*

  • psikolog, primatolog, etolog frans de waal’in evrimsel olarak birbirlerine en yakın üç kuyruksuz maymun türünün; bonoboların, şempanzelerin, ve iki ayaklı maymunların ortak dünyasını bir solukta okunacak güzellikte anlattığı kitap. ilk cümlesi bir kez okununca unutulmayacak cümlelerdendir:

    “maymunu ormandan çıkarabilirsiniz ama, ormanı maymunun içinden çıkaramazsınız.”

    buyrun bunlar da waal’in bu güzel cümlesinin hemen ardından söyledikleri:

    “bu bizim gibi iki ayaklı maymunlar için de geçerlidir. atalarımızın ağaçtan ağaca atladığı zamanlardan beri küçük gruplar halinde yaşamak bizim için bir saplantı halini almıştır. televizyonda göğüslerini yumruklayan siyasetçilere, gömlek değiştirir gibi sevgili değiştiren dizi yıldızlarına, kimin gidip kimin kalacağına karar verilen reality şovlara doymak bilmeyiz. maymun kardeşlerimiz de güç ve cinselliği bizim kadar ciddiye almasalar bütün bu primat davranışlarıyla dalga geçmek kolay olurdu.”

    frans de waal’e bu güzel kitabı yazdığı için, metis’e bu güzel kitabı yayınladığı için, aslı biçen’e de bu güzel kitabı türkçeye çevirdiği için teşekkürler, kaçayım ben artık.
  • tam adı "our ınner ape: a leading primatologist explains why we are who we are" olan türkçeye "içimizdeki maymun" adıyla çevrilmiş, yazarı frans de waalolan, ilk basımı 2005'te yapılmış olan kitaptır. bir psikolog, primatolog, etolog olan frans de waal, yerkes araştırma merkezi'nde şempanzeler üzerine, san diego hayvanat bahçesi'nde bonobolar üzerine yaptığı çalışmalarda gözlemlediklerini, bulduklarını başka primatologların çalışmalarıyla harmanlayarak anlatıyor. yeri geldiğinde evrime, felsefeye, tarihe girerek maymun akrabalarımızın ve bizim kişiliğimizin oluşumunu, davranışlarımızın nedenini, düşünce biçimimizi vb. karşılaştırarak anlamlandırmaya çalışıyor. ahlak, cinsellik, din gibi hala açıklanmaya çalışılan derin mevzular ayrı başlıklarda incelenmiş ve hepsi multidisipliner bir şekilde, maymun akrabalarımızın ve bizim davranışlarımız karşılaştırılarak yazıya geçirilmiş.
    değindiği bir diğer önemli konuysa, aslında herkesin bildiği akrabamız vahşi şempanzelerin yanında, insancıl akrabamız olan bonoboların unutulması, insanların doğuştan kötü olduğuna inananlar veya öyle göstermek isteyenler tarafından öne çıkarılmamasıdır. bu kitap sevimli akrabamız bonoboların davranışlarını analiz ederken bir yandan da insanın özünde tamamen kötü olduğu düşüncesini çürütür nitelikte.
    http://www.yerkes.emory.edu/…ence/dewaal_frans.html
    https://mobile.nytimes.com/…tps://www.google.com.tr
  • frans de waal'in bonobo ve ateist kitabından sonra okuduğum ikinci kitabı. bu kitapta primat ve şebek kuzenlerimizle olan ortak noktalarımız tartışılmış. frans de waal uzun yıllar primat gözlemciliği yapmış bir yazar. bu gözlemlerini de bu güzel kitapta toplamış.

    --- spoiler ---

    selam olsun sana ey yüce nikkie.

    --- spoiler ---
  • "... yine de bu kıyaslama, sırf bir adım geri atmamızı ve bilmediğimiz bir yönümüzü gösteren bir aynaya bakmamızı sağladığı için bile öğreticidir. bir bonobonun elini tuttuğunuzda başparmağınızın onunkinden daha uzun olduğunu fark edersiniz, kolunun üst kısmına dokunduğunuzda hiç o kadar sert kas görmediğinizi hissedersiniz, alt duduğını çekiştirdiğinizde sizinkinden ne kadar büyük olduğunu anlarsınız, gözlerine baktığınızda en az sizinki kadar sorgulayıcı bakışlarla karşılaşırsınız. büyün bunlar zihin açar. benim hedefim `sosyal hayat konusunda da aynı kıyaslamaları yapmak vedalga geçmeyi sevdiğimiz bu tüylü karakterlerlepaylaşmadığımız tek bir eğilim bile olmadığını göstermek`.

    insanlar hayvanat bahçesinde maymunlara gülüyorsa, bunun sebebi tam da onlara tutulan aynadan rahatsız olmaları bence. yoksa zürafa ve kanguru gibi tuhaf görünümlü hayvanlar da komik gelmez miydi? primatlar hafif bir huzursuzluk uyandırırlar çünkü bize kendimizi acımasız bir dürüstlükle gösterirler..." (metis yayınları, 3. baskı sayfa 47-48)

    insanlarla şempanzelerin atalarının ayrılması, homo australopithecus, homo erectus falan derken kendimi nedense diğer kuyruksuz maymunlarla olan bağlantılarımız konusunda bilgili sanıyordum. yalnız bu kitap bana gösterdi ki uzak bağlantılar ve ayrılıklar konusunda bilgiliyken asıl derin aynılıklar konusunda çok çok bilgisizmişim. mest oldum. toplumsal ilişkilerimizden günlük davranışlarımıza, gerçek ve sahte mimiklerimizden iktidar yapımıza kadar her şeyimiz ortak.

    kitap, yaşayan en yakın akrabalarımız olan daha kavgacı şempanzelerle daha barışçıl bonoboların toplumsal yapılarını karşılaştırıp insanlarda bu iki özelliğin bir arada bulunduğunu ve yalnızca "vahşi" tarafımıza odaklanan okumaların insan ve toplum çalışmalarında hiçbir işe yaramadığını ve yarayamayacağını anlatıyor.

    benim için en etkileyici yeri etiğin orijinlerine olabilecek atıftı. "hakkaniyet" duygusunun kökeninin varsayımsal ortaya çıkışını aşağıda paylaşıyorum:

    "... geniş anlamda hakkaniyetin gelişmesi için ihtiyaç duyulan tek şey başkalarının kin duyacağını önceden tahmin etmek. kötü hisler uyandırmaktan kaçınmak iin mükemmel sebepler var. yiyeceğini paylaşmayan biri beslenme topluluklarının dışında bırakılır. daha beteri kıskanılan bireyin dayak yeme riski vardır. panbanisha'nın arkadaşlarının önünde ayan beyan yemesini engelleyen bu muydu? öyleyse hakkaniyet ilesinin kaynağı olabilecek şeye yaklaşıyoruz: çatışmadan kaçınma...

    mütevazı başlangıçlardan asil ilkeler çıkar. daha azını aldığında kin duymakla başlar, sonra daha fazla aldığında başkalarının nasıl tepki vereceğinden duyduğun endişeyle devam eder ve eşitsizliği genelde kötü bir şey ilan etmekle son bulur..." (sayfa 202)

    şu ünlü "eşit işe eşitsiz ücrete tepki" videosundaki deney de bu kitapta geçiyor.

    yine biraz abartılı bir şekilde evliliği doğal olmayan, babalığı toplumun uydurduğu bir şey olarak gören ben, türümüzün bu şekilde başarılı (yani tüm dünyaya yayılmış ve hatta artık neredeyse evrim ilkelerinden kurtulmuş) olmasının nedeninin "çift-bağı" - çekirdek aile olmasını iddia eden sayfalarda yine mest oldum. (sayfa 110-111)

    bir tek "... başarılı insansıların, çapraz döllenme yoluyla daha az başarılı olanları "soğurmuş" olması kuvvetle muhtemel, bu yüzden de neanderthal genlerinin halen bizde varlığını sürdürüp sürdürmediği cevaplanmamış bir soru..." (sayfa 37) kısmı herhalde kitap 2005'te yazıldığı için böyle. hatırlayamıyorum ama herhalde o zamanlar henüz "modern insan"da özellikle avrupalılarda yüzde 2'ye kadar neanderthal genetiği bulunduğu bilgisi henüz yoktu.

    bir de tabii türkçe'de "ape" sözcüğü bulunmadığından türkçe çeviride şebekler, maymunlar havada uçuşuyor ama bunda da yapacak bir şey yok.

    kitabın "ailedeki maymunlar", "iktidar - kanımızdaki machiavelli", "cinsellik - kama sutra primatları", "şiddet - savaştan barışa", "iyilik - ahlaki hassasiyei olan bedenler" ve "iki kutuplu maymun - denge kurmaya dair" isimleriyle 6 bölümden oluştuğunu da belirteyim.

    sonuç olarak kendilerinden daha küçük çocuklarla oynarlarken pataklamayı fazla kaçırıp da küçüğün annesi tarafından tokat yememek için gülme taklidi yapan ergenlerliyle, evlatlığını beslemeye gitmeden önce arkadaşlarıyla vedalaşan kuif'le, kendisi iktidar için çok yaşlı olsa da kurduğu dostluklar iktidarı değiştiren yeroen'la ve daha niceleriyle sanki bir roman ya da insan toplumu incelemesi okudum. luit'e yapılanlar gerçekten canımı sıktı.
  • kitabı henüz bitirdim. oldukça akıcı ve ilgi çekiciydi. kitabın bölümleri şöyle:

    1. ailedeki maymunlar
    2. iktidar
    3. cinsellik
    4. şiddet
    5. iyilik
    6. iki kutuplu maymun - denge kurmaya dair

    kitabın amacı, insanlara en yakın ırk olan maymun türlerini inceleyerek insan ırkını yeniden değerlendirmek. özellikle şempanze ve bonobo maymun türlerinin tezatlıkları üzerinden insan doğasını anlatması oldukça etkileyici olmuş. son bölüm* ise kitaptaki bütün temaların ışığında bir değerlendirme. bence okunmaya değer bir kitap.

    kitapta bir sürü altını çizdiğim cümle var, ancak bence insan ırkının kendini beğenmişliğini anlatması açısından en iyisi şu:

    "empatinin primat mirasımızın bir parçası olma ihtimali bizi mutlu etmeli, ama doğamızı sahiplenmek gibi bir huyumuz yoktur. insanlar 'soykırım' yaptığında onlara 'hayvan' deriz. fakirlere yardım ettiklerinde onları 'insan' diye överiz. olumlu davranışı kendimize mal etmeyi severiz."
  • daha önce empati çağı kitabını okuyup primatlarla insan düzeni arasındaki bağları bulmada doğal bir yeteneğe sahip olmasına hayran kaldığım frans de waal'in içimizdeki maymun kitabı da temelde empatiye ve empatinin türümüz için tek çıkış yolu olduğunu gösteren iddiasına şempanzeler ve bonoboların dünyasından yüzlerce örnekle açıklama getiriyor. şiddet seviyesi yoğun ama sosyal, ataerkil hiyerarşide paylaşımcı ve sosyal canlılar olan sinirli şempanzelerle (popüler kültür her ne kadar şempanzeleri komik maskaralar olarak tanıtsa da) cinselliği hayatın merkezine alarak hepcinsel yaşamlarıyla uyumu yakalayabilmiş anaerkil barışçı bonobo topluluklarından yani en yakın kuzenlerimizden öğreneceğimiz çok şeyin olduğunu gösteren nefis bir kitap bu. kitap, diğer ana primatlar olan goril ve orangutanları araştırmanın gövdesinden uzak oldukları için kapsam dışına alıyor ve hem tutsak hem de arazide yaşayan şempanze ve bonoboları ele alıyor.

    bu iki maymun türü üzerinden iktidar kavramı ve insana olan yansıması, cinsel hayat tercihleri ve insan ahlakı, iyilik yapma becerisi ve kaçınılmaz şiddet aracılığıyla iki kutuplu maymun incelemesi sunan frans de waal'in kitabı, evrimin akrabalık bağlarında insanın 20. yüzyıldaki sıçraması ve muhtemelen 2040'larda soyu tükenecek olan iki primat türünü son bir gayretle karşılıklı alınacak dersleri ortaya seriyor. insanların tekdüzeliğinden sıkıldıysanız primatların yaratıcı yaşamlarını incelemek adına içimizdeki maymun son derece verimli bir kitap.
hesabın var mı? giriş yap