• hayatında istanbulla ilgili üç kitap okumamış/okuduysa da totosundan kavramış gerizekalıların sıçtığı tespit.

    ek soru: hangi türkler?
  • zaman zaman yaptığım tespit: (bkz: karadeniz mahallesi/@patavat)
  • her şeyden önce kültürler arası ayrım yapmayı doğru bulmuyorum. istanbulun en büyük özelliği batı-doğu arasında sentez bir kültüre sahip olmasıdır. bu şehir bir tarafında okunan ezanıyla, sema ayiniyle, diğer tarafında pera kültürüyle, batının sanatsal aktiviteleriyle güzel. ikisinden birinin eksikliğini düşünemiyorum bile. öyle olmasaydı istanbulun diğer avrupa şehirlerinden ne farkı kalırdı ki.
  • sadece türk deyip sınıflandırılmaması/sınırlandırılmaması gereken gerçektir. türk değil, sen, ben, biz hepimiz yaptık.. şehirleşme adına heryeri gecekondu, tarzı olmayan binalar, dışı boyanmamış sıva halinde binlerce bina ile doldurduk.. bizden sonra gelecekler bize bunları mı bırakabildiniz ancak diye ne deseler yeri değil midir?.. ayasofya, süleymaniye, topkapı, dolmabahçe, çırağan.... son yüz yılda yapılmış ve vay be dedirtecek bir tane bina/yapı sayabilecek var mı bana istanbul'da? bir ülkenin mimarisi bu kadar mı kısır, amaçsız ve anlamsız olur... bir tane ya bir tane sayın diyorum...koskoca cumhuriyetin, neredeyse yüz yıl olacak, tek yapabildiği mimari eser anıtkabir midir?? ikincisi yok mudur? varsa söyleyin ben de bileyim...
  • tarih bilinci olmayan bir zihniyetin ürünü olan söz dizisi.
  • yunanlar haric hic kimsenin iddia edemeyecegi fikirimsi.

    insanlar bazen oz malligi, oz elestiriyle karistiriyorlar. istanbul'u bastan asagiya yeniden projelendirip islah eden turklerdir.

    tarih bilmiyorsan erbabindan ogreneceksin. buyrun sizi halil inalcık ile ilber ortaylı'nin yaptigi tarih dersleri programinin istanbul konulu bolumune alalim.
  • istanbulun başına gelmiş en kötü şey cehalettir. cahil yöneticilerdir. şehir planlamasından, ekolojiden, jeolojiden, yapı denetimden anlamayan yöneticilerin yönetimi altında olmasıdır.
    17 milyon nüfusu taşımak için her gün kondurulan bilmem kaç katlı şekilsiz, yaratıcılıktan uzak, güvenlikten yoksun binalardır.yetersiz ana yollar, gezi ve yürüyüş parklarının, en önemlisi sağlıklı bir habitatın olmamasıdır istanbulun başına gelmiş en kötü şey.

    ayrıca istanbulun başına gelmiş en kötü şey her fırsatta kendi milletini kötüleme alışkanlığı edinen gençlerin olmasıdır. bu topraklarda yetişip bu ülke ile karakterize olmuş daha sonra da bu milleti kötülemeye çalışan insanlardan daha elim istanbula hiç bir şey yapılmamıştır bence.
  • kısmen doğrudur. öncelikle;

    (bkz: türkiye'den tiksinmek)
    (bkz: #33833744)
    (bkz: türkiye'de yaşamaktan nefret etme sebepleri)
    (bkz: bombalı saldırılara alışmalıyız diyen bakan)

    şimdi bunlar ayrı. ama dolaylı yoldan etkiliyor.
    istanbul belki de dünyanın belki de en güzel şehri. idi. ama istanbul, türk halkı nasıl mutlu mesutsa öyle. bana kalırsa istanbul sadece köyden hallice bir yer. neden? yollarından, binalarından, çarpık yapılaşmalarından dolayı. doğru dürüst kullanılsa dünyanın en harika şehri olabilecek istanbul son derece kötü ve acımasızca kullanılmaktadır. misal binalara bakın, mesela kadıköy'ü örnek alalım. dünya'nın en güzel semti olabilecekken sadece ismi ve sıcaklığı ile ayakta durabilmekte. bu da birşey tabii ancak objektif bakarsak, iğrenç. görünüş olarak değineyim; rıhtımdan söz edersek binaların rengi bir acayip, binaların boyları bir acayip, boylar eşit değil, çatılar farklı, bazıları yamuk vs.

    sadece kadıköy değil tüm anadolu ve avrupa yakası bu şekilde. gelir düzeyi düşük olduğu için insanlar kötü binalarda oturmak zorunda kalıyor, köyden kente müthiş bir geçiş var hala, kötü binalar da çirkinleştiriyor görünümü. yeni apartman daireleri ise merkezi bölgedeyse minimum 600 bin dolardan başlıyor satın alması. dolayısıyla bir çelişkidir aldı başını gidiyor. emperyalist manyağı değilim, ancak batılı ülkelerin şehirleri ile karşılaştırdığımızda istanbul'a batılı demek tek kelimeyle aptalca olur. diyeceksiniz ki "çünkü onlar emperyalist, bizde de o kadar para olsa bizde şehirlerimizi ihya ederiz ". bende derim ki zimmete geçirmek, orduya harcanan paralar, gereksiz otellere harcanan paralar, eşşek yükü ile ödediğimiz vergiler.

    berbat bir yapılaşmanın içine herif gelip dikiyor hilton'u, ayıp oluyor. dengesiz oluyor. koyuyor bilmem ne tasarımlı rezidansları, 3 metre ötede gecekondu var.

    apartmanların çoğu da gecekondunun üzerine dikme apartmanlar. sonra neden depremde çok kişi ölecek.
    istanbul batılıysa, ya köy kültürünü kaldır ya da batılı değil bildiğin büyük anadolu köyü de. ki bence modern olmaya çalışıp eline yüzüne bulaştıran bir köy istanbul.

    şehir planlaması bu yönde olunca, curcuna çıkıyor tabii. misal kadıköy-kartal metrosu bitirdi kadıköyü. iğne atsan yere düşmez hale geldi. metro tabii ki iyi oldu ancak, bu sefer de başka olumsuzluklar çıkarttı ortaya.
    şehirde kayıtlı olarak 14 milyon kişi var. kayıtlı olmayan şekilde belki 20 milyon. her gün trafiğe çıkan yeni araç sayısı sanırım 700 civarlarında idi. diğer yandan köyden kente geçişler de hala artıyor. her sene nüfus 1.6 civarlarında artış gösteriyor.

    yollar, ülkenin utanç sıralamasında üst sıralarda. başta kullanılan asfalt kalitesi tek kelimeyle bok gibi bu bir, ikincisi yolların düzensizliği ve çarpıklığı inanılmaz bir sıkışıklık yaratıyor.
    devlet ise istanbul'a sahip çıkmıyor. bende düşünmeden edemiyorum, zamanında istanbul'u ingilizler fethetse idi acaba şu an ne durumda olurdu bu şehir.
    bir de tabii en önemlisi yazı başında bkz'larda verdiğim gibi insan kalitesi. sen bu şehri ihya edip harika yapsan ne olur, insanının %80'i ahlaksız olduktan sonra. bkz vediğim entry'lerden birinde dediğim gibi yine, "beğenmeyen siktirsin gitsin" mantalitesinde ki insanlar yüzünden de bu böyle aynı zamanda. yemin ediyorum binasız minasız dağ bayır orman çimen ile ağaçların arasında çadırlar kurup yaşasak daha güzel gözükürdü istanbul.

    bir çelişkidir büyüyor.
    (bkz: iki ucu boklu değnek)
  • istanbul'un latin istilasından haberi olmayan kişinin gerçek sandığı tespit.
hesabın var mı? giriş yap