*

  • eskiden büyük ve eski bir kale kapısı varmış. on tane güçlü asker menteşeleri paslanan kapıyı zorla kapatır açarlarmış. bir gün yaşlı bir bilge paslı menteşelere birer damla yağ damlatmış ve kapı o günden sonra kolaylıkla açılır kapanır hale gelmiş. sevgi de işte o bir damla yağ gibidir.
  • kalenin en zayıf noktası
  • yaşar kemal'in kimsecik üçlemesinin 2. romanı.

    "düldül dağına gün vurmuş, çırılçıplak dağın pembe moru bol ışıkta buğulanıyor, karlı doruğu yalp yalp ediyordu" şeklinde buram buram yaşar kemal kokan çukurova betimlemeleriyle bir solukta okunur. balkımak, yalbırdamak, feldirdemek, menevişlenmek, ipilti gibi kelimeleri lugatıma sokmuştur. yağmurcuk kuşu'nda da öyleydi. yarpuzlu pınarlarda yunmuş gibiydi. macera devam ediyor. salman'ın gelmişini geçmişini sikecek bir babayiğit aranmaktadır.
  • kimsecik üçlemesinin 2.si.

    güzel kitap.

    insanın, çocukluğun, çocuk kalbinin kitabı.
    yanık bir kitap.

    sürprizbozanlık yapmamak adına başka birşey diyesim yok. fakat öyle bir kitap ki; üçlemenin 3. son kitabını okumamış birisi olarak, son kitap için içimde hüzünle karışık büyük bir merak var. buraya kadar soluksuz okutan, alıp götüren bir roman.
hesabın var mı? giriş yap