• (bkz: the cat)
  • ideal kitap okuma/ders çalışma/konsantrasyon fon müziği. özellikle de wes montgomery ile ortak çalışmaları.
  • jon lord'un kendine örnek aldığı muhteşem insan, hammond üstadı. sırf jon lord gibi bir insanın klavye çalmaya başlamasına sebep olmak bile bir insana tapınmam için yeterli sebeptir.
  • 50'li, 60'lı yıllardan sonra, hammond org'un kralı, hard bop'un sultanı, alemlerin şahı bir candamar -niggah- emektar.

    hammond org, jazz müzisyenleri tarafından pek tercih edilmiyorken, jimmy smith sayesinde, jazz'ın vazgeçilmez enstrümanlarından biri olmuş ve bir çok genç müzisyen amcamızın açtığı yoldan ilerlemiş, smith amca'yı kendisine idol bellemiştir.

    james taylor, lalo schifrin, kenny burrell, lee morgan, lou donaldson gibi isimlerle ortak çalışmalar yapmış, emprovizeleriyle her biri üstad olmuş bu sanatçıları bile kendine hayran bırakmıştır.

    bazı albümlerinin aranjörlüğünü lalo schifrin yapmıştır ki, bunlardan biri de, en ünlü albümlerinden "the cat"tir. jazz'ın en güzel, en doruktaki, en leziz yılları diyebileceğimiz 60-75 yılları arasında çıkardığı albümleri, dinlemeye doyulamayan çalışmalar olarak yer etmiştir hafızalarda.

    en kısa yoldan, walk on the wild side: the best of verve years isimli, içinde 25 parça bulunan albümünü tavsiye ederim. 62-73 yıllarındaki eserlerinden seçmeler lalo schifrin'in yönettiği bir orkestra eşliğinde ve jimmy smith'in orguyla yeniden yorumlanmışlardır, sonuç olarak verve dönemine dair müthiş bir albüm çıkmıştır ortaya. dinle dinle bitmez.
  • 15 ekim'deki konseriyle, hiç mümkün olmayacağını sanırken, kendisini canlı dinlemek gibi bir rüyaya kavuşacağım nasipse, bir rüyada buluşacak jazzsiver türg insanı.

    akbank caz festivali organizatörlerinin en büyük kıyağı.
  • dün gece quintetiyle ankara'da harika bir konser vermiş olan, anakha ile bizi kendimizden geçirten caz sanatçısı.
  • 13 ekim 2003 tarihi itibariyle hastası olduğum hammond org üstadı, bütün quintet mükemmeldi konserde* ammavelakin şu diyalogdan sonra seçenek kalmamıştır bizlere:

    "the next song is an old one, back from the nineteen sixty...eerr....eerrr....eerrr....damn, i'm seventy five..."
  • performanstan sonra 3-4 dakika boyunca salonun yarısının aynı keskin ritmde alkış tutmasına kulak asmayıp bis'e çıkmayıp bizi üzmüş bir dededir aynı zamanda.
  • 75 yaşındaki yaşayan efsane. görme şansına da nail olduk bin şükür. güler yüzlü şeker dayılardı. görünüş itibariyle zenci orkestra biblolarına benziyolardı. hepsi muhteşem çaldı. ama en çok davulcuya bayıldım. o nasıl bi groove'dur öyle. şarkıyı da muhteşem söyledi.
  • 1,5 saat değil 3 saat kalsaydı bile dinleyebileceğim harika insandır/gruptur/beşlidir. ayrıca o bateriste baba demek istiyorum.
hesabın var mı? giriş yap