• haluk levent'in bayramda çıkacak olan çiçeği burnunda albümü.. şimdilik dikkat çeken parçalar, serhan kelleözü bestesi olan, sevgi üşümez parçası, kürdi, bazı günler, şehrimden şehrine ve bir zamanlar rüzgar'ın bestelediği zifiri parçası, şansı bol olsun.
  • albümün ilk video çalışması bir zamanlar rüzgar'ın seslendirdiği zifiri'ye gelmiştir.. umarım tüm müzik kanallarında yayınlanır. öyle ki sevgili haluk levent, sırf anadolurock tınıları barındırıyor diye " biz anadolu soundu barındıran parçalara kanalımızde yer vermiyoruz " serzenişiyle kendisinin kliplerini yayınlamayan bir takım pespaye video müzik kanalları olduğunu söylemişti. bu sefer benliğimizi kabul eder, haluk levent'in en çok desteğe ihtiyacı olduğu şu zamanlarda albüm tanımı için bir yarar sağlarlar.

    http://www.dailymotion.com/…eb-com_music#from=embed
  • stüdyo kayıtlarının serdar öztop'un mekanında yapıldığı, albümün düzenlenmesinde yine serdar öztop imzası taşıyan haluk levent albümü.
  • sert bir tavrı olan, mesaj dolu albüm. son zamanlarda suya sabuna dokunan bir rockçı yoktu. bu yüzden saygı duyulması gereken albüm. tabi bence haluk levent'in böyle bir albüm yapmasında son zamanlarda yaşadığı olumsuzlukların da etkisi vardır.
  • uzun bir aradan sonra haluk levent in dönüşünün muhteşem simgesi. tarzını değiştirmemiş pek.. hala dinlediğim de müthiş zevk alıyorum. özellikle 'sevgi üşümez', 'zifiri' ve 'seni görmem lazım' parçaları dinlemeye değer..
  • karagöz ve hacivat.. orhan gazi tarafından öldürülmüştür.

    hacivat ve trakya'da bulunan samakol köyünden demirci ustası karagöz, orhan gazi devrinde bursa'da yaşamış cami yapımında çalışan iki işçidir. kendileri çalışmadıkları gibi diğer işçilerin de çalışmasını engellemektedirler. orhan gazi'nin, "cami vaktinde bitmezse kelleni alırım" dediği cami mimarı, caminin vaktinde bitmemesine karagöz ve hacivat'ı şikayet eder. bunun üzerine bu ikili başları kesilerek idam edilir. karagöz ve hacivat'ı çok seven ve ölümlerine çok üzülen şeyh küşteri, ölümlerinin ardından kuklalarını yaparak perde arkasından oynatmaya başlar. bu sayede hacivat ve karagöz tanınır.

    orhan gazi,babası osman bey’in anısına o dönemdeki başkent bursa’da büyük bir cami yaptırmaya karar vermiş. emrindeki bütün mimarları çağırmış huzuruna. “babam osman gazi’nin anısına güzel olduğu kadar görkemli bir cami yapılmasını istiyorum. en güzel projelerinizi yapın getirin bana.” demiş. kısa bir süre sonra bütün mimarlar en güzel projeleriyle orhan gazi’nin huzuruna gelirler.

    bütün projeleri tek tek inceleyen orhan gazi içlerinden en beğendiğinin sahibi mimarı çağırtmış ve ona kusursuz bir işçilik istediğini söylemiş; “yörenin en iyi ustaların bulacaksın ve en kaliteli malzemeleri kullanacaksın, hiçbir masraftan da kaçınmayacaksın” diye de belirtmiş.

    mimarbaşı birkaç gün içerisinde ülkenin dört bir tarafından en iyi ustaları toplamayı, en kaliteli ve güzel malzemelerin getirtilmesini sağlamış ve sultanın huzuruna çıkmış. mimarbaşı; “padişahım” demiş, “yörenin en iyi duvar, demir, ahşap ustalarıyla en becerikli hat sanatçıları ve nakkaşlarını topladım. inşatta kullanılacak bütün malzemeler kılı kırk yararak seçildi.

    biz hazırız, emir verirsen hemen başlamak isteriz bu kutlu işe” mimarbaşı’nın anlattıklarından son derece memnun görünen orhan gazi, ” mimarbaşı beni çok iyi dinle” demiş. “söylediklerin güzel, hemen başlayabilirsiniz camiyi inşa etmeye ama aç kulaklarını dinle şimdi. bil ki bu camii benim için çok önemli. bu yüzden ,her kim ki inşaatın yavaşlamasına veya işlerin aksamasına sebep olursa o an kellesini vurdururum. şimdi çıkın gidin başlayın camiyi yapmaya.”

    inşaat hemen başlamış tabii ki. mimarbaşı kambur bali çelebi’yi (karagöz) demirci ustası, halil hacı ivaz’ı da (hacıvat) duvar ustası olarak görevlendirmiş.

    bu iki ustayı da işlerini her ne pahasına olursa olsun aksatmamaları için de sıkı sıkı tembihlemiş. karagöz, mektep okumamış ama inşaatlarda ustaların yanında çalışa çalışa iyice ustalaşmış artık işinin en iyisi olarak anılmaya başlamış cevahir birisiymiş. tez canlılığı ve hazırcevaplığı yüzünden sürekli başını belaya sokan karagöz, bu belalardan kıvrak zekasının marifetiyle kurtulmaya çalışırmış. bu belalar artık onun içinden çıkamayacağı bir hal alınca da yardımına en yakın dostu hacıvat koşarmış. hacıvat ise bu yakın dostunun aksine, medrese de eğitim görmüş, her konuda bilgisi olan görgülü ve bilgili birisiymiş.

    karagöz’le hemen her konuda sürtüşse de yine de en iyi dostuymuş karagöz onun.sultan’ın babası için yaptırdığı inşaat çalışmaları tüm hızıyla sürüyormuş. işçiler, ustalar, mimarbaşı camiyi sultanlarının istediği şekilde ve zamanda hazır etmek için var güçleriyle çalışıyorlarmış. mimarbaşı ve ustalar, didişmeleri bütün ülke tarafından bilinen hacıvat ve karagöz’ü de birbirlerinden ayrı tutmak için de uğraşıyorlarmış bir yandan. bu duruma en çok kızanların başında da hiç şüphesiz can dostu hacıvat’la didişemeyen karagöz geliyormuş. gözünü kestirdiği hacıvat’a mimarbaşı’nın yanında sokulamayan karagöz, mimarbaşı’nın malzeme almak için şehre gitmesini fırsat bilmiş ve yanına sokulmuş hacıvat’ın. hacıvat can dostunu yanında görünce sevinmiş ve ona dönmüş demiş ki;

    - şuh levendim, şuh pesendim hoş geldin
    - şule levendim, turp dikenim hoş geldin diye karşılık vermiş karagöz.

    hacıvat karagöz’ün huyunu bildiği için kızmamış ve yine güleç yüzüyle konuşmuş;

    - şuh levendim, şuh pesendim hoş geldin
    - kehlelendim, sirkelendim, boş geldim.
    - samur kaşlı, ok kirpikli hoş geldin
    - salak kaşlı, bok kirpikli boş geldim
    - yusuf-ı beytül hazenim hoş geldin
    - yasef’im, bitli avramım boş geldim
    - ahu gözlüm, inci dişlim hoş geldin
    - ayı gözlüm, kazma dişlim hoş geldin

    hacıvat ile karagöz böyle birbirleriyle atışırlarken bütün diğer işçiler de başlarında toplanmış onların bu keyifli ve eğlenceli didişmelerini izleyip eğleniyorlarmış.inşaattaki bütün işçi ve ustaların en büyük eğlencesi haline gelmişler zamanla. artık ne zaman mimarbaşı inşaattan ayrılsa hacıvat ve karagöz birbirleriyle atışmaya başlar hale gelmişler. diğer bütün çalışanlar da etraflarında toplanıp onları izlermiş. onlar atıştıkça izleyiciler kendilerinden geçer ve bütün yorgunluklarını unuturlarmış. günlerden bir gün padişah babası için yaptırdığı caminin inşaatını kontrole gelmiş.fakat inşaatın istediği hızda gitmediğini görünce keyfi kaçmış ve hemen mimarbaşını çağırtmış.

    mimarbaşı, padişahın caminin inşaatı konusundaki hassasiyetini bildiği için de korkmuş.

    padişaha demiş ki ” sultanım nedendir bilmem ama ben malzeme almak, veya başka bir iş için inşaattan her ayrıldığımda işler yavaşlıyor. bunun sebebini en yakın zamanda öğrenip gereken tedbirleri alacağım.

    ” orhan gazi sinirlenmiş ama yine de sorunun sebebini öğrenip, çözmesi için mimarbaşının istediği süreyi vermiş ona. mimarbaşı bir gün yine “ben malzeme almaya gidiyorum” deyip inşaattan ayrılmış ama hemen yakında bir tümseğin ardına gizlenip işçileri izlemeye başlamış. bir de bakmış ki kendisinin ayrılmasını fırsat bilen hacıvat ve karagöz atışmaya başlamışlar ve bütün çalışanlar da onların bu atışmalarını izlemek için etraflarında toplanmış. mimarbaşı hemen soluğu orhan gazi’nin sarayında almış ve padişahın huzuruna çıkmış. padişaha olup bitenleri ve inşaatın yavaşlamasının sebeplerini anlatmış. bunu duyan orhan gazi çok sinirlenmiş ve derhal bu iki işçinin asılmasını emretmiş.”onlar asılsın ki bu diğer bütün işçilere ders olsun” demiş. padişahın emri derhal yerine getirilmiş ve hacıvat ve karagöz çalıştıkları inşaattan apar topar alınarak asılmışlar hemencecik. padişahın bu kararı inşaatta olduğu kadar bütün şehirde de büyük bir üzüntüyle karşılanmış. insanlar merhametli, şefkatli, halkı ve ulemayı seven padişahlarının böyle bir şey yapmasına çok üzülmüş ve her taraftan bu hoşnutsuzluklarını hissettirmişler padişaha.

    orhan gazi de kısa bir süre sonra hatasını anlayıp vicdan azabı duymaya ve yaptığı bu yanlışa üzülmeye başlamış.

    padişahın bu üzüntüsünü gören şeyh kuşteri adındaki uleması sultanının üzüntüsünü hafifletmek için kendince bir yol bulmuş o anda. başındaki beyaz sarığını çözen şeyh kuşteri sarığını açarak mum ışığının önünde germiş. ayağından çıkardığı çarıklarını da kukla gibi kullanarak sarığın arkasında hacıvat ve karagöz’ün atışmalarını taklit etmeye başlamış:

    hacıvat: hasretinle beni koyup gidenin, hoş geldin.
    karagöz: hasta iken turşu suyu içenim, boş geldin
    hacıvat: gel karagöz, gidelim göksu’ya yiyelim dolma.
    karagöz: sümüklü burnumu ye de, namerde muhtaç olma..

    http://tr.wikipedia.org/wiki/karagöz_ve_hacivat

    http://www.forumdas.net/…goz-neden-olduruldu-20691/
hesabın var mı? giriş yap