest eden de bir inceligi vardir. fiyatlar boylesi bir kalite icin gayet isabetlidir. konyak servisi yapmayi bilmeyerek klasik amerikali godoslugunu devam ettirseler de mavi gozlu guzel garson hatunlara yapilacak latifeler ile o bardagi isittirmak da mumkundur. peter lugers'da biftek, keens'de kuzu pirzola (lamb chops) yenir sinemaya oyle gidilir denir, iste o laftaki keens bu keensdir.

    http://www.keens.com/

    burayi sevenler burayi da sevdiler: peter luger
  • porter house for two istediginiz zaman dogrudan (bkz: dry aged) yapilmis hayvanin sirtini kesip getiren muesese.
  • 1885'te açıldığında erkeklere özel bir pipo kulübüymüş. churchwarden piposu denilen bu pipo çok kırılgan olduğu için kullanıcıları yanlarında taşımak yerine pipo kulübünde kendi adlarına saklanmasını tercih ediyorlarmış. (bu pipo türü de, mekanda saklama kültürü de müesseseye ingilizlerden geçmiş zira daha önce albert keen, orijinali ingiliz olan lambs club'ın new york şubesinin yöneticisiymiş, sonra aynı konseptte kendi mekanını açmış özetle.)

    1905'te lillie langtry isimli aktris kendisini içeri kabul etmedikleri için keens'i dava etmiş, kazanmış. keens'in ilk kadın müşterisi olmasının anısına keens'te bir bölüme kendilerini dava eden bu aktrisin adı verilmiş .

    şu an içeride pipo içilmiyor ama dünyanın en büyük churchwarden piposu koleksiyonunu restoranın tavanını pipolarla kaplayarak sergiliyorlar. ayrıca her yerde ünlülere ait pipolar var. ortam güzel, sıcak.

    yeme kısmına gelirsek, bir koyun eti var, başka yerde bulamayacağınız türden, 'our legendary mutton chop' şeklinde yer edinmiş menülerinde, muhakkak onu deneyin, gayet güzel. kuzu pirzola da var, gayet güzel ama türkiye'den birine bir şey ifade etmez, muhakkak daha iyisini türkiye'de yemiştir bir şekilde. ama burada porterhouse yemeyin. porterhouse istiyorsanız, peter luger'a gidin. porterhouse gayet iddiasızdı.

    etin yeterince sıcak servis edilmemesi sorunu/tercihi burada da var, porterhouse bildiğin ılık idi.

    servis genel olarak kaliteli amerikan restoranlarının hepsine çok iyi, burası da gayet iyiydi.

    ortam ve mutton chop için gidilir, porterhouse yemek için peter luger.
  • 13 nisan'da müşterilerine email göndererek 15 mart'tan bu yana kapalı oldukları için ücretsiz izne çıkardıkları vasıfsız çalışanlarının (bulaşıkçı vs.) ve ailelerinin ekonomik sıkıntıya düştüklerini çünkü maaşlarını alamadıklarını belirterek, bu insanlar için bir fon oluşturduklarını belirtip, müşterilerinin de bu fona katkıda bulunmalarını istemiş müessese.

    gayet kapitalistim ve sermayenin bu ağlaklığından nefret ediyorum. çalışanlarını o kadar umursuyorsan kurulduğundan bu yana geçen 135 yıl boyunca acil durumlar için bir fon oluşturmuş olabilirdin, bu sayede işçilerini hemen ücretsiz izne çıkarmayabilirdin, hiç olmadı yarı maaş verebilirdin, şirket/işletme sahipleri kendi ceplerinden fonlayabilirlerdi, ya da işçilerimize karşılıksız yardım edin demek yerine, diğer restoranların yaptığı gibi 50 dolarlık hediye çeki alın, restoranımız açıldığında 70 dolar olarak harcayın gibi elini taşın altına koyan bir fonlama yöntemi de önerebilirdin. daha 1 ay olmamış, 1 ay kapalı kalmayı finanse edemeyen 135 yıllık müessese mi olur?

    bu kar ederken kapitalist, zarar ettiğinde sosyalist kafa sadece türkiye'de yok anlayacağınız.
  • bir takim ozel lezzetler sunan ancak alisilageldik alanlarda lezzeti arsa cikaran bir muessese degildir. etler genel anlamda lezzetli ancak komurde izgara edilmis istiyorsaniz acikca soylemek gerekebilir zira bazi etleri rozbif olarak geliyor. steakhouse burasi hepsi grill gelecek diye bir yanilgiya dusmeyin.
hesabın var mı? giriş yap