• sefalar getirmiş bir tarih meftunu. zat-ı şahanelerini ilk tanıdığımda sadece üstad diyebilmiştim. o bilginin, görgünün altında ezilmemek adına, üç beş kitap bile karıştırmıştım meclisine alınabilmek için. şaka bir tarafa sunt lacrimae rerum ekolünün osmanlı şubesi, her ne kadar birçok mecliste aimez vous brahms karşısında ıkınsa da, büyük bir adamdır. nevî şahsına münhasır olduğuna vurgunun pek anlamsız olduğu, bu alemde elbet ses getirecektir, yeter ki bezmesin; bezgin bekirlerden kim kaldı...
    (bkz: tempus fugit)
  • koltugunun altindaki karpuz* lari sayamadigim marifetli kisi. bakalım yazmaya ne zaman vakit bulacak.
  • (bkz: ittib)
  • 1. bolum
    simdi soyle, bu ittip beyefendiyle tanistigimiz aksami hatirliyorum, pek sevgili bir dostumuzun dogum kutlamasiydi, gec kalip da kendisine ayrilan yerin hemen yamacimda oldugunu gorunce yuzune yerlesen dehset ifadesini asla asla asla unutamayacagim herhalde. kurtulmak icin cok cabalamisti, onu da hatirliyorum, gozucuyla baska masalara bile bakiyordu, oralarda oturacak yer bulunur mu diye... kisa keseyim, sonunda oturmak zorunda kaldi. pisman oldu mu, bilmem. olmadigini umarim. fakat ben kendisini tandigima cok memnunum, belirteyim isterim.

    2. bolum
    tahmin ediyorum cok cirkin buldugu bir binanin besinci katinda her karsilasmamizda cantasindan cocuklugundan, gencliginden kalma birtakim kitaplar, kagitlar, fotograflar, yazmalar cikarir; nasil bu kadar genc gorundugune hayret ettirir. [bu bolumu daha uzatirdim da, 1'den kisa, 3'ten uzun olmasi gerek, kesiyorum o yuzden.]

    3. bolum
    alakasiz olarak "bazi dillerle peygamber devesi anlamina gelen kelime" seklinde yapabilecegim bir tanim, verebilecegim bir ornek cumlesi de yazayim hemen suraciga.

    [bu uc bolumu dik acilarla [d]okudugunuzda ortaya en ekoselisinden bir entari cikacaktir, cikmalidir, oyledir]
  • (bkz: itkib)
hesabın var mı? giriş yap