*

  • uzerine sarimsakli yogurt dokulup yenilebilen super dolma ce$idirir.
  • onume koyuldugunda sadece icini yemekten hoslandigim yemek turu. ayrica sisman kadinlari tarif ederken kullanilan bir tabir.
  • kabak dolmasıyla ilgili kafamda yer eden işte şudur:
    hayatımın bir döneminde (ki bu dönem ilk gençlik çağlarıma tekabül eder) almanya'nın güney sınırına yakın şirin bir kasabasında, bir ailenin yanında kalmıştım. daha gittiğim ilk gün, beraber yediğimiz ilk yemek idi. başka ne yedik hatırlamıyorum, ama yemeğin bir aşamasında evin annesi (ki adı waltraud'du, bu isimde tanıdığım tek alman, tek insan) sofraya kabak dolması getirdi. fakat bu kabak dolmasını alışık olduğumuz kabak dolmasından ayıran bariz bir fazlalık vardı: üzerindeki ipler. evet, kabağın içini oymak yerine direk ikiye bölüp sonra iplerle dikmeyi tercih etmişti evimizin annesi. ben şaşkınlık içinde bakarken mutfak makası dedikleri bir aletle (küchenschere; biliyoruz ki almanca'da her şeyin bir adı vardır) ipleri kesti ve biz yedik o fantazi kabak dolmasını.
    ama ben yine de bütün almanlar böyle yapar kabak dolmasını diye genellemekte zorlanıyorum, çünkü waltraud teyze'miz çok sevdiğimiz ama mutfak alanında gerçekten çılgınca başarısızlıklara imza atan bir insandı (örneğin pasta yapar, yaptığı pasta dağılınca oluşan kütleyi bir kasenin içine atar, o şekilde servise sunardı; aynı zamanda su kıvamında vişneli dondurmanın da mucidiydi).
  • tanrinin; biber dolmasinin biberden kaynaklanan dezavantajini kabakla telafi etmeye cali$masiyla ortaya cikan yemek. (bkz: deneme yamulma)
  • oyulmus icinin daha sonra mucver, kabakli borek gibi lezzetli yemeklerde kullanildigi, onemli bir dolma ve hatta bereketli bir yemek de denebilir.
  • kel kel kendine gel diye bir şarkı.
  • kabağın içi oyulup, pirinç + kıyma ile hazırlanan iç malzemesi ile doldurulmak sureti ile yapılan bu yemeği hiç hazetmem.
    hikaye 1982 senesinde cereyan etmiştir. özel murat anaokulu'na gitmekte olan bendeniz, belirtilen tarihte henüz 4 yaşında uslu mu uslu bir çocuk olarak öğle yemeği masasına oturmuş bulunmaktaydım. yemek dağıtan kadının elindeki tencere iğrenç kokular salmaktaydı. benim tabağıma da koydu. ben de yemiycem dedim. yiyceksin dedi, yemiycem dedim. baya bi inatlaştık. o diğer çocukların tabağına da koydu. döndü geldi benimki hala tabakta duruyor, herkes bitirmiş hatta öğle uykusu'na yönelmiş, ben dahil 7-8 kişi kalmış masada. kadın "hala yemedin mi sen" dedi. ben de "yemiycem" dedim. psikopat karı, kepçeyle tabağımdan aldığı kabak dolmasını kafama koydu ve bir tane de indirdi kafama kepçeyle. anaokulu özel ya, müdiresi, hemşiresi falan başıma toplandılar, ben bütün şirretliğimi takındım, ortalığı yıkıyorum dokunmayın kafamda kalacak o diye. akşama kadar dokunamadılar, annem işten çıkıp geldi ve o halimi görünce, babamı aradı. babamda oraya geldi ve biz ailecek anaokulunu yıktık. annem bütün eşyalarımın toplanmasını istedi ve o anaokulundan ayrıldım. velhasıl şu anda af buyurun öküz kadarım, hala ağzıma kabak dolması koymam.
  • ziyadesiyle kabak tadı veren nesne.
  • daha sonra pişirmek için hazırlayıp derin dondurucuda bekletmemek gerekiyor. kabaklar pişerken kabak olmaktan çıkıyor. yüzeyi düz, içi sulanmış kabuk haline geliyorlar. kokusundan hiç bahsedemeyeceğim bile.*
  • bugün yaptığım yemektir içi de mücver olarak değerlendirilir genelde ve ben de bu genel prensipten geri durmadım. içini de mücver yaptım. * *
hesabın var mı? giriş yap