• bon jovi'nin crush albümünde yer alan ancak toronto'daki konser kaydı ile one wild albümünde daha iyi yorumlanmış şarkı.

    hey, man, it's been a while
    do you remember me?
    when i hit the streets i was 17
    a little wild, a little green
    i've been up and down and in between
    after all these years
    can you believe i'm still chasing that dream
    but i ain't looking over my shoulder

    i like the bed i'm sleeping in
    it's just like me, it's broken in
    it's not old -- just older
    like a favorite pair of torn blue jeans
    this skin i'm in it's alright with me
    it's not old -- just older

    it's good to see your face
    you ain't no worse for wear
    breathing that california air
    when we took on the world
    when we were young and brave
    we got secrets that we'll take to the grave
    and we're standing here shoulder to shoulder

    i like the bed i'm sleeping in
    it's just like me, it's broken in
    it's not old -- just older
    like a favorite pair of torn blue jeans
    this skin i'm in it's alright with me
    it's not old -- just older

    i'm not old enough to sing the blues
    but i wore the holes in the soles of these shoes
    you can roll the dice 'til they call your bluff
    but you can't win until you're not afraid to lose

    solo

    well, i look in the mirror
    i don't hate what i see
    there's a few more lines staring back at me
    the nights have grown a little colder
    hey man, i gotta run
    now you take care
    if you see coach t. tell him i cut my hair
    it's been all these years
    can you believe i'm still chasing dreams
    but i ain't looking over my shoulder

    i like the bed i'm sleeping in
    it's just like me, it's broken in
    it's not old -- just older
    like a favorite pair of torn blue jeans
    this skin i'm in it's alright with me
    it's not old -- just older
  • yaş ilerledikçe daha manalı gelen, daha gaza getiren, 'yaşlılık neymiş dedirten' bon jovi şaheseri.
  • bon jovi’yle 90'ların başında çocukluğunu yaşamış çoğu bon jovi seven insanın yaptığı gibi it’s my life ile tanıştım. it’s my life, crush isimli bon jovi albümünde yer almaktaydı. dönem itibariyle sahip olduğum yaklaşık 14kbps’lik bağlantı sebebiyle gidip o albümün kasedini almıştım. içindeki güzel şarkılar sonucu bon jovi’nin diğer albümlerini, albümü almamı takip eden 7 sene içinde araştırdım, bulabildiğim her materyali izledim/dinledim. daha sonra, öss’ye hazırlanırken one wild night: world tour isimli bon jovi’nin konser kayıtlarını içeren albümde just older kulağıma çalındı. ilk başlarda normal bir bon jovi şarkısı gibiydi. hareketli başlayan, ortaya doğru yavaşlayan sonra eski temposuyla biten güzel bir şarkı... neden sonra bir gün şarkının sözlerine bakmayı akıl ettim ve şarkıya olan hayranlığım o an başladı. müzik işinden pek anlamam, o yüzden şarkıda richie sambora’nın, tico torres’in veya alec such’ın performansını değerlendiremem. zira beni vuran şarkının sözleri ve jon bon jovi’nin şarkıyı söylerken şarkının sözlerine uygun olarak ona kattığı havaydı.

    şarkı iki adamla, iki eski dostla, ilgilidir. her ikisi de kendisine uygun olduğunu düşündüğü hayatı yaşamayı seçmiştir. birincisi, aramızdaki büyük çoğunluk gibi normal bir hayat yaşamıştır. belki sıradan bir işi, güzel bir ailesi, mutlu bir yaşamı olmuştur. öteki adam ise, hayallerini takip etmiştir. belki o mutluluğu, sevgiyi veya parayı bulamamıştır; ancak dediğim gibi hayallerinin peşinden koşmuştur. pişman değildir. aynaya bakınca kendisinden nefret etmediğini, aradan geçen bunca yılda değişen tek şeyin yüzündeki çizgiler olduğunu düşünür. ve bu iki arkadaş bir gün karşılaşırlar. şarkı da bu karşılaşmayı anlatır. ikinci adamın, arkadaşına aradan geçen bunca süre boyunca yaptıklarını anlatması, bu yaptıklarından pişman olmadığını belirtmesidir.

    en önemlisi de bu üst paragrafta yazdıklarımın hepsinin kendi yorumum olmasıdır. şarkıya yüzeysel olarak bakacak olursak sadece, hayallerinin peşinden giden bir adamın, başka birisi ile yaptığı bir konuşmayı görürüz. belki de ben, içinde bulunduğum yaşam koşullarından ötürü, şarkıyı bu şekilde anlıyorum, bu şekilde anlamak istiyorum. zira ne bu şarkıdaki hayallerinin peşinden giden adam olabilmişimdir, ne de bu adam gibi hayallerinin peşinden gitmiş, bana kendi hayatımın boşluğunu anlatabilecek bir arkadaşım olmuştur. o yüzden de yıllardır asla sıkılmadan, her daim aynı tadı alarak dinleyebildiğim tek şarkı olmuştur. hem canlı performansı, hem de albüm versiyonu ayrı ayrı güzel kısımlara sahiptir.

    "onca yıldan ve binlerce hatıradan sonra
    ben hala hayallerimin peşindeyim;
    ancak arkama bakmıyorum.
    (...)
    aynaya baktığımda gördüğüm şeyden nefret etmiyorum.
    tek gördüğüm yüzümdeki birkaç yeni çizgi
    ve bir de geceler biraz daha soğuk olmaya başladı."
  • kesinlikle bon jovi'nin en iyi şarkılarından birisidir. arkadan ince ince gelen davul atakları, richie'nin fender stratından çıkan kendine has soloları, jon bon jovi'nin eşsiz yorumu, müthiş back vokaller, bildiğimiz şarkı sözlerinden çok öte, dokunaklı bir hikayeyi şarkının iniş çıkışları ile anlatabilme başarısını gösteren sözler. buyrunuz. kısa metraj bir film gibi..

    http://www.youtube.com/watch?v=jpukimzs360
  • eskiden bunu dinleyip ileride acaba böyle olur mu diye düşünüyordum.

    haklıymışsın bon jovi

    halen aynı arkadaşlarımla birlikteyim,
    aynı yerlerde içiyoruz,
    aynı kıyafetleri giyiyorum,
    yaşlı değilim sadece biraz daha yaşlandım.
hesabın var mı? giriş yap