• avusturyalı yönetmen ulrich seidl'ın 2014 yapımı belgeseli. avusturya'dan farklı farklı insanların bodrumlarına ışık tutar.
  • bu filmde cok garip sahneler, acayip mide bulandirici detaylar var. sahip-köle iliskisi yasayan bi cift, esini siddet uyguluyor diye bicaklayan mazosist bi kadin, tifil nerd tipli sm'ci bi amca, hitler posterleriyle süsledigi bodrumunda icip icip sacmalayan bi dayi, acayip gercek görünen bebeklerleri karton kutularda saklayip her gün gizli gizli onlarla konusmaya, onlari sevmeye, öpmeye giden bi teyze falan. filmi izledikten sonra salondan cikinca insan afalliyor biraz. sevdim mi sevmedim mi bilemedim ben. cok garip insanlar vardi, bunu diyebilirim sadece. spoiler ibaresi koymuyorum zira pek bi konusu yok, belgesel sonucta.
  • hayal kırıklığına uğratmış olan film.

    hani belki biraz daha şaşırmak istiyordum ama hiç de öyle ahım şahım şaşırmadın, ne bekliyorsam artık .... tuhaftı ama en azından mide bulandırıcı, tiksindirici değil de ne acayip, ne gereksiz insanlar diye içimden offlar çektim. yetişkin insanların ufak tefek sapıklıklarına "tamam ne yapmak istiyorsanız, kiminle yapmak istiyorsanız yapın da bodrumda falan yapın yani evin ortasında ya da benim de girdiğim banyonuzda yapmasanız iyi olur " diyorsunuz. s&m hakkında bir sürü gereksiz bilgi sahibi oldum, allah allah diyip geçtim. ona da peki ....

    filmin tek hoş tarafı, kamera minik sapıklarımıza ilk selamladığında bize boş boş bakıyorlar ... hoş bir düşünce olmuş.

    bir de bu film imdbde belgesel olarak geçmesine rağmen, iksv filmi belgesel film kategorisinde değil, mayınlı bölge filmleri arasına tıkıştırmış. çok da doğru olmamış sanki naçizane.
  • im keller ile seidl kişilerin bilinçaltlarını saklı taraflarını karanlık köşebaşlarını betimleme amacıyla filmi kurgulamis ki amaçsal olarak bakıldığında bu gayet iyi bir fikir olarak duruyor; ama fikirden pratige gecildiginde bu vurgularin ekrana ve dolayisiyla da seyirciye yansitilması filmin başarısını gösteren bir olgu olarak karşımıza çıkar ki seidl ne yazık ki bu yansıtma kisminda sikintiya dusmus. klasik bir anlatı modeliyle filmini ayrıksılıktan öte olanca sıradan bir tonlamayla ekrana yansıtmış. bdsm gibi bir konu bile sıkıcı bir hal alabilir mi evet bu filmde bu kurgu ve anlatım tekniği ile almış. yaratıcılıktan epey uzak ve oldukça yavan bir film im keller. seidl hatırına izlenir mi izlenir ama hepsi bu hatır gönül...
  • fragman, detayli bilgi ve analiz icin link

    türkçe’ye ‘bodrumda’ olarak çevrilen, avusturya yapımı, uçlarda gezinen bir belgesel / film.

    aslında sergilerde görmeye alışık olduğumuz provokatif kısa filmler vardır; sanatçı, alanına bir duyguyu ya da tepkisini tam anlamıyla kustuğu, genelde kendi oynadığı ya da bir oyuncusunun olmadığı kısa video yerleştirmesi ekler. tek başına “anlamsız hareketler bütünü” gibi görünse de sanatçının diğer eserlerinin bütünleyicisidir neticede. bu film de birkaçının kolajı olmuş sanki.

    tüm oyuncuları aşırı kişilikler. bodrum da bu kişiliklerin bilinçaltı. normal hayatlarını nasıl sürdürdüklerini bilmediğimiz bu kişilikler bodrumlarında, bastırdıkları kimliklerini, sakladıkları tüm duygularını, hayat tarzlarını, tercihlerini, nevrozlarını vs kısacası “gizil her ogeyi” yaşıyorlar.
    b kişiliklerinin, karanlık taraflarının yuvası aslında bodrum. normalde de düzenli ve pırıl pırıl tuttuğu evinde başkalarının görmesini istemediği, günlük hayatta sıkça kullanmadığı ya da gizlediği eşyaları atar ya insan bodruma, bu da işin psikolojisini dökmüş bodruma (bilinçaltına).
    peki bu aşırılar günlük hayatlarında nasıl davranıyorlar? toplum normlarına uygun olarak mi?
    ya da bu kişilikler günlük hayatta da aşırı iseler, aşırı olmayan / normal insanların hiç mi bilinçaltı yok? ya da tertemiz mi? hiç sanmam. ancak yönetmen bu soruları cevapsız bırakıyor.

    görseller çok iyi; arka planda kullanılan renkler, kiminde üst üste kutular ile o karmaşıklık, kiminde aşırı bir düzen, vs vs filmin olayını anlatmaya büyük ölçüde yardımı dokunmuş.

    film avusturya’da 2008’de gerçekleşen fritzl olayindan sonra, insanların bodrumlarında aslında ne sakladıklarını sorguluyor. filmden olaya direkt bir gönderme bulamadım gerçi. aynı şekilde türk ve islam karşıtı söylemleri olan adamlar ne alaka onu da bilemedim. gerçi var olanı söylüyorlar (özellikle de müslümanlar hakkında) ama fazla abartarak tüm türkleri genellemiş olmaları can sıkıcı. ama haklılar, doğru söze ne denir.

    film sonunda casting’de fritz lang ismini görünce gereksiz bir heyecana kapılmadım değil. böyle bir filmle alakası olmayacak olsa, üstelik 1976’da sonsuza karıştığını bilsen de “acaba?!” deyip öyle heyecanlanırsın işte, öyle bir üstad lang. filmdeki ise aynı isimli bir oyuncu.

    deneysel çalışmalara açık olmayanlar vakit kaybetmesin. diğer yandan tarza meraklı iseniz bile izlemeseniz de çok şey kaçıracağınız bir film değil. yine de vakit varsa ve değişik bir şey denemek istiyorsanız görselliği hatrına bile izlenebilir.

    ayrıca 2015 istanbul film festivali’nde “mayınlı bölge” kategorisinde gösterilmiştir.

    fragman, detayli bilgi ve analiz icin link
hesabın var mı? giriş yap