• kısaca her tür hizmet ve alışveriş sırasında karşı karşıya kaldığımız durum. ki bu alışverişler lüks olmak zorunda da değil, hayati ihtiyaçlarımızı karşılarken, en doğal ulaşım hakkımızı kullanırken bile müzik dinlemek zorunda bırakılıyoruz. kimse de demiyor ki aga bu nedir.

    (bkz: giysi alırken müzik dinlemek zorunda olmak)
    (bkz: yiyecek alırken müzik dinlemek zorunda olmak)
    (bkz: dolmuştaki müziğin yarattığı geçici travma)
    (bkz: istanbul metrosunda tren gelince çalan müzik)
    (bkz: metrobüs duraklarında müzik çalması)
    (bkz: alışveriş merkezi müziği)
    (bkz: alışveriş merkezi tuvaletlerinde çalan müzikler)
    (bkz: #25165571)

    (bkz: istanbul'da sürekli müzik dinlemek zorunda olmak)
  • gerçekten derin ve önemli bir mevzu. bildiğin bir çeşit mahalle baskısı. eziyet.

    şimdi bütün bu mağazalarda metal çaldığını düşünün.. ne olur? rahatsız olur isyan eder müşteriler değil mi? "kafam şişti ne bu be!!" falan filan.. ama ben bir müşteri olarak çok memnun kalırım mesela. o zaman ben niye sürekli popüler müzik dinlemek zorunda kalıyorum?

    veya serdar ortaç'ı halka açık alanlarda gönül rahatlığıyla çalınabilecek milli şarkıcı olarak belirleyen kriterler nelerdir?

    bir minibüs veya taksi şoförü bilmemne bilmemneses isimli arabesk şarkıcısını veya ne biliyim mesela karadeniz müziğini açınca hemen kınanıyor? öyle de olmalı zaten ama peki mantık olarak ne farkı var bunun mağazada sesi sonuna kadar açık vaziyette dımtıs dımtıs çalan müzikten.

    gerçekten önemli bir konu. gayet önemli bir konu.
  • başka entrylerimde de değinmiştim bu mevzuya; bunun bebek-çocuk ürünleri satan mağazalarda yapılanı gerçek anlamda dallamalık, mantıksızlık ve işkencedir. ha, insan gibi yüksek olmayan bir seste ve konsepte uygun olarak müzik çalınıyorsa eyvallah. ama mağazaya girip de oha club'a falan mı girdim yanlışlıkla diyorsanız, yanınızdakiyle konuştuklarınızı hatta kendi sesinizi bile duyamıyorsanız bu işte bi yanlışlık var demektir. akıl var mantık var ya, ufacık bebekler var o mağazada. bir yetişkin bile, yetişkinlere yönelik bir mağazadan müzik yüzünden kaçıyorsa bebek ne yapsın? artı bu bebeğin annesi olan kadın zaten bebekle alışveriş yapmanın zorluğunu yaşıyor. ne demeye eşşek gibi müziğin sesini açıp artı bir stres yaratıyosunuz? bu müzik yüzünden mağaza görevlileriyle kavga etmişliğim de var bir sürü.

    müşteri çekmeye mi çalışıyosunuz? aferin size. o müşteri de uyuzluk olsun diye paşalar gibi müziğin sesini kıstırıp hemen ardından da hiçbir şey almadan terkeder mağazayı işte böyle.
  • efenim bu benim uzun zamandır sinirlerimi bozan bir konudur. sistemin neden böyle olduğu hakkında hiçbir mantıklı açıklama bulamadım fakat düşüncem insanların daha çok gerilmesini sağlamak bunun sonunda da tüketime yönlendirmek.
    burada aslında müzik dinlemek zorunda kalmak değil de yüksek sesli müzik dinlemek ele alınmalı. kısık sesli arka fondan gelen haifi bir müzik birçok insanı rahatlatır hatta ortamdaki rahatsız edici sessizliği bozduğu için tercih edilebilir. ama b manasızca yüksek sesli müziğe maruz bıraıklmamızı anlayamıyorum. hele o elektronik/hiphop gibi neydüğü belirsiz şeylerin çalınmasını değerlendirmiyorum zira onlar benim için müzik değil sadece zırıltı. duyduğum anda mağazadan çıkmama sebebiyet verir. kralı gelse durmam.
    örneğin bu yağışlı istanbul gününde trafikten cinnet geçirip bir starbucks'a sığındım. ne güzel kahve kokusu, pastalar, sohbet eden insanlar, bağırıp duran süt köpürtme makinesi... hepsini anladım da bu kafamın içinde trompetlerini öttüren bu big band nedir arkadaş.... yeter be yeter... ya volum kontrol koyun ya şu mınasiktimin müziğini değiştirin. insanları müziğe maruz bırakmayın, müzik tercih etmelerini sağlayın...
    ama tabi ki yurdum tüketicisinin tepkisizliği, ota boka herşeye talebi, bu tarz ince ayrıntıların mekan sahipleri tarafından düşünülmemesine sebep verecek. o müziğin sesini sonuna kadar açsam, sen gelmezsen başkası gelecek dükkan dolacak nasıl olsa...
  • neşeli müziklerin serotonin tetikleyip daha fazla alışveriş yaptırdığına inananlarla, millet birbirine girmesin kendi konuştuklarını yalnızca kendi grupları duysun diyenlerin kafa kafaya verip planladıkları bir durumdur.
  • günümüz itibariyle üzerinde durulması gereken önemli bir durum. yavşaklığın, sakilliğin doruk noktası. artık neredeyse girilen her mekanda bu olay var. üç beş parça bir şey almak için alışverişe çıktığımda, dışarıda güzel bir öğlen yemeği yemek istediğimde, bir kafeye oturup kahve yudumlamak iistediğimde, serdar ortaç'tan tut, david guetta'ya kadar herkes kulağımla cinsel ilişkiye giriyor. ille de çalacağım diyorsan az biraz sesini kıs da kendi kafamdakileri de duyayım birader. sırf bu durumdan dolayı gitmekten imtina ettiğim tonla mekan var. müşteri kaybediyorlar, haberleri yok.
  • promosyon olarak hizmetle birlikte yanında verildiğini düşündüğüm durum, bide bunların kafelerde son ses müzik açmış tipleri vardır, ulan zaten adam kafeye kafa dinlemek, eş dostla iki çift laf etmeye dinlenmeye gelmiş, öyle bir müzik açıyorlar ki bırak masanın karşındakini yanındakinin sesini duyamıyorsun.
    o yüzden kafelerde 5-6 kişilik gruplarda son ses müzik çalıyorsa insanlar ellerindeki teknolojik aletlere sarılıyor ki yapacak başka nedende kalmıyor aslında, müzik sadece fonda çalacak seviyede olmalı, o şarkıyı sevenler dinleyecek, sevmeyenler ise zaten algıda seçicillikten dolayı algılamayacaktır bile.
hesabın var mı? giriş yap