• dostoyevskinin ahlaki tartışmalarını yürütmek için yarattığı, olayların akışında pek de önemi olmayan karakterlerinden bir diğeri. dostoyevski, kısa bir süre sonra veremden ölmeyi bekleyen bu gencin itirafnamesi olarak yazdığı metinde bazı ahlaki meseleleri tartışır.yeraltından notlarda olduğu gibi burada da hastalıklı düşünceler içinde kendini yargılayan bir insan buluruz. birkaç hafta sonra öleceğini bilen ippolit insanların yasalarının ona hiçbir şey yapamayacağını, en ağır cezaları olan idamın bile onun elinden hiç bir şeyi alamayacağını, birini öldürse ya da hırsızlık yapsa onu neyin durdurabileceğini sorar. dinin ve tanrı düşüncesinin gerekliliğini ve insanların hayatını düzenleyişini sürekli vurgulayan dostoyevskinin bize verdirmeye çalıştığı cevap bellidir herhalde...
  • olayın akışında "önemli" gibi gözükmese de..önemlidir..şöyle ki..dostumuzyevski bize güzel bir aşk masalı anlatırken.."ey okur..yine beynimde karıncalar..sorular..şu hikaye bi köşede dursun döneriz ona..ama sen okumayı sevdiğine göre senin hoşuna gider bu sorular..hem aşk nedir ki..biz ruhumuzu kurtaramadıktan sonra..şimdi ben "ippolit" diye veremli bir çocuk kılığına girip ortalığı karıştırcam..sende düşünce yoluyla tartışmaya katıl..hadi bakalım..ruhumuzu kurtaralım nedir bu hayat..nereye yolculuk.." der ve olaylar gelişir..kitabın içinde okurken "dostoyevski" okuyorum dedirten bölümlerdendir bu kopilin itirafnamesi..
  • dostoyevski'nin çoğu karakteri gibi, rus coğrafyasıyla kontrast oluşturmayan beyazlıktaki yüzü, hiç elden bırakmadığı gururu ve hastalıklı tavrıyla tedirgin edici bir roman atmosferine katkı yapar ippolit. karşınızda otursa yüzüne bakmaktan kaçınacağınız, ama dostoyevski'nin feneriyle içine baktığınızda acıdığınız bir çocuk gibidir.
  • bu hasta karakterin toplum ahlakı, genel ahlak ve din konusunda öyle bir noktaya basar ki, eli böğründe dinlemeye koyulur insan. ne kadar gereksiz ve kompleksli de olsa ippolit, görüp geçirmiş bir insan tecrübesine sahiptir; karakterinin kötü yanları bu durumu gölgeleyemez.

    "önlerinde bu kadar uzun bir hayat varken insanların nasıl olup da zengin olamadıklarını bir türlü anlayamıyordum... neydi bu bitmez tükenmez keder bu insanlardaki , bu telaş, bu asık yüz ve onun altındaki kötülük? önlerinde bir altmış yılları olmasına karşın mutsuzlarsa ve yaşamayı bilmiyorlarsa suç kimin? madem ki sağsın bütün güç,erk elinde demektir!"
  • dostoyevski'nin şeytani zekasını yansıtır ippolit. adeta matematiksel bir ispat yapmıştır bununla.
  • rus asıllı torrent paylaşım düşüncesini ip exchange gibi özellikleri ile beraber yaratan hacker'dır. programın ilk ismi terent olmasına rağmen sonradan uyarlanarak torrent olarak değiştirilmiştir *

    (bkz: dünyanın en yüzeysel adamı)
  • açık ara en iyi dostoyevski karakteridir.
  • girdimin üzerinden 5 ay geçmesine karşın bu süreçte üzerine hiçbir şey yazılmamış adam. oysa romancılık tarihinin en geniş tanım havzasına sahip karakteridir trentyev. idealize edilmiş evren uçurumuna düşmeden önceki son virajdır. her öksürüğünde, ölümle son bulan ontolojik argüman bulamacına kendini kusan bir plazmadır. goya'nın varolmuş ve varolacak allahları yiyen satürnüdür trentyev.

    3 ay önceki halime not: gireceğin entry'i sikeyim.
  • sonunda bulunacak olandır.

    kendisine biyografik ilgi duyanlar için:

    kısa hayatı için: moldau
    ölümü için: walkürenritt
    gençliği için: scream
    yine gençliği için: saturno devorando a su hijo
  • dostoyevski'nin bir diger zeki, anarsik, dünyayı sorgulayan karakteridir. yalnızlığın ve terk edilmişliğin vücut bulmuş hali, prens miskin'in karsisina dikilmiş dostoyevski'nin kıvrak zekasının ta kendisidir.

    bu arada dostoyevski'nin hala anlamayı beceremediğim meşhur savı ippolit'in, prens miskin'e yönelttiği soruda karşımıza çıkar:

    “bir gün konuşurken, dünyayı güzellik kurtaracak demişsiniz, bu doğru mu?”
hesabın var mı? giriş yap