• "mitolojinin gücü çoğunlukla doğrudan doğruya felsefenin tersine bir yol izler, kurtuluş okyanusundan çok yaşam alevini yüceltir. klasik hint felsefesinin öğretileri genellikle hindu mitoslarının yola çıktığı temelleri oluştursa da mitoslar gerçekte onlardan ayrılıp çok ötelere uzanır. mitos felsefenin varsayımlarını özenle kurup yükseltir, sonra da aynı özenle alaşağı eder.

    'herşey dağılıyor' - mitoslardaki bu kaos durumu artık yaşama yönelen bir tehdit değil, yaşamın üzerine kurulabileceği biricik öncüldür. ölümü gösterir gibi görünen birincil öğelerin dağılışı gerçekte yaşamdaki dönüşümün ilk adımıdır. 'söner' gibi görünen, gerçekte shakespeare'in 'gümrah, tuhaf tebdil-i deniz'ine uğrar. çünkü deniz hindu evreninin rahmidir ve rahme dönüş ölmektir. kozmik sular düzenin farklılaşmamış en son biçimidir - ölümdür. ama okyanus çalkalanıp kaos doğduğunda yaşam güçleri -iyi ile kötü, nektar ve zehir - kendi tebdil-i denizlerini yaşar ve serbest kalırlar."
  • su yeryüzünün hem doğum hem saklanma yeridir, çünkü hintiler maddenin asla artmadığı kapalı bir evren düşlediler. yaratılış görüntüsü ancak zaten mevcut öğelerin yeniden düzenlenmesi -bulunması- ile gerçekleşir. ve kozmik tufanla tekrar tekrar diriltilir.
  • hindular depremi şöyle açıklamış; dünya, bir kaplumbağanın üzerinde duran dört fil tarafından tutulmaktadır. kaplumbağa da bir kobranın üzerinde dengelenmiştir. bu hayvanlardan herhangi biri hareket ettiğinde, dünya titriyor ve sallanıyor. yunan mitolojisi gibi tüm yükü atlas'ın sırtına bindirmemişler.

    world turtle
hesabın var mı? giriş yap