• hoşgörünün zıddı efendim.. mizaç haline gelmeyiveregörsün... çekilmiyor..
  • (bkz: hor görmek)
  • hoşgörüden esinlenerek oluşturulmuş zoraki bir sözcük. "hoşgörü"nün kapsadığı "bir olaya veya kişiye yönelik bakış açısı" anlamını vermiyor. bu nedenle hoşgörünün tezatı olarak kullanılması pek doğru gelmiyor bana.
  • (bkz: contempt)
  • hoşgörünün karşıtı değil, ikizidir. şimdi burada biri benim x, y, ya da z olmama hoşgörü gösterdiğini söyleyecek olsa cümle içinde kullanarak örnekleyebilirdim. başka zaman artık.

    edit: ya da ben gene de örnekleyeyim, ne olacak ki.

    hoşgören: mehmet sen her ne kadar x/y/z olsan da ben seni/bunu hoş görüyorum. anlayışla karşılıyorum.
    mehmet: anlayışını skym! sen kimsin la göt! ne zaman oraya çıkıp yukarıdan bakmaya başladın da beni hoş görüyorsun?! hoş görüyormuş... it... sigigit!

    ek: ideal olan bu ama kalp kıramam ben, gerçekçi olalım. muhtemelen bunu içimden der, dışımdansa muhatabımı kullandığı kelimeler üzerinde düşünmeye davet ederim.
  • görme bozukluğu, hem yakını hem de uzağı.
  • bir özdemir asaf eseridir; kısa ve özgün anlatımıyla üzerinde düşünülesi bir şiirdir, güzeldir.

    ''senden korktuklarından
    yaptılar yeni bir çan...
    her çaldığında
    bir ürkü perdesi açan.

    oysa
    yapılan
    en yeni çan;
    en eskisinin sesiyle çağıran.

    ben bir çan tanıdım
    beni hep çağıran...
    adı git çanıydı,
    hep bir yol açan.

    gide-gide
    geldim hep kendime.
    bendim hep ben, kendimi
    kovalayan ve kaçan.''
hesabın var mı? giriş yap