*

  • hayatın her alanında yaptıklarıyla (ama iyi ama kötü, genelde iyi manada) öldükten bile sonra kendisinden , eserinden bahsedilen kişilere denir.
    ayrıca tarih, edebiyat ve biyografi dalında hazırlanan harika bir televizyon programı adı olur.
  • unutulmayanlardır.
    (bkz: iz bırakanlar unutulmaz)
  • keskindirler. acıtırlar. fiziksel keskinliğin yanısıra, o insansa söz konusu olan,sözlerini bileyip de karşınıza çıktıysa bir de; künt darbeler için yalvarılabilir.

    en kötüsü ise umursamazlığı keskin olanlardır. yumruk atsa daha iyi dedirtir. bıraktığı iz iki yıl yedi ay da geçmiş olsa kaybolmaz, sindirir, bitirir.
  • (bkz: aşk)
  • ortaokul arkadaşım mustafa süha'dır.
    mustafa süha, biraz mal bir herifti.gereksiz ve ani sululuklar yapıp, hocaları deli eden bir öğrenci portresi çiziyordu.

    yine günlerden birgün, münazara olayının gerçekleşmesi için gruplara ayrıldık.şans bu ya, mal süha bizim gruba düştü.

    sıralar tahtanın önüne birer birer çekildi.herkes konusunu en iyi şekilde ifade etmek adına iyice çalışmış ve kendinden emin görünüyordu.süha da öyleydi aslında.

    bizim gruptan cem ve ben konularımızı normal bir şekilde anlatmıştık.ve sıra mustafa süha'da idi.

    konuyu güç bela, ancak sonsuz bir ciddiyetle ifade edebilmiş süha, güvenle sınıfı süzdü ve soruları beklemeye koyuldu.sınıftan yeterli ilgiyi göremeyen tarih hocası, süha'ya bir soru sordu.

    - ekonomik alanda yapılan devrimlerden biri de, aşar vergisi'nin kaldırılmasıdır.atatürk bunu niçin yapmıştır?

    (süha durur.sınıfı süzer ve o ahmakça gülümsemesi yüzünde yeşermeye başlar.)

    - ''atatürk bu verginin kendisini aşacağını düşünmüş olabilir'' der. ve hayalgücümün sınırları dışında saçma sapan bir kahkaha patlatır.

    sınıf, süha'nın verdiği salak cevabın ve o patlayan anlamsız kahkahanın şokunda iken, hoca çoktan delirmiştir ve süha'ya ''ahmakoğlu ahmak...reziloğlu rezil...'' şeklinde saçma hakaretler savurup,müdürün odasına yollar.

    o kadar siniri bozulmuştur ki, bizleri de(diğer grup dahil) dışarı atıp, sınıfta ağlamaya başlar.

    süha, hocanın özel isteği ile 1 ay tarih derslerine girememekle cezalandırılmış ve bu günden sonra sınıfta münazara'nın ''m''si ağıza alınmamıştır.

    (bkz: bu da böyle bir anımdır)
  • (bkz: bok)
    (bkz: bok at izi kalsın)
  • hiç unutulmazlar. geçmiş zaman. bir akşam işten erken çıkıp eve geldim. arabadan hiç inmedim, eşime telefon ettim, o zamanlar henüz üç yaşında olan kızım pınar’la beş dakika içinde indiler. arabaya bindiler ve ben hareket ettim. hareketimle birlikte sokaktaki bir kadının feryadını duydum ve frene bastım. inanın tekerler bir tur bile yapmamıştı. eşimle birlikte şaşkınlıkla etrafımıza bakınıyoruz ne oldu diye. kadın arabanın altını gösteriyor. telaşla indim, bir kedi ve üç tane yavrusu ve yavrunun bir tanesinin ezilmiş kafası. manzarayı görünce içim cız etti. anne kedi yavrusunu patileriyle ittirmeye çalışıyor. beni görünce dehşetle açılmış kocaman gözleriyle sanki ta ruhumun derinliklerine baktı. öylece kalakalmışım, iki gün ağladım, her aklıma geldiğinde de hala gözlerim dolar.
    yüreğimi yakan o “cız” sesini ve anne kedinin dehşet dolu bakışlarını hala tüm sıcaklığı ile hatırlarım.
  • çoğu zaman karmaşık olandır.
    "göz açıp kapayana kadar anlaşılan bir şey, genellikle iz bırakmaz."*
hesabın var mı? giriş yap