• tokaimura nükleer felaketinde çok yüksek radyasyona maruz kalarak yaklaşık 83 gün boyunca can çekişerek ölen japon vatandaş. olay aşırı dramatik bir şekilde gelişmektedir. çalışma sırasında eğitimsiz personelin bir hatası sonucu kritik eşik adı verilen istenmeyen bir felaket yaşanır ve hisashi'nin tabiriyle "mavi bir ışık" gördüğünü söyler. ilk anlarda durumu sağlıklı görünen personel kısa süre sonra taburcu olabileceği söylenir. ancak durum sanıldığı kadar basit değildi. bu sadece ölümüne doğru geri sayımın başlangıcı olacaktı.

    durumunun kötüleşmesi üzerine yapılan testler neticesinde bazı hücrelerinde kromozomlarının radyasyon sebebiyle geri dönülemez noktada tahrip olduğu görüldü, ki bu artık teknisyenimizin hücre yenilenmesi gibi hayati bir fonksiyona artık sahip olmadığı anlamına geliyordu. gün geçtikçe durumu kötüleşti, cildine iliştirilen bantları çektiklerinde derisinin de kalktığını gördüler. artık onu koruyan bir deri katmanı da kalmamıştı.

    durumu incelemek isteyen japon bilim insanları vicdansızlık örneği diyebileceğimiz bir şeye kalkıştılar ve teknisyenin bedeninin radyasyon sonrası verdiği tepkileri incelemek ve kayda almak istediler. japon bilim insanları bu izlemeye değer buldukları olay için teknisyenin acı içinde yavaş yavaş ölmesini yeğledi. öyle ki hisashi bir gün dayanamayıp "yeter artık bana işkence etmeyin" gibisinden bir cümle kullanır. durumun artık insani boyuttan çıktığını geç de olsa farkeden yetkililer 3 kez kalp krizi geçirip resüsitasyon yaparak tekrar geri döndürdükten sonra artık buna devam etmeyi bıraktılar. 83 gün sonra çoklu organ yetmezliğinden öldü.

    +18 görsel
    link
  • insanlık târihinin bilinen en korkunç ölümünü yaşayan insan.

    bu adamın kurtulma şansı olmadığını bile bile 83 gün yaşatan hastane personeline ceza verildi mi merak ediyorum. âilesi nasıl demez acılarına son verin diye anlamıyorum. hayır yâni maruz kaldığı radyasyon ortada, hesaplandığında bile kurtulma şansı olmadığı belliyken 83 gün yaşatılması çok üzücü.

    adamın ''lösemi falan olmam di mı'' sözleri olayın dramatik yönünün de göstergesi. keşke lösemi olarak kurtulsaydın be dostum.
  • tıbbi işkenceye maruz kalmış talihsiz adam.
  • göz önünde bu deneyi yapan bilim insanlarının gözlerden uzak neler yaptıklarını bir düşünün.
  • ortalıkta dolaşan hastane odasında ellerinden ve ayaklarından asılmış et ve kemikten ibaret kişinin kendisi olduğu ve ölmek istediği halde doktorlar tarafından radyasyonun insan vücudunda oluşturduğu hasarları gözlemlemek amacıyla hayatta tutulduğu kocaman bir yalandır.

    söz konusu fotodaki adamın sağ bacağı kesik. hisashi hakkında söylenenlere göre kolunda oluşan yaralardan dolayı rus bir uzman kolunun kesilmesi gerektiğini bildirmiş fakat doktorları vücudunda meydana gelen hasardan dolayı kolunu kesmeleri halinde yarasının iyileşmesinin mümkün olmadığını söyleyerek kolu kesmeyi reddetmiş. o halde bacağı kesik adam hisashi olamaz.

    ayrıca doktorlar hisashi üzerinde hiçbir deney yapmamış. hayatta kalabilmesi için kan nakilleri, çeşitli kanser tedavileri uygulamış. fakat kardeşinden yapılan bu kan nakillerinden birkaç gün sonra verilen kanın da yapısı bozuluyormuş. doktorlar hisashi’nin isteği ve tedavinin de olumlu sonuç vermemesi üzerine ailesiyle görüştüklerinde ailesi ne olursa olsun hisashi’nin hayatta tutulmasını ve iyileşebilmesi için her şeyin yapılmasını istemiş. çıkmadık candan ümit kesilmez demişler yani. ayrıca bu olaylar 1999 gibi çok kısa bir süre önce tüm insanların gözü önünde yaşanmış şeyler. sanki tıbbın karanlık çağlarında etik denilen şeyin olmadığı bir dönemmiş gibi anlatılması çok saçma.

    kısacası çok büyük bir felakete kurban gitmiş ve yaşadığı olaylar şehir efsanesine dönüşmüş talihsiz bir kişidir kendisi.
  • belki de en korkunç ve acı verici ölümlerden birini yaşamıştır hisashi ouchi. 83 günlük süreç içerisinde rahata dair tek şansının ölüm olduğu düşünülürse bu kadar uzun süre hayatta tutulmuş olması bir ceza bile olabilir, bilemiyorum.

    vücudunuzun içten de, dıştan da sürekli olarak eriyip yok olduğunu hayal edin. cildinizin parçalar halinde döküldüğünü, almaya çalıştığınız her nefesin ciğerlerinizi alevler içinde bıraktığını. sonra sizi bağladıkları nefes almaya yardımcı cihazı düşünün. ciğerlerinize ne kadar yansa da zorla pompalanan ve geri çekilen oksijeni, ve bunun saatlerce hiç durmaksızın devam ettiğini.

    iç organlarınızın eriyerek vücudunuzu günde neredeyse üçer litre olmak üzere terk ettiğini düşünün, bu sırada solunum tüpüne bağlı olduğunuz için konuşamadığınızı ve yapabildiğiniz tek şeyin hareket bile edemeden günlerce acı içerisinde ölümü beklemek olduğunu.

    cehennem azabına daha da yaklaşabilecek bir ölüm şekli düşünemiyorum. umarım gittiği yerde huzurludur.
  • the man without dna

    evrim ağacı
    darkives yutup
  • herşey beklenir bu ruh hastası japonlardan
    (bkz: birim 731)
hesabın var mı? giriş yap