*

  • karakterler. 1689 tarihli jean de la bruyere romanı. türkçe'ye "karakterler" adıyla 1985'te bedia kösemihal tarafından çevrilmiş.
  • la bruyere'in, yaşadığı toplumdaki insanların tipik özelliklerini tasvir ettiği bu kitabı içerisinde bulunduğumuz yüzyılda "seksist" bir eser olarak eleştirilebilir fakat birçok bakımdan günümüzde hala geçerli diyebileceğimiz savlar içermektedir.
  • "dişi ve erkek, birtakım vahşi hayvanlar tarlalara dağılmış. kir pas içinde, derileri morarmış, güneşte yanmış hepsi. altını üstüne getirdikleri, üzerinde sarsılmaz bir inatla, aralıksız çalıştıkları toprağa mıhlanmışlar: anlaşılır sesler çıkartıyorlar adeta, ayağa kalktıklarında yüzlerinin insan yüzleri olduğu anlaşılıyor, evet, sahiden insan bunlar; geceleri kara ekmek, su ve sebze kökleriyle beslendikleri inlerine çekliyorlar; yaşamak için diğer insanları, toprağı sürme, ekip biçme gibi dertlerden kurtarıyor, böylece kendi ektikleri ekmekten mahrum olmamayı hak ediyorlar." jean de la bruyere, caracteres, 1689. (türkçesi: karakterler, çev. bedia kösemihal, istanbul: sosyal, 1985)
  • bir 17. yüzyıl yazarı olan jean de la bruyere'nin bu eserin telemak kitap tarafından yeni bir baskısı yapılmış.
    uzun 17.yüzyıldan, modernliğin şafağından, bir diğer ifadeyle hobbesların, descartesların, spinozaların, grotiusların zamanından yükselen bir toplum eleştirisi.

    kitap tanıtım yazısını buraya ekliyorum:

    la bruyère’in 17. yüzyılın sonunda kaleme aldığı karakterler, modern edebiyatın kurucu metinlerinden biri. karakterler’de belki de ilk kez toplum ve toplumun eleştirisi edebiyatın merkezine taşınır, sosyolojik bir göz icad edilir. insan doğası, saray, inanç, aşk, devlet, servet… la bruyère’in altüst eden eleştirisinden herkes ve her şey nasibini alır. ahlakçılık kisvesiyle efendilere, krallara, ruhbana, kısacası muktedirlere yargı dağıtan la bruyère, çağının riyakarlığına, sahteliğine, çürümüşlüğüne savaş açar. bize son derece tanıdık dünyasıyla karakterler, örgütlü eblehliğin ve hamasetin karşısında modern insanın aklına mukayyet olabilmesi için bir elkitabı. marcel jouhandeau’nun önsözü, roland barthes’ın sonsözüyle.

    “la bruyere’in karakterler’ini tekrar okudum. bu havzanın suyu öylesine temiz ki derinliğini kavrayabilmek için uzun süre eğilip bakmanız gerekiyor.” andré gide

    "la bruyère sarayın törelerini inceleyip, son derece cüretkar ve keskin bir ironiyle hicvetti. uzak bir diyarı anlatır gibi anlattığı bu sarayın en küçük kusurları arasında –barbarlık değilse bile– ayyaşlık, sefahat, açıktan yaltakçılık ve sahte takva sayılabilir... la bruyère insanı, rahatsız etmeden, inanca yahut şüpheciliğe dair vaazlar vermeden alaya alır... la bruyère’i severiz çünkü tarafsızdır, belli bir sistemi yoktur, bizim kusurlarımızı tasvir ederek erdemi öğretir.” émile zola

    kaynak için: tanıtım
hesabın var mı? giriş yap