• atom bombasindan kurtulanlara verilen isim.
    (bkz: fat man)
    (bkz: little boy)
    (bkz: 6 agustos)
    (bkz: 9 agustos 1945)
    (bkz: enola gay)
    (bkz: bocks car)
  • japonca "ışın yiyen adam" demektir. günümüzde japonya'da 400 bin civarında olduğu söylenmektedir.**
  • 9 agustos 2005 te tokyoda olmam sebebi ile ogrenmis oldugum kelime. o gun, tv'da anma toreni yapilmaktaydi ve 'hibakusa'lar o gunu anlatiyorlardi. exchange ogrenci olarak gitmis oldugum aile her zamanki gibi buyulenmiscesine tv izlerken ve ben de yanlarinda 'anlar gibi gorunme formu'ma girmis bir sekilde tv'ye bakarken, tv'deki kadının ne soyledigini cevirmeye calisiyordu aile uyeleri.

    kadın, cok yasli ve bir gozu gormeyen, konusamayan, duymayan bir insandi ve kocaman bir salona hararetli bir sekilde el isaretleri ile olayi anlatiyordu. birden ailedeki herkes aglamaya baslamistı... cevirdiklerinde ise ben de etkilenmistim. kadin bomba atildiktan sonra kendinin biraz uzak bi yerde oldugunu, ancak dondugunde olay yerine, bir nehir kenarinda her yeri yanan ve kendini nehire atan insanlari, onlarin cigliklarini, gozu kaynayip cıkan/kaybolan bir kisinin kendisinden yardim istedigini, ancak kucuk oldugu ve korktugu icin isteyemedigini anlatirken tekrar o gunu yasiyor gibiydi. sonradan ogrendigime gore bu kadın, hayatini atom bombasını ve o gunu anlatarak surdurerek insanlarin bilinclenmesine yardım ediyormus, iyi ki de etmis.
  • yaşadıkları felaket yetmemiş gibi, felaketin ardında bıraktığı gözle görülür/görülmez izler yüzünden dışlanan, çocukları sakat doğacak diye asla sağlıklı bir insanla evlenme şansı olmayan, işe alınmayan, sosyal hayatta uzak durulan ve yanlızlığa terkedilip hor görülen insanlar topluluğuna takılan ad.

    açıkçası, bu insanların atom bombasından kurtulduklarını söylemek pek de içten olmaz.
  • peace boat ile çıktıkları "nükleersiz bir dünya için küresel yolculuk" projesinin türkiye etabında birkaç tanesiyle tanışma fırsatı bulduğum cehennem tanıkları. imkanınız ve ilginiz varsa peace boat ile ilgili ayrıntılı bilgi edinip, dünyanın herhangi bir köşesinde bu amcamları yakalamaya gayret gösterin derim.
    6 ağustos 1945 ve 9 ağustos 1945 günlerini dinlerken, o çekik gözlerinden ifadelerini yakalayabilmeye çalışın.
    zira bazen insanın insanlığından utanabilmesi gerekir.

    (bkz: hiroşi seenaga)
    (bkz: eğer bir cehennem varsa biz gerçekten onu gördük)
  • hibakusha (hibakuşa) 2. dünya savaşı sırasında abd tarafından, japonya’nın hiroşima ve nagazaki kentlerine atılan atom bombalarının etkisine maruz kalıp kurtulan ama radyasyondan etkilenen insanlara japonların taktığı lakaptır. hibakusha kelime anlamı olarak “cehennemin son tanıkları” veya “cehennemi gören” anlamındadır.

    hiroşima ve nagazaki kentlerinde kurtulan insanlar bir anlamda cehennemden kurtuldular. bombaların etkisi ile bu kentlerin %90`ından fazlası yıkılmıştır. bombaların atıldıktan hemen sonraki etkisi ile 350 binden fazla insan adeta buharlaşmıştır. ancak esas büyük zararlar ve can kayıpları ilerleyen zamanlarda ortaya çıkmıştır. çünkü bombaların yaydığı radyasyona maruz kalan insanlar ve bunlardan doğan sakat ve ölü çocuklar göz önüne alındığında facianın büyüklüğü ortaya çıkmıştır.

    bombanın atıldığı yerlerde ilk sene yabani otlar çıkmış. buralarda 70 yıl ağaç yetişmez denmesine rağmen faciayı takip eden birkaç yıl içerisinde nasıl olmuş bilinmez ama her yerde incir ağaçları bitmeye başlamış. onların verdiği umutla insanlar yok olan bu şehirleri yeni baştan yaratmış.

    bombaların etkisi ile ölmeyip kurtulan insanlarda daha sonra radyasyon yüzünden çeşitli hastalıklar görülmeye başlanmış; diş eti kanamaları, saç dökülmesi, ishal, kusma, tiroid, lösemi ve çeşitli bulaşıcı hastalıklar ortaya çıkmış. toplum radyasyondan etkilenme korkusu ile bu insanlardan korktu, kaçtı ve dışladı. japon halkının “hibakusha” diye nitelendirdiği bu insanlar için sosyal hayat her anlamı ile zorlaştırılmıştır.

    hibakushalar için; insanın topluma entegre olmasının olmazsa olmazlarından evlenmek, iş bulmak adeta birer hayaldi. yalnızca halk değil, japon hükümeti de uzun yıllar bu insanları görmezden geldi/yok saydı. hibakushalar japon devletinden, 12 yıl hastane,14 yıl ücretsiz tedavi,24 yılda tazminat alabilmek için beklediler/uğraştılar. devlet ancak 1995’te bu insanlar için genel yardım amaçlı bir kanun çıkardı. bu dışlanmışlık ve yok sayılmışlık sayısı hayli yüksek hibakushanın intiharına neden oldu.

    hibakushalar ve çocukları ülkelerinde yıllarca dışlandı. hibakushalar kendi trajedilerinden yola çıkarak dünyada başka hiroşima ve nagazakiler olmaması için kampanya başlattı. kendi toplumları içerisinde büyük zorluklara karşı verdikleri mücadelede başarılı da oldular.
  • -bu hadisenin ilginç ayrıntıları var ve mel'un ayrıntıda gizlidir!

    bomba atılmadan birkaç ay evvel, atılacak bombanın etkisini tam olarak ölçmek için "hedef araştırma kurulu"nca mahvedilmesi düşünülen dört şehrin uçak saldırılarına hedef edilmemesi planlandı ve öyle yapıldı. "bu bölgelere saldırı yok" fikri pekiştirildi ve bu yüzden bombardıman bölgesi o tarih aralığında hayli göç aldı (harp hukukunda buna ne denir bilmem fakat ceza kanununda "taammüd"tür; cürmü soğukkanlılıkla tasarlamak!).

    amerikalılar bombayı atmadan önce japonların hayat tarzlarını ve alışkanlıklarını araştırıp onların en çok dışarıda olduğu saatlerin istatistiğini tutmuştu. hedef göründüğünde pilotlar, bombadan en iyi verimi almak için civardaki hava basıncını ölçen paraşüte bağlı radyo sonda cihazlarından üç tane bırakıp sonucu gözlemlediler. "en iyi zaman sabah 8.15 görünüyordu; tam o dakikada attılar. bomba havada tam 45 saniye süzüldü, 8.16'da yerden 600 metre yükseklikte (ihtiraklı) infilâk etti. bombayı atan b-29 tipi boeing savaş uçağı hemen 155 derece keskin dönüş yaparak olay yerinden uzaklaşmaya çalıştı ama bombanın yıkıcı rüzgârı, yerden takriben 10 bin metre yukarıdaki enola gay'i öyle bir şiddetle sarstı ki, uçaksavar ateşiyle vurulduklarını sandılar. mürettebat dönüşlerinde âmirleri tarafından uçuş temâyüz madalyası ile ödüllendirildi.

    http://ahmetturanalkan.net/yazi/hibakusha/
  • bak bu kelimeyi öğren birader, bu kelime çok önemli.
    bu kelime şu an ortadoğu da ne ile oynadığımızı anlamamız için çok önemli. kimlerle ortaklık yaptığımızı görebilmek için çok önemli.
    insanlık suçu diye bir terim var, ikinci dünya savaşından sonra nazileri yargılamak için ortaya çıkmış nürnberg uluslararsı askeri ceza mahkemesinde oldukça kullanımıştır. ilk çıkışı 1915 ermeni techirinin ingilizler tarafından tanımlanması sırasındadır.
    şimdi ortadoğu da ne oluyor, suriye ekseninde amerikalılar petrol akışını kontrol altına almak ve israil i korumak adına, tüm etik kurallar ve savaş kurallarını çöpe atarak sürdürülen bir savaş var. ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak tüm dünyayı etkileyen neden buraya gelindiği bile tam bilinmeyen bir savaş.
    peki bu savaşın başında kim var? tam olarak amerika var. rusya iran sonradan dahil oldular, ateşi yakan amerika ve orada bulunduğu sürece orada o ateş yanacak. ve anladığım kadarı ile biz de amerika ile aynı yatakta iş çevirmeye çalışıyoruz, hükümetimiz, daha da doğrusu cumhurunbaşı tüm tecrübesi, eğitimi ve diplomasi birikimi * ile osmanlıcılık peşinde.
    peki diyeceksin birader bu hibakusha nedir. hibakusha japonca patlamadan kurtulanlar demek, amerika nın nagazaki ve hiroşima ya attığı nükleer bombalardan kurtulan insanlar için kullanılıyor. dünya tarihinde bu insanlık suçunu işleyen tek ülke amerika.
    insanlık tarihinin en dip noktalarını saymaya başlayınca, tüm soykırımlar, kölelik, ayrımcılık, hepsi bu iki nükleer bombanın atılması kadar aşağılık değildir ve olamaz. potansiyel olarak doğru geliştirme ile, doğru uygulama ile, dünyanın fosil yakıtlara olan köleliğini bitirecek gücü olan bir bilim ürününün dünya tarihinde eşi görülmemiş şekilde kısa sürede yüz otuz bin kişiyi öldürmesi, ve kullanıldığı yeri uzun yıllar yaşanmaz hale getirmesi insanlık tarihinin ve gelişiminin en dip ve kara noktasıdır.
    daha da güzeli japonlar teslim olmamış olsalar sonraki aylarda dört adet daha nükleer bombanın japon adasına atılma planının olması aynı yatakta olduğumuz ülkenin dnasını anlamamız için çok doğru bir noktadır. ve neden? çünkü pearl harbor. çünkü japonlar işi savaşmak olan amerikan donanmasına haber vermeden saldırmış. bunun karşılığında çoluk çocuk sivil asker yüz otuz bin kişiyi öldürme kararını alan adamlar bunlar.
    kızılderili soykırımını ve köleliği söylemedim bak.
    hibakusha anacım, unutmayın bu kelimeyi.
  • ikinci dünya savaşı sırasında amerika birleşik devletleri'nin hiroşima ve nagazaki'ye gerçekleştirdiği atom bombası saldırılarından sonra hayatta kalan kişilere verilen addır.
    kyodo ajansına göre mart 2020 itibarıyla kayıtlı 136 bin civarında hibakuşa bulunuyormuş.
    yaş ortalamaları 83 olan hibakuşa'ların sayıları giderek azalıyor. günümüzde hibakuşa'ların sayıları azalsa da acıları asla azalmıyor. hayattaki hibakuşa'lar yaşadıkları acıyı anlatmaya hiçbir kelimenin yetmeyeceğini söylüyorlar. şunu belirtmek gerekir ki atom bombası saldırıları amerika birleşik devletleri'nin daha doğrusu harry truman denen insanlıktan yoksun saplantılı bir pisliğin hırsıyla gerçekleştirdiği tarihin gördüğü en büyük insanlık suçudur. sorsan hitler'e demediğini bırakmayacak olan bu aşağılık yaratık truman bir ulusun geleceğiyle oynamıştır, hem de bilim insanlarının atom bombasının kesinlikle hiçbir canlı üzerinde kullanılmaması gerektiğini belirtmesine rağmen. bu saldırı uzun yıllar japonya'da bebeklerin hasta ve sakat doğmasına sebep olmuştur. etkileri maalesef hâlen radyasyona bağlı hastalıklar olarak görülmeye devam ediyor. yazımı tarihimizin en büyük lideri atatürk'ün sözünün önemini hatırlatarak sonlandırıyorum. harp, zorunlu ve hayâti olmadıkça cinayettir.
hesabın var mı? giriş yap