• yeni tanışıp birbirinden etkilenen çiftlerin klişe sözü. ama durumu bundan daha güzel açıklayan bir cümlenin icat edilmemesi nedeniyle hala tedavüldedir*.
  • her sabah ayni otobuse binip hic konusmadan birbirlerini etkilemis ama tanisma firsatlari olmamis iki insanin evlenip barklandiktan coluk cocuga karistiktan sonra bir yeni yil partisinde aglayan tarafa uzatilan mendil araciligiyla tanisip birbirlerini hatirlamalari sonucunda sarfedilen cumle*
  • hic tanimadigi birisinin ozlemiyle yanip tutusan bir kisinin gun gelip de evrenin tum guclerinin birlesip o kisiyi karsisina cikarmasindan sonra, onsuz gecen zamana isyan edisinin tezahurudur. kaderin hikmetinden sual olunmaz sevgili arkadasim, isyan etmek yersiz ve gereksizdir zira her sey kendi zamanini bilir ve olmasi gerektigi zamanda olur; aksi halde, ozlenilen kisi, onceki zamanda evrimini tamamlayip henuz sana hazir olmayan, seni hakettigin sekilde sevemeyecek birisi olabilir. sabir erdemdir.
  • tarafımdan hangi eski sevgiliye söylendiyse bünyemde pişmanlık yaratan bir çift söz.
    (bkz: keşke seni hiç tanımasaydım)
  • yaşını başını almış, fekat hayattan nasibini alamamış olduğunu düşünen adamların, çıtır hatunlarla tanıştıklarında sarfettikleri kelimeler. hayır, sen yirmibeş, kız beş yaşındayken tanışsanız noolcaktı kı, tööbe tööbe.
  • bu hayatı bir şekilde elimde avucumdakiyle kurmadan önce, hayal kırıklıklarımı tenimin içinde bir yerlerde, kalbime doğru giderken durdurabileceğim bir zamanda, yeniden yaşam! diye bağırmakla sesimin kısılmasının bir olmasını beklemeden, bütün bu acılardan önce, ve bütün bu yalnızlıktan, ve o yalnızlığa karşı kurduğum bu taş duvarlardan, mermer heykellerden etimden yaptığım, önce karşılaşmalıydık, demektir.
    "önce olmalıydı ki içimizde hissetmeliydik özgürce birlikte olmayı, ve o zaman ellerimiz boşluk yerine hayallerle dolu olurdu. ama olmadı.
    şimdi bir enkaza bakıyorsun, uzaktan geçen bir gemi sanki bu limana uğramayı unutmuş, ve sen ona yüzemezsin, dalgalar çok arsız. biliyorsun kapılıp gidersin suya atlasan ve ayakların o geminin üzerinde dolaşsa bile bir kez, düşecek ileride, batacak biliyorsun, sen de ölürsün içinde.", diye düşünmektir bir yandan.
    çünkü acılarını nasırlaştırmış, ya da henüz hayata alışamamış bedenler zamanın kalıcı etkilerini ruhlarında da taşırlar. çünkü onlar yeniden başlamak için içlerinde topladıkları her şeyi yıkmak zorundalar. çünkü onların gücü yok bir kez daha savaşmaya, öleceklerini biliyorlar savaş alanında, ve bir savaş daha kaybetmiyorlar onlar, savaşmayı kaybetmişler çoktan.
    o yüzden gözleri yaşla dolsa da girmeyecekler hayatınıza. yaşları çok olmayabilir bunu söyleyenlerin, ama yaşamışlıkları çoktur. bu yüzden beden aksini söylüyor da olsa, yaşlanmışlardır, geçen yılların söylediğinden fazla.
hesabın var mı? giriş yap