• ilk olarak nicole kidman'in oynamasi dusunulen frannie avery rolu meg ryan'a gitti, iyi mi oldu kotu mu gorecegiz.
    ayrica filmde meg ryan'in ciplak sahnelerinin oldugu soyleniyor, "romantik komedi yaratigi" ryan, kabugundan cikma cabasinda ne kadar basarili olmus cok meraktayim.
  • sinemalarımızda fragmanları verilmeye baslayınca tamam meg ryani ciplak görebileceğiz derken sesi solugu çıkmayan film.
  • suresi: 2bucuk saat
    hissedilen suresi: 6 saat civari
    *

    editsel ic hesaplasma>sonradan elbet icim sizladi, meg olsun, jane olsun, ruyalarima girdi. ancak butunun parcalari ayri ayri ilginc veya kaliteli olabilse de butune bakinca mide bulandirici. hem sympathique cdsinde que sera sera sarkisina gelindiginde ileri sarilmasinin da sebebidir bu zanli film. ni$an yuzugunun*o sembolik kullanimi sinir edici olsa da, evliligin kadinlari bir nevi olum cemberine kitledigi iddia etme fikrine kredi vermeden gecmemeli ancak ote yandan da her halukarda filmden cikarken herkesin berbat berbattt diye sesler cikarip kivrandigi gercegini de unutmamali.
  • okadar süre bekledikten sonra kalitesiz bir filmle karşılaştım.
    senaryo fazlasıyla sığ , film gereksiz ayrıntı ve karakterlerle dolu.ayrıca zorlama erotik sahneleride hesaba katarsak ortaya saçma sapan bir film çıkıyor.

    meg ryan ın da yaşlanması içimizi burktu..
    2,5 değil 25 saat olsa genede izlerdim.sonuçta meg ryan için yapmıyacağım şey yok..
    (bkz: sefasını sürdük cefasınıda çekeriz)
  • "bu ya$ta böyle vücut, helal olsun meg abla" diyerek izlenen $ahane film.
  • türkçeye tutku esirleri olarak çevrilen 28 mayıs 2004 tarihinde ülkemizde vizyona girecek olan film
  • jane campion un yeni filmi. kendi halinde bir edebiyat oğretmeni olan frannie nin (meg ryan) en iyi, belki de tek arkadaşı üvey kardeşi pauline dir (jennifer jason leigh). ikisi sırları, yataklarını, seks hakkında benzer düşünceleri paylaşırlar. sık sık gördüğümüz birbirlerine dokunma, sevme sahneleri, lezbiyenlikten çok birbirleriyle olan inanılmaz uyumlarını çok yerinde temsil ediyor. frannie nin arka bahçesinde, kesik bir kadın başı bulununca, cinayeti araştıran burt reynolds bıyıklı giovanni malloy (mark ruffalo), onu sorgular. tabii ki, filmlerde bir erkek bir kadını sorgularsa ne olur, aralarında birşeyler yaşanır. seks ile yoğrulmuş ilişkilerinin etrafı cinayetlerle örtülü olmasına rağmen, katil hakkındaki yoğun şüpheleri bile frannie nin orgazm isteğini durduramıyor. film eksiklerle dolu, klişe yüklü olabilir, ama sadece rüya gibi, puslu görüntüler için bile izlenesi bir film. hele dante den keats e film boyunca karşımıza çıkan şiirler pek bir şukela. hatta hemen birini yazayım:
    "midway along the journey of our life
    i woke to find myself in a dark wood,
    for i had wandered off from the straight path"
    dante
  • gayet sıkıcı ve bayık bir yapım. meg ryan ablamın hatrına gittim ve pişman oldum. bir tek psikopat rollerinin değişilmez elemanı kevin bacon iyiydi. bir de filmin altyazılarını hazırlamış olan arkadaş saolsun bizi yarmayı başardı. altyazılardan bir kaç örnek:
    "barda saksafon çektiren bir adama güvenir miydin?"
    "kukuna parmağımı sokmak istiyorum"
    "bızırını yalarım"

    (bkz: olmamis diyor 10 uzerinden 3 veriyoruz)
  • ilk bir saatini izledikten sonra cd nin takıldığı, asla sonunu öğrenemeyeceğini düşündüğüm yarım kaldığından benim için son derece anlamsız film.
  • meg ryan bu filmle kafamızdaki sevimli , afacan kadın karakteri kötü bir oyunculukla hayal kırıklığına uğratmıştır. soyunmak istiyor, kötü kadını oynamak isteniyor ama hakkını veremiyor maalesef . aslında filminde aynı oranda sıkıcı ve çok klişe oluşununda etkili olsa gerek..
hesabın var mı? giriş yap