• car, cam and the kankas isimli trans-tandansal türkish b(ü)lend grubun usta marakasçısı . . .
    kendi hayatını da benim hayatımı da "life is suffering" gibi bir mottoyu bir çırpıda ve o kurbağa şamil gülümsemesiyle söyleyerek kısaltan bir adam . . . ondan kralı bir kral edward'dır . . . genelde gözümde, bir bok topağına sıkı sıkı sarılmış bokböceği gibi aşağılara yuvarlanırken kendini de etrafını da boka bulayıp daha büyük bir bok topu oluşturan bir varlık olarak canlanıyor . . . her seferinde kısır döngüyü yeniden keşfederek tevekkülün konforu içerisinde demir aldığı limana, aynı yerlere doğru yeniden yola çıkmak üzere geri dönen bir kaptan . . . pil ağbi, forbeydın ağbi, kurbağa şamil ve erol matar gibi tuhaf hayali tayfası eşlik ediyor genelde kendine . . . akşam yemeklerinde artık ekmek yerine acıbadem kurabiyesi yiyormuş . . . bu aralar bir aslı gibidir kopyası . . .

    bir gün sike sürülecek akıl bulursa benle paylaşmaya söz vermiş lavanter kolonyası . . .
    (bkz: sike sürülecek akıl geldi)
  • zıpır mı zıpır ,kıpr mı kıpır ordan oraya bi pire misali etrafta dolanır .her turlu aktiviteye dahil olan ,bu insan;,karaları kendine dar bulup okyanuslara acılmaya karar verir,aylarca gezer maceralar yasar, sonra topraklarına geri doner ,dostlarını etrrafına toplar ve maceralarını anlatır,oyle bi anlatır ki maceraları dostları da yasamıs gibi olur.cok sevecendir , super gulen insandır . ayrıca bonkordur ,cep telefonu bile verir .bazen tutamaz kendisini,filmler ceker,muzik yapar,gemi surer .. geceleri siyah bi pelerinle caddelerde gezer ....
  • kafamdaki 1500 soruya hiç sıkılmadan cevap veren, bilgili, denizci yüce zat.
  • hayatın anlamını şu aralar ingilterede master yaparak arayan, ulvi zat-ı muhterem, usta yönetmen, değerli fikir adamı.
  • (bkz: özel kalamış lisesi) 1998 senesi mezunlarının mum töreni nde - kurallara en uygun giyinen, en tertipli erkek öğrenci - ödülünü almaya hak kazanmış sınıfımızın medar-ı iftarı, yaşam sevincimiz.
  • ingiltere'ye gittiginden beri kadıkoydeki bulusmalarda yoklugunu hissettigim dostum.
  • gerçekten özlediğimi farkettiğim kıymetli ekürim.
    sana buradan boklama tadında bir akrostişle seslenmek istiyorum.

    karla uyanan bir istanbul sabahında
    amacımıza ulaşamadan göçüyoruz
    pupa yelken diyivermiş denizci
    tedrici olarak yol aldıktan sonra
    arka fonda çalan rocky müziği
    nasıl gaza getiriyor ofisteki herkesi
    kim derdi ki bir tanem ayrılacağız
    otellerin soğukluğunda
    seven ne yapmaz demiş gamlı şair
    takati kalmamış miskin yazarlara
    indiana jones bile yetersiz kalır
    kahpelikle yaşayan bizanslılara
  • aslinda londra'da kalmasini istememin tek sebebi, her kendisine gittigimde gitarini calabilecek olmayi istememdi...

    kulliyen yalan!

    hayallerimin sehrinde iki kelam edecek, ettigime de degecek iki vatadasimdan biriydi.

    anladik ozledin istanbul'u, master da makaraya sardi ama,

    bok vardi be gidecek!

    *
hesabın var mı? giriş yap