• i$adamlari ve sanayicilerden olu$an grup.
  • bir acımasız savaş alanı... yapıp ettiğiniz güzel, yararlı şeylerin hiç takdir görmediği ama hatalarınızın (büyüklüğü hiç önemli değil) hemen işinizden olmanıza sebep olacağı, 'büyük'lerin dünyası.. profesyonellikle egoların çatıştığı, suni oluşumlarla örülü, 'tadından yenmez' garip mekan..
  • (bkz: iş icabı)
  • alt grubunu kokteyllerde kokos karilarini koluna takip puro icen, kulunu de yere silken asiri palazlanmis ex-kucuk esnaflarin, ust grubunu ise asiri palazlanmaktan devlet ebadina gelmis, capraz ortakliklardan marji kaymis bir grup cokuluslu sirketin beyaz yakali plaza aristokrasisinin olusturdugu, bir malin uretimi-alimi-satimi-pazarlanmasi cemberinde ve finans alaninda faaliyet gosterilen paralel evren. varligindan genelde medya vasitasiyla haberdar olur, yaptiklarini iligimizde kemigimizde, cebimizde, cevremzde, girtlagimizda hissederiz. bir nevi gorunmeyen ama varligi bilinen bir boyuttur.
  • yuzde 90'i bir sonraki secimlerde akp'ye oy verecektir.

    seçim sonrası edit: ve zaman beni haklı çıkarıyor.
  • iş dünyası patronların uydurduğu bir içi boş terimdir. reel dünyadan en büyük farkı ise ceplerine girecek paranın miktarında azalma yaşanacağını öngördüklerinde kendi söyledikleri yalana sonunda kendilerinin inanmasıdır. iş dünyası, büyük bir oyunu gerçek gibi göstermektir. bu oyun; çalışanların özgüvenlerini azaltarak köleliklerini sürdürmek üzere yazılı olmayan binlerce kuraldan oluşur. iş dünyası totaliter rejimin kalesidir. soru şudur: çalışan mı olacaksın, çalıştıran mı? her ikisinin kuralları da bir diğerinden masum değildir. çalışan da eninde sonunda var olmak için, farkında olarak ya da olmayarak diğer çalışanlarla rekabet etmektedir. yöneten yani çalıştıran da diğer çalıştıranlarda rekabet etmelidir. rekabetin kuralı ise kazanmaktır. iş dünyası güç kazanma ve bunu kullanma oyununa verilen isimdir.
  • sahtekârlığın, insanlıktan çıkmanın sınırlarının zorlandığı habitat...

    şöyle ki;

    geçen günlerden birinde, bir para taşıma aracı günlük mesaisini bitirmiş bağlı olduğu kuruma doğru geri dönerken bayır aşağı inerken freni patlamış ve bir otobüs durağına girmiş. bu aracın içindeki 2 güvenlik personeli yaralanmış.
    araç 15 yaşında... oldukça eski, 500bin km üzerinde imiş. muhtemelen zordan iş görüyordur.
    kaza yeri aracın sahibi olduğu kuruma yakın olunca kurum yetkilileri kaza haberini alınca hemen olay yerine gelmiş.
    yetkililerden biri yaralı olan güvenlik personelinden kazanın nasıl olduğunu öğrenmeye çalışıyor,
    biri fotoğraf çekiyor,
    diğeri etrafa dağılan silah ve şarjörleri topluyor
    ve bir diğeri de telefonda "merak etmeyin kaza yapan yeni araç değil eski eski, sorun yok" diyor...
    belli ki karşıdaki "yeni araç mı eski araç kaza yaptı" diye soruyor.

    ve yaralı olarak yerde yatan güvenlik görevlilerinin başında da bir kadın... doktor.
    yoldan geçerken görmüş, durup müdahale etmiş... yaralıların durumuyla ilgilenen tek kişi oydu bu olayda...
    gelen şirket yöneticilerinden daha çok düşünüyor yaralı insanları... başından ayrılmıyor...

    işte insan hayatının böyle hiçe sayıldığı, sahtekârlık dolu bir ortamdır iş dünyası...
  • "daima arkanı kolla" platformu.
hesabın var mı? giriş yap