hırrename *
-
necatigilin `bir kedinin ağzından sahibine yazılmış özgün bir hiciv metniolarak tanımladığıkaninin:şapkalı a` eseridir.
-
pertev paşa'nın da bir hirrenamesi vardır; yanı sıra, mealî'nin mersiye-i gürbe'si de hirrename olarak bilinir.
-
bir kediye ağıttır:
çıkdun elden nedelüm ansuzın eyvâh pisi
yandun ölüm odına derd ile nâgâh pisi
hasretâ şîr-i ecel buldı sana râh pisi
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
kanı ol bebr* bakışlu kanı ol şîr-i zemân
kanı ol vermeyen aslan ile kaplana emân
kanı ol olduğı yerde komıyan mâr ü çıyan
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
katı lağbâz* idi gâyetde eyü kişiyidi
gökde uçan kuşı avlamağ anun işiyidi
yedüği çörek idi dibleyidi pişiyidi
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
serçe dutar gibi dutardı tavukla kazı
gendü akrânı gibi şîr ile ederdi bâzî*
nice kâfir sıçan öldürmiş idi ol gâzî
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
gâh tesbîh geçürürdi gehî banlar* idi
âhiret korkusını bilür idi anlar idi
bû alî* görse zekâsını anun tanlar idi
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
ağlamakdan ana gözsüz sepel* oldu amâ
kıldı maymûn-tenini kanlu yaşı kızıl ala
kurd ü dilkü tağa düşdiler oluban şeydâ
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
şîr-i merd idi bahâdurdı yavuz gürbeyidi
yaşlu sanman anı genc idi katı körpeyidi
bıyığı kıllarınun her biri bir harbeyidi
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
cengde basar idi kasd edicek şîr-i neri
pençesi ile tutar atardı uranı bir eri
hiç kaçırmazdı yetişüb tutar idi keleri
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
hûb-âvâz ile ol şâm ü seher mavlar idi
sansarı hiç mecâl etmez idi avlar idi
ana öykünmez idi şîr abes gavlar* idi
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
görse boğardı burağı kovar idi çakalı
yolar idi eline girse keçinün sakalı
her öğünde yer idi keklik ile boz bakalı
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
derisi kakum ü semmûr ü vaşakdan yeğ idi
râst idi hüsni gibi hulkı dahi gökçeğ idi
kedi sanman anı ol bir ala gözlü beğ idi
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
her seher kalkar elini yüzini yur idi ol
katı pak idi ve her vech ile mamûr idi ol
kimse bilmezdi anun kadrini bir nûr idi ol
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
değme gûyendede* yoğ idi anun âvâzı
zühre işitse sadâsın bırağurdı sâzı
hiç sevmezdi ne sûfîyi ve ne gammâzı
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
rûhı şâd ola ki incitmez idi kimseneyi
ne gönindeki biti ne kulağında keneyi
paça ile bası hôş idi severdi teneyi
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
anrasa heybet ile inler idi kevn ü mekân
mavlasa sît ü sadâsı ile tolar idi cihân
defterin dürdi anun hayf bu devrân-i zemân
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
katı nahsend* idi dilkü gibi çok yaşlu idi
kurd ile hasm idi kaplan ile savaşlu idi
servkadd idi ala gözlü kara kaşlu idi
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
sever idüm ben anı cân ile mahbûb gibi
her gece koyar idüm koynuma bir hûb gibi
pâk ederdi ev için’ kuyruğı cârûb* gibi
nedelüm âh pisi neyeyelüm vâh pisi
kurtarırdı yılan ağzına düşen kurbağayı
yuvalardı sıçan oynar gibi kaplumbağayı
taşağı kılına saymaz idi dizdâr ağayı
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
kâmil idi hem edeblü idi hem uslu idi
âkil idi eyü soy idi kişi aslu idi
receb ayı idi vefât etdüği güz faslı idi
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
ey me'âlî anun öldüğine kim ağlamaya
acıyub hasret ile cânını kim dağlamaya
cûş edüb kanlu yaşı seyl oluban çağlamaya
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi
şimdiden gerü sıçan duta bütün dünyâyı
gemüre heğbeyi çuvalı dele torvayı
inlede yohsulı ve yohsul eden hem bayı
nedelüm âh pisi neyleyelüm vâh pisi -
(bkz: ebubekir kani)
-
kedimin her gece böbrekle dolardı sepeti
yok idi ni'metinin râhatının hiç adedi
çeşmi şehlâ nigehi fârik iken nik ü bedi
sardı etrafını bin dürlü adular
kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
keyfi gelse bıyığın oynatarak mırlar iken
kızdırırsan yüzüne atlayarak hırlar iken
kuyruğu geçse ele dırlanarak hırlar iken
sofrada her kedinin def'ini hazırlar iken
kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
keseyi kapsa dökerdi yere hep pâreleri
ciğere işler idi tırnağının yâreleri
koşturur oynar idi kukla gibi fareleri
deliğe sokmaz idi bir gün o âvâreleri
kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
ürperir tüyleri bir kerre deyince mırnav
korkudan başlar idi lerzişe bakkal ile manav
saldırırdı âdeme bulmaz ise başka bir av
yüzünü görse köpekler diyemezken hav hav
kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
sokulunca yatağa kovmak ile gitmez idi
okşamakla tokadı tekmeyi farketmez idi
yiyecek görse gözü mırlaması bitmez idi
kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
namık kemal -
namık kemal'in 1872'de diyojen'de yayımlanan ve rusya yanlısı politika izlediği için nedimof denen sadrazam mahmut nedim paşa'yı şehla bir kediye benzeterek hicvettiği eseridir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap